Soyulmak iyi mi hacı amca?

Şükürler olsun.

Hamdolsun.

Daha ne olsun.

Kim var ki daha başka.

Bundan iyisi mi var?

İşte size zavallı ve akılsız tiplerin midenizi bozan savunma taktikleri.

Büyük soygunun propaganda altyapısını oluşturan işte bu tarz söylemler.

Ezan okunur okunmaz, koşar adım ön saflara fırlar bu hacı amcalar.

Camiden çıkar çıkmaz karışır kalabalığa ve başlar günlük propaganda vaazına.

Koca Türk milleti ne halde!

Karakamah'a bakarsan 40, Orta Asya'ya bakarsan 17 bin yıllık bilinen tarihi olan yüce Türk milleti, kala kala bu vaazcıların aklına kaldı.

Neyse Allah'tan gençler çok ama çok akıllı. Geleceği şekillendirecek olan gençler, artık susmuyor çok şükür.

Ey benim ayağında delik çorabı bulunan yoksul ve aklını kiraya vermiş hacı amcam! Gel sana azıcık da olsa gerçeklerden bahsedeyim.

Okuman var inşallah!

Bak şimdi iyi oku görünce sınava tabi tutacağım:

Bankacılık sektörünün 2022 kredi hacmi, 123 milyar 281 milyon lira artarak 

6 trilyon 251 milyar 127 milyon liraya çıktı. Yani 361 milyar dolar civarı bir meblağ.

Temmuz ayı itibariyle, bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 2,38 artışla 

2 trilyon 583 milyar 376 milyon 500 bin lira oldu. Buna mukabil yabancı para cinsinden mevduat ise yüzde 0,48 azalarak 3 trilyon 433 milyar 490 milyon 726 bin lira oldu. Her iki mevduatı toplarsak, 6 trilyon 16 milyar 866 milyon eder. 

2021 Yılı GSMH'mızın da 750 milyar dolar olduğunu varsaydığımızda toplam bir genel bakışla ve alışık olmadığımız bir analizle izah etmeye çalışalım.

Bankacılık sektörünün sağladığı kredi hacmi ile, GSMH oranımızın toplamının 1 trilyon doların üzerinde olduğunu bir tarafa not düşelim.

Bu notunu düştüğümüz oranın, GSMH'ya tekabül eden kısmı mal ve hizmetleri oluştururken, bankacılık sektörünün sağladığı kredi hacmi oranları sadece elektronik ortamdaki rakamlar.

Yani aslında her ikisinin de karşılığı olması gereken fiziki paradan piyasalarda dolaşan para miktarı sadece ve sadece, 260-270 milyar TL civarında bir oran.

Yani 17 milyar dolar civarında bir meblağ.

Şimdi her şeyi bilen aristokrat hacı amca söyle bakalım, 1 trilyon dolar üzerinde bir ekonomiyi, 17 milyar dolarlık bir gerçek para sirkülasyonu ile nasıl dengede tutabilirsin?

Bu ancak mucize ile olur ki, senin soygun sisteminde Allah'ın mucizesinin ne işi olabilir değil mi?

Demem o ki, piyasalarda olması gereken nakit para miktarı bu matematiğe göre en az 350 milyar dolar civarı olması gerekir.

350 milyar dolar paranın dolaşımı ile dengeye gelmesi ancak mümkün olacak olan bir piyasayı sen hangi akıl ve iktisadi bilgiyle 17 hadi bilemedin 20 milyar dolarlık bir emisyonla dengede tutacaksın.

Bu bir iktisadi intihardır!

Diğer taraftan ise, dış borcumuz her ne kadar oynak olsa da, ortalama bir hesapla 452 milyar dolar.

1983 yılı sonunda 18,3 milyar dolar olan dış borç, 1994 yılında 65,6 milyar dolar ve 2001 yılı sonunda ise 113,9 milyar dolardı hatırlatalım.

Bugün uygulanmakta olan kapitalist sistemin doğası gereği, bizim Merkez Bankası'ndan yüzde 14 faizle kredi alan bankalar,  yüzde 26 faizle Hazine'ye satıyor.

Bir düşünün!

Merkez Bankası da, Hazine de devletin kurumu.

Bu kadar fahiş rakamlarla soyulmuş olmak için bir insanın tımarhanelik olması bile yetmez!

Neden MB bastığı parayı doğrudan ve bir kuruş faiz almadan kendi Hazine'sine vermez?

Çünkü akılsız siyasetçilerimize dayatılan kapitülasyonlar misali bankacılık yasası, başımızda keskin kılıç gibi sallandırılıyor.

Bu çok büyük bir ihanet!

Bu yasalara imza atanlar mezarda bile olsa, çıkarılıp darağacına çekilmeyi hak ediyor!

Ve bu arada…

Bankaların aylık faiz kazancının ise 34 milyar TL dolayında seyrediyor olması ise işin cabası.

Oysa koca Türkiye'de tüm tarım kesimlerine sağlanan doğrudan desteklerin toplamı 20 milyar TL.

Hükümetimiz, 82 Rakka, 83 Halep, 84 Şam diyordu bir aralar.

Yoksa bu ülkeden ümitlerini mi kestiler.

Çok arayacaksınız Haydar Baş'ı çok!

Neyse ki, ekonominin kitabı Hüseyin Baş'ın elinde.

Hala var bir umut diyelim.