Başbakan Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin 2,5 saatlik bir görüşmeden sonra birlikte basın açıklaması yaptılar.
Ama Putin’in ana gündem olan Suriye konusunda hiçbir açıklama yapmaması ve iki liderinde de gerginliği bu basın açıklamasında hiçbir şeyin anlatılmadığını gösteriyordu.
2,5 saatlik görüşme bir sır olarak kaldı ve görünen o ki bu sır bundan sonraki uygulamalarla ortaya çıkacak.
Görüşmeyle ilgili birçok yorumlar yapılıyor. Özellikle de bir gazetecinin, “Putin’le görüşmeden tatmin oldunuz mu” sorusuna Erdoğan’ın ”Gayet olumlu gelişme var” demesinden yola çıkılarak, “Acaba Rusya Suriye politikasından geri adım mı atıyor” deniliyor.
“ABD, acaba daha önce de nükleer santral mevzuunda olduğu gibi Rusya’ya Türkiye üzerinden rüşvet mi uzatıyor” soruları da soruluyor.
Ana gündemin Suriye olduğu bir zirve öncesi Rusya ile ticaret hacmi rakamları havada uçuştuğu için ister istemez bu soru akla geliyor.
Başbakan Erdoğan olumlu gelişmelerden bahsetse de basın açıklamasında gözlemlenen yüzlerdeki gerginlik ve Putin’in tavrı Suriye konusunda herhangi bir mutabakatın sağlanmadığını gösteriyor.
Siyasilerimiz şu gerçeği çok iyi görmelidir: Suriye konusu Rusya için bir prestij meselesidir. Rusya asla rüşvet karşılığı Suriye politikasından vazgeçmeyecektir.
Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı kapsamında yönetimleri değiştirilen ülkeler Rusya’nın dış politikasını baltalamaktadır. Eğer Rusya Suriye politikasından bu aşamada vazgeçerse, ABD ile yaptığı bilek güreşini kaybetmiş olacaktır.
Rusya bu gerçekleri biliyor ve zaten bu sebeplerden ötürü Suriye konusunda bugüne kadar ortaya koymadığı bir duruşu sergiledi.
Siyasilerimizin Rusya’ya ya da Çin’e, ABD’nin taleplerinin bulunduğu notlarla gitmesi bu ülkelerin Türkiye ile ilişkilerinde daha fazla gerginliğe yol açacaktır.
Bugün enerji arz edici bir ülke olan Rusya ve üretim merkezi olan Çin ile karşı karşıya gelmekten ABD ve AB ülkeleri bile imtina ederken, Türk siyasilerin Türkiye’yi böyle bir gerginliğin içine atmaları oldukça düşündürücüdür.
Olayları sadece ekonomik açıdan değerlendirmek de doğru olmaz. Bugün Rusya ve Çin, askeri, siyasi her konuda ABD ile boy ölçüşen ülkelerdir.
Sadece bir terör saldırısının başarısını ön planda tutarak, Suriye devletinin yıkılacağını düşünmek de çok yanlış bir düşüncedir. Doğru, terör her noktada birçok zararlar vermektedir. Türkiye bu gerçeği yıllardır bilfiil yaşamaktadır. Türkiye birçok önemli şahsiyetlerini teröre kurban vermiştir. Ama Türkiye her türlü olumsuzluğa rağmen varlığına devam ettirmiştir.
Suriye’de bir terör saldırısı oldu diye Suriye yönetiminin düşeceğini söylemek ya da Rusya’nın desteğini çekeceğini öngörmek ve buna göre bir dış politika belirlemek, adım atmak asla doğru olmaz.
Kendisi yıllardır terör mağduru olan Türkiye’nin, Suriye’nin terörüne alkış tutması ise hiç yakışık almamaktadır.
Sayın Başbakan, Suriye’nin bölünmesine kesinlikle karşı olduklarını söylüyor. Tamam da Sayın Başbakan, aynı düşüncelerinizi Irak için de söylüyordunuz ama sizlerin destekleriyle Irak bugün bölünmüştür.
Yine Erdoğan, Esad sonrasının kararını başka ülkelerin vermemesi gerektiğini ifade ediyor. Sayın Erdoğan, Esad döneminde her türlü terör eylemine destek verip bunu halk adına yaptıklarını iddia edenler, devletin kalbinde bomba patlatanlar, sizce Esad sonrasına hiç kayıtsız kalır mı?
Nereden bakarsak bakalım Suriye politikamız yanlış.
Ama Putin’in ana gündem olan Suriye konusunda hiçbir açıklama yapmaması ve iki liderinde de gerginliği bu basın açıklamasında hiçbir şeyin anlatılmadığını gösteriyordu.
2,5 saatlik görüşme bir sır olarak kaldı ve görünen o ki bu sır bundan sonraki uygulamalarla ortaya çıkacak.
Görüşmeyle ilgili birçok yorumlar yapılıyor. Özellikle de bir gazetecinin, “Putin’le görüşmeden tatmin oldunuz mu” sorusuna Erdoğan’ın ”Gayet olumlu gelişme var” demesinden yola çıkılarak, “Acaba Rusya Suriye politikasından geri adım mı atıyor” deniliyor.
“ABD, acaba daha önce de nükleer santral mevzuunda olduğu gibi Rusya’ya Türkiye üzerinden rüşvet mi uzatıyor” soruları da soruluyor.
Ana gündemin Suriye olduğu bir zirve öncesi Rusya ile ticaret hacmi rakamları havada uçuştuğu için ister istemez bu soru akla geliyor.
Başbakan Erdoğan olumlu gelişmelerden bahsetse de basın açıklamasında gözlemlenen yüzlerdeki gerginlik ve Putin’in tavrı Suriye konusunda herhangi bir mutabakatın sağlanmadığını gösteriyor.
Siyasilerimiz şu gerçeği çok iyi görmelidir: Suriye konusu Rusya için bir prestij meselesidir. Rusya asla rüşvet karşılığı Suriye politikasından vazgeçmeyecektir.
Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı kapsamında yönetimleri değiştirilen ülkeler Rusya’nın dış politikasını baltalamaktadır. Eğer Rusya Suriye politikasından bu aşamada vazgeçerse, ABD ile yaptığı bilek güreşini kaybetmiş olacaktır.
Rusya bu gerçekleri biliyor ve zaten bu sebeplerden ötürü Suriye konusunda bugüne kadar ortaya koymadığı bir duruşu sergiledi.
Siyasilerimizin Rusya’ya ya da Çin’e, ABD’nin taleplerinin bulunduğu notlarla gitmesi bu ülkelerin Türkiye ile ilişkilerinde daha fazla gerginliğe yol açacaktır.
Bugün enerji arz edici bir ülke olan Rusya ve üretim merkezi olan Çin ile karşı karşıya gelmekten ABD ve AB ülkeleri bile imtina ederken, Türk siyasilerin Türkiye’yi böyle bir gerginliğin içine atmaları oldukça düşündürücüdür.
Olayları sadece ekonomik açıdan değerlendirmek de doğru olmaz. Bugün Rusya ve Çin, askeri, siyasi her konuda ABD ile boy ölçüşen ülkelerdir.
Sadece bir terör saldırısının başarısını ön planda tutarak, Suriye devletinin yıkılacağını düşünmek de çok yanlış bir düşüncedir. Doğru, terör her noktada birçok zararlar vermektedir. Türkiye bu gerçeği yıllardır bilfiil yaşamaktadır. Türkiye birçok önemli şahsiyetlerini teröre kurban vermiştir. Ama Türkiye her türlü olumsuzluğa rağmen varlığına devam ettirmiştir.
Suriye’de bir terör saldırısı oldu diye Suriye yönetiminin düşeceğini söylemek ya da Rusya’nın desteğini çekeceğini öngörmek ve buna göre bir dış politika belirlemek, adım atmak asla doğru olmaz.
Kendisi yıllardır terör mağduru olan Türkiye’nin, Suriye’nin terörüne alkış tutması ise hiç yakışık almamaktadır.
Sayın Başbakan, Suriye’nin bölünmesine kesinlikle karşı olduklarını söylüyor. Tamam da Sayın Başbakan, aynı düşüncelerinizi Irak için de söylüyordunuz ama sizlerin destekleriyle Irak bugün bölünmüştür.
Yine Erdoğan, Esad sonrasının kararını başka ülkelerin vermemesi gerektiğini ifade ediyor. Sayın Erdoğan, Esad döneminde her türlü terör eylemine destek verip bunu halk adına yaptıklarını iddia edenler, devletin kalbinde bomba patlatanlar, sizce Esad sonrasına hiç kayıtsız kalır mı?
Nereden bakarsak bakalım Suriye politikamız yanlış.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025