Sayın Baş'ın uyarıları dikkate alınmalı

Bağımsız Türkiye Partisi(BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, geçtiğimiz hafta Hac yolculuğuna başlarken, havaalanında basın mensuplarına çok önemli bir açıklama yapmıştı:"2006 yılında Türkiye'nin ipini çekmek için İran işgali gündemde. ABD'nin yapmak istediği Türkiye'yi bu savaşın içine çekmek. Ve böylece Türkiye'yi parçalama noktasına sürüklemektir. Bu planın altyapısı oluşturuldu. Allah milletimize acısın. Hem çok dikkatli, hem de çok uyanık olmak zorundayız."Türkiye'nin bölgede tezgahlanan böyle bir senaryoya alet olmasının ülke bütünlüğü açısından son derece riskli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Baş, "Türkiye'nin böyle bir savaşa girmesi, kesinlikle hazırlanan senaryoların hayata geçmesine vesile olur ki, bu hem Ortadoğu coğrafyası, hem de Türkiye açısından hiç ama hiç iyi olmaz."Çok zaman geçmeden ard arda gelen haberler Sayın Baş'ın endişelerinde haklılığını ortaya koydu.Önce Alman DPP Ajansının, sonra da İsrail'de yayımlanan Jarusalem Post gazetesinin haberleri.Alman DPP Ajansı, ABD'nin, önümüzdeki yıl İran'ın bazı stratejik noktalarını vurmak için Türkiye'den destek istediğini ve bu konunun CIA ve FBI Başkanlarının Ankara ziyaretlerinde gündeme geldiğini bildirdi.Bir İsrail gazetesi olan Jarusalem Post da ABD'nin İran'a olası saldırma planını NATO ile koordine etmeye başladığını ve Türkiye'den 2006'da saldırıyı yapabileceği askeri üsler sağlamasını istediğini ifade etti. Haberde, CIA Başkanı Porter Goss'un 12 Aralık'ta yaptığı ziyarette bu üs talebini bizzat Sayın Başbakan Erdoğan'a ilettiği bildirildi. Gazete, bu konuda birçok Alman gazetesinin haber yaptığını da ifade etti.Yine Alman DPP Ajansı, Suudi Arabistan, Ürdün, Umman ve Pakistan gibi İran'a komşu ülkelerin, saldırı planı konusunda bilgilendirildiğini, ancak operasyonun ne zaman olacağı konusunda bilgi verilmediğini açıkladı.Savaş senaryoları ve de  söylentileri havalarda uçuşuyor. Üstelik ABD'nin ve de İsrail'in savaş nedenleri aynen Irak ve Vietnam örneklerinde olduğu gibi. Yine bir hiç uğruna, asılsız suçlamalar uğruna yüzbinlerce, belki de milyonlarca masum insan ölecek.Irak'ta 150-200 bin masum insan öldü, ama ne kitle imha silahı ortaya çıktı, ne de Irak'ın 11 Eylül saldırılarıyla ilgili bağlantısını gösteren bir kanıt.Hayali bir terör ve teröristler bahane gösterilip ABD'nin işgal senaryolarına boyun eğmek istemeyen masum insanlar çoluk çocuk demeden katledildi. Felluce, Ramadi, Samarra, Tel Afer? ve daha nice illerde birçok masum kör kurşuna, ya da kör olmayan kurşuna hedef oldu.Terör olduğu gerek ABD, gerekse AB ülkeleri tarafından da kabul edilen ve de ilan edilen PKK'nın ise Kuzey Irak'ta konumu güçlendi, daha geniş imkanlara sahip oldular.Yani Irak işgali neticesinde masum insanlar öldü, teröristler ise palazlandı.Şimdi de İran hedefte. Neymiş, İran nükleer silah üretecekmiş. Öncelikle şunu ifade etmek lazım, nükleer silahı İsrail üretebiliyor da, Hindistan, Pakistan, Çin, ABD, AB ülkeleri üretebiliyor da İran ya da Türkiye niye üretemesin -Ki İran nükleer çalışmalarının barışçıl amaçlı olduğunu ve de enerji ihtiyacını karşılamak için böyle bir çalışma yapmak istediklerini defalarca açıkladı.Şu ana kadar da İran'a giden bütün Batılı heyetler İran'ın nükleer çalışmalarının barışçıl olmadığına dair hiçbir delil ortaya koyamadı.Ama tekrar etmekte fayda var. Ortadoğu'da nüfusu daha küçük olan bir İsrail nükleer silah üretebiliyorsa, bu bölgenin kadim devletlerinden olan Türkiye ve İran niye üretemesin.Diğer suçlama ise, İran'ın El Kaide ile bağlantılı olduğu iddiaları. Bu konuda somut bir delil var mı, yoksa aynen Irak için olduğu gibi önce vurulup sonra "pardon, İran'ın El Kaide ile bir bağlantısı yokmuş" mu denilecek?Yalnız bilinen bir gerçek ki, İran da Kuzey Irak beslemeli PKK teröründen en az Türkiye kadar muzdarip. Zaten bu sebeple geçtiğimiz ay İran Dışişleri Bakanı Mottaki PKK'ya yönelik ortak operasyon teklifiyle gelmişti.Stratejik müttefik ABD, Kuzey Irak'ta çöreklenen ve sistemli ordu haline gelen PKK'nın kılına bile dokundurmazken, ABD'nin ve İsrail'in bizim üzerimizden vurmaya hazırlandığı İran bize dostluk eli uzatıyor.Siyasilerimizin ve güvenlik güçlerimizin bu fotoğrafı iyi okuması lazım. Bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum: Son günlerde çıkan devalüasyon söylentilerine. Bunlar da senaryonun bir parçası.Economist grubuna ait Economist Intelligence Unit (EIU), Türk lirasının önemli ölçüde değer kaybedeceğini, bir devalüasyonun yaşanacağını bildirdi.ABD, İncirlik üssü için yeni taleplerde bulunduğu sıralarda da benzer devalüasyon söylentileri çıkmıştı.Daha önceki yazılarımızda da ifade etmiştik, Batılılar ekonomiyi de siyasi hedefler için kullanıyor diye.Oldukça kırılgan, dış şoklara dayanıksız bir ekonomik yapılanmamız var. Bunun temel sebebi de borcu borçla çevirmemizi tavsiye eden IMF politikaları.Batılılar, maalesef bu hassas noktamızı da, her fırsatta önemli tavizler ve talepler için değerlendiriyorlar.Görünen o ki, 2006 yılı siyasi ve ekonomik basiretin zirvede olması gerektiği bir yıl. Atılacak yanlış bir adım, çok büyük gediklere yol açabilir.Yine görünen o ki, 2006 yılı Batılıların gerçek yüzlerinin ve de niyetlerinin açığa çıktığı, bunu gören aziz Türk milletinin de oynanan bütün oyunları bozacağı yıl olacaktır.Ve bu oyunların bozulması noktasında Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" tıpkı Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi bir kurtuluş reçetesi olacaktır.