Akşam üzeri eve, yakından tanıdığım bir hanım geldi. Çok üzgündü. Maddi durumu elvermediği için iyi bir puanla kazandığı Tıp Fakültesine girememiş. Bir kamu kuruluşunda görevli. Üzüntüsü, emsallerinden çok ucuza çocuğunu verdiği yuvanın kapatılmasından kaynaklanmış. Hem de süresiz... Kapatma sebebi ise neymiş biliyor musunuz? Yönetici hanımın başörtülü oluşu.
Öteden beri demokratik hukuk devleti yönetimindeki bir ülkede yaşadığımız için insan haklarına, temel hak ve hürriyetlere, inanca, inancın getirdiği yükümlülüklere saygı duyulması gereğine inanmaya zorladık kendimizi. Ne kadar yanıldığımızı birkaç kez anladık. Bu olay da yanılgımızı gösterenlerden biri.
Sırf yöneticisinin başörtülü olması gerekçesiyle kapatılan "özel" girişim.
M.E.B haliyle kendi bünyesi içindeki resmi okullarda belli kurallar uygular. Şu var ki özel eğitim kurumlarına gelince daha esnek hareket edebilir gibi geliyor bana. Nedenini herkes biliyor. Resmi okullar, pek çok nedenlerle beklenen başarılı eğitimi maalesef vermiyor. Son ÖSS sınavı neticelerine bakıldığı zaman bu gerçek açığa çıkıyor. İlk derecelere girenler özel okullardan yetişen gençler. Özel okullar parayı alıyorlar ama resmi liselere göre çok daha başarılı oluyorlar. Bu gerçek göz ardı edilebilir mi?
Diyeceksiniz ki M.E.B emrindeki ve kontrolündeki okullarda bir takım standartlar ararlar. Madem ki bayan öğretmenlerin okulda çağdaş ölçüler içinde giyinmelerini/olmalarını öneriyor, herkesin buna uyması lazım.
Böyle bir itiraza verilecek cevap aynıdır. Okullarda önemli olan eğitimdir. Eğitim çağında, olanları çocuğundan gencine Türkiye'nin ihtiyaçları ve de gerçekleri doğrultusunda yetiştirmektir. Bunun için de temel ölçü eğitim düzeyinin yüksek olmasıdır. O nedenle bilhassa özel okullarda kılık kıyafet ikinci planda tutulmalı, eğitim önceliği devam etmelidir. Hele başörtüsü gibi suni bir takım sorunlar çıkararak başarılı eğitim kurumlarına müdahale edilmesi hiç de isabetli olmaz.
M.E.B. acaba yöneticisi başörtülü diye kapattığı çocuk yuvasının temizliğine, düzenine baktı mı? Çocuklarını buraya veren analarla, babalarla konuştu mu? Hiç değilse bir ikisinin görüşünü aldı mı? Öğretmenlerin miniklere olan ilgi ve şefkatini göz önüne aldı mı? 0-5 yaş gurubu küçüklerin ne ölçüde bir sevgi halesi içine alındıklarını denetledi mi? Sanmıyoruz.
Bir akrabamdan duyduğum için yakından biliyorum. Kapatılan yuvanın başörtülü yöneticisi son derece başarılı, güleryüzlü, sevecen bir hanımmış. Kuruluşu, temiz, düzenli, bakımlı ve benzerlerine nispetle oldukça ucuzmuş.
Yine biliyorum bu akrabam dört yaşındaki oğlunu M.E.B'na bağlı bir kreşe vermiş. Daha iki hafta geçince çocuk bir türlü gitmek istememiş. Israr edince devamlı ağlamış. Bakmışlar olacak gibi değil yuva değiştirerek sözünü ettiğimiz başörtülü hocahanımın şefkatli ellerine vermişler. Aynı çocuk sabahları sevinç, neşe ve coşkuyla gitmeye, akşam güle oynaya gelmeye başlamış. Bence bu sonuç bile başarılı, işini seven insanları başörtüsü gibi bir bahaneyle mağdur etmek hukuk devleti ilkeleri ile asla bağdaşmaz.
Ne zaman eğitimimiz ideolojik bağnazlıklardan arındırılacak. İnsanımızı kılık kıyafetine göre değil, ahlakına, yeteneklerine ve başarısına göre değerlendirme erdemini yaşayacak, yaşatacağız?
Öteden beri demokratik hukuk devleti yönetimindeki bir ülkede yaşadığımız için insan haklarına, temel hak ve hürriyetlere, inanca, inancın getirdiği yükümlülüklere saygı duyulması gereğine inanmaya zorladık kendimizi. Ne kadar yanıldığımızı birkaç kez anladık. Bu olay da yanılgımızı gösterenlerden biri.
Sırf yöneticisinin başörtülü olması gerekçesiyle kapatılan "özel" girişim.
M.E.B haliyle kendi bünyesi içindeki resmi okullarda belli kurallar uygular. Şu var ki özel eğitim kurumlarına gelince daha esnek hareket edebilir gibi geliyor bana. Nedenini herkes biliyor. Resmi okullar, pek çok nedenlerle beklenen başarılı eğitimi maalesef vermiyor. Son ÖSS sınavı neticelerine bakıldığı zaman bu gerçek açığa çıkıyor. İlk derecelere girenler özel okullardan yetişen gençler. Özel okullar parayı alıyorlar ama resmi liselere göre çok daha başarılı oluyorlar. Bu gerçek göz ardı edilebilir mi?
Diyeceksiniz ki M.E.B emrindeki ve kontrolündeki okullarda bir takım standartlar ararlar. Madem ki bayan öğretmenlerin okulda çağdaş ölçüler içinde giyinmelerini/olmalarını öneriyor, herkesin buna uyması lazım.
Böyle bir itiraza verilecek cevap aynıdır. Okullarda önemli olan eğitimdir. Eğitim çağında, olanları çocuğundan gencine Türkiye'nin ihtiyaçları ve de gerçekleri doğrultusunda yetiştirmektir. Bunun için de temel ölçü eğitim düzeyinin yüksek olmasıdır. O nedenle bilhassa özel okullarda kılık kıyafet ikinci planda tutulmalı, eğitim önceliği devam etmelidir. Hele başörtüsü gibi suni bir takım sorunlar çıkararak başarılı eğitim kurumlarına müdahale edilmesi hiç de isabetli olmaz.
M.E.B. acaba yöneticisi başörtülü diye kapattığı çocuk yuvasının temizliğine, düzenine baktı mı? Çocuklarını buraya veren analarla, babalarla konuştu mu? Hiç değilse bir ikisinin görüşünü aldı mı? Öğretmenlerin miniklere olan ilgi ve şefkatini göz önüne aldı mı? 0-5 yaş gurubu küçüklerin ne ölçüde bir sevgi halesi içine alındıklarını denetledi mi? Sanmıyoruz.
Bir akrabamdan duyduğum için yakından biliyorum. Kapatılan yuvanın başörtülü yöneticisi son derece başarılı, güleryüzlü, sevecen bir hanımmış. Kuruluşu, temiz, düzenli, bakımlı ve benzerlerine nispetle oldukça ucuzmuş.
Yine biliyorum bu akrabam dört yaşındaki oğlunu M.E.B'na bağlı bir kreşe vermiş. Daha iki hafta geçince çocuk bir türlü gitmek istememiş. Israr edince devamlı ağlamış. Bakmışlar olacak gibi değil yuva değiştirerek sözünü ettiğimiz başörtülü hocahanımın şefkatli ellerine vermişler. Aynı çocuk sabahları sevinç, neşe ve coşkuyla gitmeye, akşam güle oynaya gelmeye başlamış. Bence bu sonuç bile başarılı, işini seven insanları başörtüsü gibi bir bahaneyle mağdur etmek hukuk devleti ilkeleri ile asla bağdaşmaz.
Ne zaman eğitimimiz ideolojik bağnazlıklardan arındırılacak. İnsanımızı kılık kıyafetine göre değil, ahlakına, yeteneklerine ve başarısına göre değerlendirme erdemini yaşayacak, yaşatacağız?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mücteba Uğur / diğer yazıları
- Savaşa alkış tutmak mı / 26.09.2001
- Konulu Kur'an-ı Kerim tefsiri / 23.09.2001
- Bir öğrenim yılı daha başladı / 16.09.2001
- Hava üzerine / 12.09.2001
- Dolar hutbesinin düşündürdükleri / 08.09.2001
- Bitmeyen hikâye yolsuzluk / 31.08.2001
- Suç işleme oranı artıyor / 07.08.2001
- Sivil hayata sıçrayan başörtüsü haksızlığı / 03.08.2001
- Tarafsızlık mı, ihanet mi? / 27.07.2001
- Cuma namazı kadınlara da farz mı? / 25.07.2001
- Konulu Kur'an-ı Kerim tefsiri / 23.09.2001
- Bir öğrenim yılı daha başladı / 16.09.2001
- Hava üzerine / 12.09.2001
- Dolar hutbesinin düşündürdükleri / 08.09.2001
- Bitmeyen hikâye yolsuzluk / 31.08.2001
- Suç işleme oranı artıyor / 07.08.2001
- Sivil hayata sıçrayan başörtüsü haksızlığı / 03.08.2001
- Tarafsızlık mı, ihanet mi? / 27.07.2001
- Cuma namazı kadınlara da farz mı? / 25.07.2001