Sn. Bahçeli’ye önerim

Anayasa Madde 66 diyor ki; Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür. 

Bir başka tarihi gerçek de şudur: 

Türk ifadesinin tarihte ilk kullanıldığı yeri Orta Asya'dır. 

İlk Türk devletini kuran Türk hakanının bize ve günümüze ışık tutması bakımından miras bıraktığı o muhteşem tanım aynen şöyledir: 

OKÜK-TÜRÜK'lar olarak bizler, (şimdiki Çin sahillerinden) Kazakistan'a kadar olan topraklarda ilk devletimizi kurmuş bulunuyoruz. 

BİR OYBİL devleti olan ilk Türk devletinde yaşayanların tamamına, Türk denirdi. 

Peki, ilk Türk devletini kuran Türk hakanının kullandığı, ÖKÜK-TÜRÜK sözü tam olarak ne anlama geliyordu. 

İşte bu konuda doğru gibi kabul edilen ve okullarımızda yanlış öğretilmeye devam edilen Türk tanımının gerçekte ne anlama geldiğini, dünyaca ünlü Türkolog Kazım Mirşan tüm kanıtlarıyla eksiksiz olarak ortaya koymuştur. 

Türk sözcüğü asla bir ırkı tanımlamadığı ve kapsamadığı gibi, aynı ortak kaderi, inancı ve kültürü paylaşan insanların tamamına bu ad verilmiştir. 

Bu bağlamda tarihte ilk kez bir Türk hakanı tarafından kullanılan ÖKÜK-TÜRÜK sözünün anlamı şu şekildedir: Rabbani bilen, ona iman etmiş olan kimselerdir. 

Aynı zamanda ilk Türk devletinin başında bulunan Türk hakanının devletini kurarken başvurduğu yöntem, günümüzdeki tüm tartışmaları sona erdirecek nesnelliktedir. 

Başvurulan yöntem aynen şu şekildeydi: Tanrının Türklerinin yaşadığı bu devlette yaşamak isteyenlerin uymaları gereken kurallara göre;

Hakan tarafından eğitilip imanlı Türk haline getirilenlerin tamamı, ilk kurulan Türk devletinde yaşama hakkı buluyordu. 

Türkçe dilini konuşan bazı boyların eğitilerek imanlı olmayı kabul etmemeleri nedeniyle, bu boyların devletin sınırları içerisine alınmasına müsaade edilmiyordu. 

Türk devlet tarihi ve geleneği boyunca bu hal daima süregelmiştir. 

Türk devlet geleneğinin bu kadar sağlam temellere oturmuş olmasında Tanrı inancının rolü, çok ama çok büyüktür. 

Zira dünyanın her tarafına yayılmış olan Türklerin bir çoğunda bu inanç ve kültür birliğinin kaybolması veya asimilasyona uğratılması, Türk kimliklerinin korunamamış olmasına ve başka inanç ve kültürlerin etkisi altında kalmalarına sebep olmuştur. 

Bu tarihi gerçekliğe göre denilebilir ki, Türk demek, Allah'ını tanıyan ve imanlı olan insan demektir. 

Ulu önderimiz Atatürk'ün 1938 yılına kadar izini sürdüğü Türklük meselesinin gerçeği yansıtan sırları, Kazım Mirşan tarafından ortaya çıkartılmıştır. 

"Benim en büyük övünç kaynağım, Türk olmamdır" diyen aziz Atatürk'e, inançsızdır diyecek kadar küstahlaşan ihanet şebekelerinin nasıl da inançsız olduğu bu tarihi gerçeklerin ortaya çıkardığı kanıtlarla daha iyi anlaşılmış oluyor. 

Dolayısıyla bu devlet içerisinde aynı inancı ve kültürü paylaşanların adına, Türk denir. 

Tarihin hiçbir döneminde Kürt millet veya Kürtçe diye bir dil olmamıştır. 

Kürt isminin nereden ve hangi yanlış anlaşılmalar sonucu ortaya çıktığını, Yeni Mesaj gazetemizde çok defa ve müdellel bir şekilde kaleme aldım. 

Mesele şu ki, bu coğrafyada yaşayanların tamamının Türk olmasından en çok rahatsızlık duyanlar, Türkleri yeniden Orta Asya'ya gönderme hayali kuran alçak odaklardır. 

Öz be öz Türk olan Güneydoğulu vatandaşlarımızın da artık bu gerçeği bilerek, karşı bir milli cephe oluşturması kaçınılmaz olmuştur. 

Türkiye'de 36 etnik kimlik vardır şeklindeki tez, tamamen uydurma ve Türk düşmanlarınca organize edilmiş bir plandır. 

Türk kimliğinin ne anlama geldiğini izah ettikten sonra halen daha "Kürt sorunu" vardır demek, geri zekâlı olmak demektir. Türk düşmanı olmak demektir. İslam düşmanı olmak demektir. 

Şimdi başlığa gelecek olursak. 

Sn. Devlet Bahçeli'nin en azılı terör örgütü PKK liderini Atatürk'ün Meclisinde konuşma yapmaya davet etmesi, çaresizliğin de çaresizliğidir. 

Tükenmişliğin de tükenmişliğidir. 

Bugün üyesi olmak için kapısında nöbet tutmaya başladığımız BRICS örgütünün amiral gemisi, Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" tezi ile şekillenmekte ve aydınlanmaktadır. 

Sadece Güneydoğulu vatandaşlarımızın sorunlarını çözeceğiz diyerek çıkılan bu yol ve başvurulan hukuksuz yöntemler, Türkiye'nin kaçınılmaz olarak bölünmesine sebep olacaktır. 

Oysa 86 milyonun tamamına müreffeh bir Türkiye vadeden "Milli Ekonomi Modeli" tüm şifre ve kodlarıyla, Hüseyin Baş'ın uhdesindedir. 

BRICS'in değil, Hüseyin Baş'ın kapısını tıklasanız görün neler olacak. 

Bahçeli'ye naçizane önerim şudur: Bir terör örgütü liderini Meclis'te konuşturacağınıza, bilge bir Türk evladı olan Hüseyin Baş'ı orada konuşturun. Vallahi tüm sorularınıza ayrıntılı cevap, sorunlarınıza ise derman bulacaksınız. 

Tarihte adınızdan övgü ile bahsedilmesini istiyorsanız, bu daveti Hüseyin Baş'a yapın. 

Devlet Bey'in devlet sevgisinden asla şüphemiz yoktur. 

Yaparsa bunu Devlet Bey yapar.