Başbakan Erdoğan'ın ABD başkanı George W. Bush ile görüşmesinin yankıları devam ediyor ve bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.Dış politik süreçte gelişen olaylar konusunda bizim basın yayın organlarında o kadar birbirine zıt yaklaşımlar görüyorsunuz ki, şaşırmamanız hiç ama hiç mümkün değil. Aynı ülkede, hatta aynı şehirde yaşayan iki basın mensubundan birisi, ABD ziyaretini fiyasko olarak değerlendirirken diğeri, zafer olarak değerlendirebiliyor. Olan ise maalesef milletimize oluyor. Kim daha fazla kafasını şişirirse ve bilgi bombardımanına tabi tutabilirse o fikir milletimizin kafasında daha çok yer ediyor.Oysa Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyareti Amerikan medyası tarafından biz de olduğundan daha objektif olarak değerlendiriliyor. The Washington Post, görüşmeyi "soğuk" olarak değerlendirirken, başka önemli bir Amerikan gazetesi olan Washington Times ise, "Bush, Kürtler konusunda Türklere yardım etmeyecek" başlığı altında, "Başkan Türkiye'nin, ABD kuvvetlerinin Kürt militanlarına karşı önlem alması için yaptığı talebi reddetti" diye yazıyor. Türk medyasında ise maalesef ABD ziyaretini bu objektiflikte değerlendiren gazete ve televizyonlar çok az. Gazete olarak Yeni Mesaj, görsel medya olarak da Meltem TV ve Mesaj TV objektif ve doğru değerlendirmeleriyle ABD ziyareti konusunda da gerçekleri ilk olarak ortaya koyan medya kuruluşları oldular. ABD ziyareti elbette ki bir başarı hikâyesi olmadı. Bu ziyaret, ABD ile müttefiklik ilişkisi yıpranmış izlenimi veren AKP için bu imajın tazelenmesi anlamı taşımaktadır. Ayrıca yerine getirilen görevlerin raporlarının verildiği ve yeni görevlerin üstlenildiği bir toplantı olmuştur. Aslında AKP ile ABD arasında böyle bir soğukluk olmadığı, soğukluk varmış gibi rol yapılarak verilecek bazı tavizlere kılıf hazırlandığı iddiaları da yabana atılmaması gereken söylemler.Ayrıca bu görüşmelerde Türk hükümetinden Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'ne verdiği desteği resmen ve açık açık ilan etmesi istenmiş ve bu açıklama bizzat Başbakan Erdoğan tarafından yapılmıştır.Başbakan Erdoğan GOP'a desteğini "Sea Island sürecinde İtalya ve Yemen ile birlikte üstlenilen demokratik ortaklık görevi bunun kanıtıdır" şeklinde açıkladı. Burada geçen "Sea Island süreci" aslında Türkiye'nin bugün getirildiği durumun başlangıcı niteliğinde. 9 Haziran 2004'te ABD'nin güneydoğusundaki Sea Island'da, BOP'un masaya yatırıldığı G-8 zirvesi yapılmıştı. Bu toplantıya G-8 üyesi ülke başkanlarının ayaklarının bastığı kırmızı halı Türkiye Başbakanına çok görülmüştü. Bugün ısrarla kullanmak istemedikleri "stratejik ortak" kelimesi kullanılarak Türkiye "Demokratik Ortak" olarak davet edilmişti.Yani her şey Erdoğan'ın ayağının altından o kırmızı halının çekilmesiyle başladı. Bu davranışla sözle ifade etmeseler de, lisan-ı hal ile Türkiye'ye "sen bize hizmet etmek için buradasın" mesajı verildi. Türkiye'nin ABD ziyaretindeki fotoğrafı doğru okursanız, Sea Island'da verilen mesajı Türkiye'nin almış olduğunu anlarsınız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024