İslam coğrafyasında, savaşlar ve onun neden olduğu göçler, acı ve ibret verici bir biçimde yaşanmaktadır. Milyonlarca insan yerinden yurdundan olmuş, mülteci durumuna düşmüştür. Bu, aynı zamanda tarihi bir değişimin de habercisidir. Çünkü tarihi değiştiren en önemli unsur savaşlar ve göçlerdir.
Savaş ve terör yüzünden, Suriye, Irak ve Türkiye'de göç etmeye mecbur kalan insanlar, Yahudi inancına göre vaat edilmiş topraklarda (Arz-ı Mev'ud) yaşayanlardır. Bu olaya tesadüf diyebilir miyiz? Böyle düşünenler varsa, onlara ABD başkanlarından Franklin Roosevelt'in şu sözünü hatırlatmak isteriz: "Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir. Bir şey vuku buluyorsa, önceden plânlandığına emin olabilirsiniz."
Böylesi büyük plânları görmeyenler ve ona karşı aynı büyüklükte plân kurmayalar, o plânın parçası olmaktan kurtulamazlar. Maalesef İslâm ülkeleri bu durumdadır. Bir başka deyişle, İslâm ülkeleri, İsrail'in büyük plânını bozacakları yerde, onun gerçekleşmesine bilerek veya bilmeyerek yardım ediyorlar.
İsrailli diplomat Oded Yimon, Dünya Siyonist Teşkilâtı'nın yayın organı olan Kivunim (Yönler) adlı dergide, 1982 tarihinde yazdığı "İsrail İçin 1980'ler Stratejisi" başlıklı makalesinde Türkiye ve İran dâhil, bütün Ortadoğu ülkelerinin etnik ve mezhep yapılarına göre bölünmesi gerektiğini söylüyor. Yimon, Irak'ın üçe, Suriye'nin de altı devlete bölünmesinin şart olduğunu özellikle vurguluyor.
Bu, sadece Yimon'un kendi şahsi fikri değil, İsrail'in asırlık idealidir. Bunu bilmeyenlerin ve ona göre hareket etmeyenlerin, İslâm coğrafyasında yaşama şansı olamaz. Öyleyse, İslâm ülkelerinin yöneticilerini şu soruyu sormamız gerekmektedir: İsrail'in plânını bozmak için neler yapıyorsunuz? Hiçbir şey yapılmadığının delili, bölgemizde yaşanan savaşlar ve göçlerdir.
Bakınız, aynı İsrailli diplomat Oded Yimon, 1980'lerde hazırladığı raporda ne diyor: "Haçlılar, bu toprakları ellerinden kaçırdılar. Zaten onlar, en baştan buraların yabancısıydılar. Bugün ise bizim en yüce ve en temel gayemiz, bölgeyi demografik, stratejik ve ekonomik bakımdan yeni bir dengeye oturtmaktır." Demografik denge nasıl sağlanacak? Tabii ki göçlerle? İşte, kelimenin tam anlamıyla yapılan budur.
Türkiye'yi yöneten AKP hükümetleri, Ortadoğu'daki gelişmelerden hiçbir zaman etkilenmeyeceğimizi düşünüyorlardı. Hâlbuki esas hedefte olan ülke Türkiye idi. ABD Milli İstihbarat Konseyi, hazırladığı en son raporda, Türkiye'nin toprak bütünlüğünün tehdit altında olduğunu ifade ediyor ve 2030 yılına kadar da bölünebileceğini öngörüyor.
Elbette, ABD Milli İstihbarat Konseyi'nin bütün öngörüleri çıkmıyor. Öyle ki, bazen onun öngöremediği büyük değişimler de oluyor. Bunun en bariz örneği Sovyetler Birliği'nin dağılmasıdır. Söz konusu konsey, Sovyetler Birliği'nin dağılacağını son ana kadar öngörememiştir.
Aslında, ABD Milli İstihbarat Konseyi, kendi plânlarını öngörü olarak dünya kamuoyuna duyuruyor. Her neyse, plân veya öngörü, ABD, Türkiye için böyle büyük bir tehlikeyi rapor haline getirmiş ve gündemine almıştır.
Peki, milletimiz, ABD ve onun plânlarından korkar mı? Asla korkmaz, milletimizi korkutan, şaşırtan ve hayal kırıklığına sevk eden, buna karşı hükümetimizin vurdumduymazlığı ve yanlış politikalarıdır. Yanlış politikalar aynen sürdürülürse, şunu çok iyi bilelim, İslâm coğrafyasındaki savaşların da, göçlerin de sonu gelmez.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018