Seçimler ne zaman anlamlı olur?Temsilde adalet olduğu zaman, seçim ve demokrasi anlam kazanır. Milletvekili genel seçimi yapıldı. Yapıldı da ne oldu; millet, vekilini seçebildi mi?Ya da şu soruyu soralım: istikrar mı, adalet mi? Anayasa, seçim kanunlarının "temsilde adalet" ve "yönetimde istikrar" ilkelerini bağdaştıracak şekilde düzenlenmesini emretmektedir (madde: 67).Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını bağlar, yasalar anayasaya aykırı olamaz (Anayasa, madde: 11) ama, anayasaya aykırı biçimde seçimler yapılıp duruyor. Anayasa "temsilde adalet" demesine rağmen, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, adaletin üstünü çizip, geçerli oyların %10'unu geçmeyen partiler milletvekili çıkaramazlar, hükmüyle (madde: 33) anayasayı çiğnemektedir.İstikrar uğruna adalet feda edilmiştir.Anayasa Mahkemesi, baraj konusu benim işim değildir, diye savsaklama yoluna gitmiştir. Böylece bir baraj da anayasal yargıdan gelmiştir. Evlere şenlik bir durum.Bu sistemle Meclis'te bir temsiliyet oluşmamakta, barajı geçemeyen partiler ve seçmenleri milletin meclisinde temsil edilememektedirler. Bu durumda kim millet, kim değil! Barajı aşanlar millet kavramının içini tek başlarına doldurabilirler mi? Tabii ki, hayır. Halk iradesi Meclis'e yansımamıştır.Vatandaşın anayasal temel hakkı olan seçme ve seçilme hakkı elinden alınmıştır.Yüksek Seçim Kurulu, Cumhurbaşkanı'nın anayasayı ihlâl ederek seçime müdahalesine sessiz kalmışsa, Anayasa Mahkemesi de benzer bir tutumla hak ihlalleri karşısında görevden kaçınmıştır.Gelelim seçim yardımı konusuna. Bu konuda da uygulanan baraj, seçme hakkını engelleyen bir başka faktör. Yardım alan partiler, alamayanlara göre avantajlı olmakta iş, zenginlerle yoksulların mücadelesine dönmektedir. Ya da, ancak zenginler seçilebilir; yoksullar zenginleri seçebilir, gibi bir eşitsizlik tablosu ortaya çıkmaktadır.İstikrar açısından baktığımızda; koalisyonların istikrarsızlık, tek parti iktidarlarının istikrar getirdiği ezberi tartışmaya açıktır. Bir uzlaşma ve müzakere kültürüne dayanan koalisyonların reddi, ülkemizde demokrasi kültürünün durumunu gösterir.Demokrasinin olduğu öne sürülen hiçbir ülkede yüzde beşi geçmeyen seçim barajının yüzde on olmasında direnme ve savunma, uğruna adaleti ve de her şeyi feda ettiğimiz istikrarı da yok edecek noktaya getirmiştir ki, istikrarın olduğu da zaten tartışmalıdır.Barajın kalkması lider otoritesini sarsacak ve milletin önünü açacak bir unsurdur. İstikrar ve barış isteniyorsa halkın iradesinin meclise taşınması gerekir.Türkiye kendi geçmişinde yaşadığı tecrübeler ve ödediği bedellerden ders alarak kendi bünyesine uygun bir seçim sistemi oluşturmalıdır.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023