Son yıllarda dünyada ve ülkemizde yaşanan sıcak gelişmelere bakıldığında ele alınması gereken birinci konunun başta ülkemizin ve diğer bütün ülkelerin bağımsızlığı konusu olduğunu hemen görürüz.
Varlığını diğer ülkelerin işgaline ve sömürülmesine bağlayan batı dünyası küreselleşme adına geliştirdiği siyasî, ekonomik, kültürel ve askerî organizasyonlarla bütün ülkeleri vesayet altına almış durumdadır.
Öylesine vesayet altına almıştır ki, batı kendi standartlarına ve değerlerine (menfaatlerine) uymayan hiçbir şeye müsaade etmemektedir. Zaten karşı tarafın da buna uymaktan başka çaresi yoktur.
Bunun akıllara durgunluk verecek örnekleri maalesef ülkemizde de çok ciddi ve tehlikeli boyutlara geldiği için bir başka ülkeden misal vermeye gerek yok.
Bu cümleden olarak bugün, ülkemiz öylesine vesayet altına alınmıştır ki ne ekip ne biçeceğine dahi kendisi karar verememektedir. Hazinesi bile kontrol altındadır. İşçisine, memuruna vereceği maaşı takdir yetkisine sahip değildir.
Türk adaletinin verdiği kararı uygulamaya hakkın ve gücün yok. Bunlar sadece bir-iki örnektir.
Bu ve benzeri örnekler bizde öylesine mandacı bir zihniyet meydana getirdi ki, aksini söylemek şöyle dursun Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına doğru bir tespitte bulunmak bile artık mümkün olmamaktadır.
Bu tespiti Türkiye Cumhuriyeti Devletini koruma ve kollama görevi olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst kademesi dahi yapsa bu mandacı zihniyet rahatsız olmakta ve hemen bağlı bulundukları merkezler adına kampanyalar başlatmaktadırlar.
Önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun, ardından MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç'ın ABD ve AB hakkındaki tespitlerine bu mandacı zihniyetin haddi de aşan tavır ve yaklaşımları oldukça düşündürücü ve manidardır.
Şimdi bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş'ın başlattığı ve ülkeyi baştan başa dalgalandıran Kuvay-ı Milliye hareketinin manası, önemi ve zarureti çok daha iyi anlaşılmaktadır.
Bu gerçeği Bağımsız Türkiye Partisi'nin Trabzon İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Bağımsız Türkiye Partisi Katılım ve Tanıtım Gecesi"nde Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlerken bir kere daha gördük. Ve gördük ki devletine, milletine, vatanına sevdalı insanların derdi aynı dertten, neşesi aynı neşeden, sevdası aynı sevdadandır.
Aidiyet ve aynilik bir olunca duygular da, düşünceler de, endişeler de, umutlar da bir oluyor.
Bu aidiyet ve aynilik gerçeğinin asıl ve değişmez tabanını oluşturan milletimiz de, Kuvay-ı Milliye hareketinin mimarı olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın etrafında elele, gönül gönüle olmanın mutluluğunu yaşamaktadır.
Ve yine bu cümleden olarak Bağımsız Türkiye Partisi Prof. Dr. Haydar Baş'ın siyasi ve ekonomik görüşlerini parti programına alternatifsiz olarak alması Türk siyasî hayatında bir dönüm noktası olmuştur.
Trabzon Kapalı Spor Salonunun içini ve dışını doluran kalabalıklar, yer bulamadıkları için geri dönen daha büyük kitleler Bağımsız Türkiye Partisi'ni iktidara taşımanın müjdesini verdiler.
Halk bu kararı ile "tam bağımsızlığın" da adresini göstermiş oluyor.
Varlığını diğer ülkelerin işgaline ve sömürülmesine bağlayan batı dünyası küreselleşme adına geliştirdiği siyasî, ekonomik, kültürel ve askerî organizasyonlarla bütün ülkeleri vesayet altına almış durumdadır.
Öylesine vesayet altına almıştır ki, batı kendi standartlarına ve değerlerine (menfaatlerine) uymayan hiçbir şeye müsaade etmemektedir. Zaten karşı tarafın da buna uymaktan başka çaresi yoktur.
Bunun akıllara durgunluk verecek örnekleri maalesef ülkemizde de çok ciddi ve tehlikeli boyutlara geldiği için bir başka ülkeden misal vermeye gerek yok.
Bu cümleden olarak bugün, ülkemiz öylesine vesayet altına alınmıştır ki ne ekip ne biçeceğine dahi kendisi karar verememektedir. Hazinesi bile kontrol altındadır. İşçisine, memuruna vereceği maaşı takdir yetkisine sahip değildir.
Türk adaletinin verdiği kararı uygulamaya hakkın ve gücün yok. Bunlar sadece bir-iki örnektir.
Bu ve benzeri örnekler bizde öylesine mandacı bir zihniyet meydana getirdi ki, aksini söylemek şöyle dursun Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına doğru bir tespitte bulunmak bile artık mümkün olmamaktadır.
Bu tespiti Türkiye Cumhuriyeti Devletini koruma ve kollama görevi olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst kademesi dahi yapsa bu mandacı zihniyet rahatsız olmakta ve hemen bağlı bulundukları merkezler adına kampanyalar başlatmaktadırlar.
Önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun, ardından MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç'ın ABD ve AB hakkındaki tespitlerine bu mandacı zihniyetin haddi de aşan tavır ve yaklaşımları oldukça düşündürücü ve manidardır.
Şimdi bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş'ın başlattığı ve ülkeyi baştan başa dalgalandıran Kuvay-ı Milliye hareketinin manası, önemi ve zarureti çok daha iyi anlaşılmaktadır.
Bu gerçeği Bağımsız Türkiye Partisi'nin Trabzon İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Bağımsız Türkiye Partisi Katılım ve Tanıtım Gecesi"nde Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlerken bir kere daha gördük. Ve gördük ki devletine, milletine, vatanına sevdalı insanların derdi aynı dertten, neşesi aynı neşeden, sevdası aynı sevdadandır.
Aidiyet ve aynilik bir olunca duygular da, düşünceler de, endişeler de, umutlar da bir oluyor.
Bu aidiyet ve aynilik gerçeğinin asıl ve değişmez tabanını oluşturan milletimiz de, Kuvay-ı Milliye hareketinin mimarı olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın etrafında elele, gönül gönüle olmanın mutluluğunu yaşamaktadır.
Ve yine bu cümleden olarak Bağımsız Türkiye Partisi Prof. Dr. Haydar Baş'ın siyasi ve ekonomik görüşlerini parti programına alternatifsiz olarak alması Türk siyasî hayatında bir dönüm noktası olmuştur.
Trabzon Kapalı Spor Salonunun içini ve dışını doluran kalabalıklar, yer bulamadıkları için geri dönen daha büyük kitleler Bağımsız Türkiye Partisi'ni iktidara taşımanın müjdesini verdiler.
Halk bu kararı ile "tam bağımsızlığın" da adresini göstermiş oluyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010