ABD'nin Irak'a saldırısının başladığı 20 Mart'tan bu yana yaklaşık 40 gün geçti. İlk 20 gün yaşanan direniş, ABD güçlerinin Bağdat'a girmesi ile adeta bıçak gibi kesildi. Bağdat'ta Basra'daki yada Umm Kasr'daki direnişin onda birinin bile gösterilmemiş olması, üzerinde çok konuşulması ve düşünülmesi gereken bir konu.
Irak'ta yaşananlar konusunda akla gelen sorulara ve cevaplara geçmeden önce şunu vurgulayalım. Bölgedeki savaş daha bitmedi, aslında yeni başlıyor. Bunu yazarken ABD'nin bölgedeki diğer ülkelere de saldırma ihtimalini kastetmiyorum. Evet ABD ve İsrail'in savaş planlarında başka İslam Ülkeleri de var. Bunlardan ikisinin Suriye ve İran olduğunu bilmeyen kalmadı zaten.
Savaşın yeni başladığına dikkat çekerken, Irak'taki işgal kuvvetlerine yönelik direnişin bitmediğini ve aslında zaman içerisinde artacağını vurgulamak istiyorum. Bunun en büyük kanıtı ise Amerikan askerlerinin hala içinde bulundukları büyük ölüm korkusu. Amerikan askerlerine karşı Tikrit ve Bağdat'ta düzenlenen ve 1 Amerikalı askerin ölümü, 5'inin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırı da direnişin süreceğinin göstergesi.
ABD'nin Afganistan'da yaşadığı tecrübe Irak'ta olması muhtemel gelişmelere ışık tutuyor.
Evet Irak ile Afganistan arasında büyük farklar var. Ancak büyük benzerlikler olduğu da inkar edilemez.
Afganistan'da üsler edinen ve ülkenin başına kendisine yakın bir yönetimi geçiren ABD ne askerlerine yönelik saldırıları önleyebiliyor ne de güneydeki bölgeleri kontrol edebiliyor.
Son olarak Afganistan'daki bir Amerikan üssüne düzenlenen roket saldırısında 2 ABD askerinin ölmesi, bu ülkenin Amerikalılar için hiç de güvenli olmadığını gösterdi.
Aynı şey Irak için de geçerli. Ülkenin yüzde 65'ini oluşturan Şii Müslümanlar kesinlikle bir kukla hükümete karşılar. Bunu her fırsatta dile getirerek, Washington'un kendilerini göz ardı etmesinin çok büyük hata olacağı mesajını vermeye çalışıyorlar. Elbette Amerikan Yönetimi içinde bu mesajı alanlar var. Ama ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz gibi isimler ateşe körükle gitmekte kararlı görünüyorlar. Amerikan Yönetimi'ndeki şahinlerden biri ve aynı zamanda bir Yahudi olan Paul Wolfowitz, Irak'ın başına bir Kürt Yönetici'nin geçmesi ihtimalinin dışlanmamasını istedi. Bu şu anlama geliyor: Nüfusunun çok büyük bir bölümü Arap olan Irak'ı bir azınlığa emanet etmek. Bunun doğal sonucunun Araplar ve Kürtler arasında bir iç savaş ve Irak'ın parçalanması olacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok.
İsrail ve ABD'nin hedeflerinden birisinin Irak'ı parçalamak ve bağımsız bir Kürt Devleti kurmak olduğu öteden beri biliniyor. ABD ve İsrail bu hedefe ulaşmak için bölgeyi karıştırıp bir iç savaş çıkarmayı planlıyor olabilir. Özellikle Kuzey Iraklı peşmerge liderleri Talabani ve Barzani'nin Bağdat'ta temsilcilikler açarak, Irak'ın tamamına hakim olmak gibi bir amaçları olduğu izlenimi vermeleri dikkat çekici.
Irak önümüzdeki dönemde Amerikalıların çoğunlukla seyrettiği ve iş işten geçtikten sonra müdahale ettiği bir iç savaşa sahne olabilir. Çünkü Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti oluşumunu oldu-bittiye getirmenin belki de en kolay yolu bu.
Basra ve Umm Kasr işgalcilere günlerce direnirken, Bağdat niye kolayca ele geçti sorusunun cevabı artık başka bir yazıya kaldı.
Irak'ta yaşananlar konusunda akla gelen sorulara ve cevaplara geçmeden önce şunu vurgulayalım. Bölgedeki savaş daha bitmedi, aslında yeni başlıyor. Bunu yazarken ABD'nin bölgedeki diğer ülkelere de saldırma ihtimalini kastetmiyorum. Evet ABD ve İsrail'in savaş planlarında başka İslam Ülkeleri de var. Bunlardan ikisinin Suriye ve İran olduğunu bilmeyen kalmadı zaten.
Savaşın yeni başladığına dikkat çekerken, Irak'taki işgal kuvvetlerine yönelik direnişin bitmediğini ve aslında zaman içerisinde artacağını vurgulamak istiyorum. Bunun en büyük kanıtı ise Amerikan askerlerinin hala içinde bulundukları büyük ölüm korkusu. Amerikan askerlerine karşı Tikrit ve Bağdat'ta düzenlenen ve 1 Amerikalı askerin ölümü, 5'inin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırı da direnişin süreceğinin göstergesi.
ABD'nin Afganistan'da yaşadığı tecrübe Irak'ta olması muhtemel gelişmelere ışık tutuyor.
Evet Irak ile Afganistan arasında büyük farklar var. Ancak büyük benzerlikler olduğu da inkar edilemez.
Afganistan'da üsler edinen ve ülkenin başına kendisine yakın bir yönetimi geçiren ABD ne askerlerine yönelik saldırıları önleyebiliyor ne de güneydeki bölgeleri kontrol edebiliyor.
Son olarak Afganistan'daki bir Amerikan üssüne düzenlenen roket saldırısında 2 ABD askerinin ölmesi, bu ülkenin Amerikalılar için hiç de güvenli olmadığını gösterdi.
Aynı şey Irak için de geçerli. Ülkenin yüzde 65'ini oluşturan Şii Müslümanlar kesinlikle bir kukla hükümete karşılar. Bunu her fırsatta dile getirerek, Washington'un kendilerini göz ardı etmesinin çok büyük hata olacağı mesajını vermeye çalışıyorlar. Elbette Amerikan Yönetimi içinde bu mesajı alanlar var. Ama ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz gibi isimler ateşe körükle gitmekte kararlı görünüyorlar. Amerikan Yönetimi'ndeki şahinlerden biri ve aynı zamanda bir Yahudi olan Paul Wolfowitz, Irak'ın başına bir Kürt Yönetici'nin geçmesi ihtimalinin dışlanmamasını istedi. Bu şu anlama geliyor: Nüfusunun çok büyük bir bölümü Arap olan Irak'ı bir azınlığa emanet etmek. Bunun doğal sonucunun Araplar ve Kürtler arasında bir iç savaş ve Irak'ın parçalanması olacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok.
İsrail ve ABD'nin hedeflerinden birisinin Irak'ı parçalamak ve bağımsız bir Kürt Devleti kurmak olduğu öteden beri biliniyor. ABD ve İsrail bu hedefe ulaşmak için bölgeyi karıştırıp bir iç savaş çıkarmayı planlıyor olabilir. Özellikle Kuzey Iraklı peşmerge liderleri Talabani ve Barzani'nin Bağdat'ta temsilcilikler açarak, Irak'ın tamamına hakim olmak gibi bir amaçları olduğu izlenimi vermeleri dikkat çekici.
Irak önümüzdeki dönemde Amerikalıların çoğunlukla seyrettiği ve iş işten geçtikten sonra müdahale ettiği bir iç savaşa sahne olabilir. Çünkü Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti oluşumunu oldu-bittiye getirmenin belki de en kolay yolu bu.
Basra ve Umm Kasr işgalcilere günlerce direnirken, Bağdat niye kolayca ele geçti sorusunun cevabı artık başka bir yazıya kaldı.
Murat Gülen / diğer yazıları
- Wolfowitz kime mesaj verdi? / 11.05.2003
- Cevaplanmayı bekleyen sorular / 03.05.2003
- Savaş yeni başlıyor / 01.05.2003
- Pazarlık aldatmacası / 22.02.2003
- NATO'da krizin nedeni ABD / 15.02.2003
- Dünya ikna olmadı / 07.02.2003
- IMF: Paranızı borca harcayın / 19.01.2003
- NATO'yu kimin için çağırdılar? / 18.01.2003
- Çifte standart / 17.01.2003
- Annan Planı etrafında koparılan fırtına / 16.01.2003
- Cevaplanmayı bekleyen sorular / 03.05.2003
- Savaş yeni başlıyor / 01.05.2003
- Pazarlık aldatmacası / 22.02.2003
- NATO'da krizin nedeni ABD / 15.02.2003
- Dünya ikna olmadı / 07.02.2003
- IMF: Paranızı borca harcayın / 19.01.2003
- NATO'yu kimin için çağırdılar? / 18.01.2003
- Çifte standart / 17.01.2003
- Annan Planı etrafında koparılan fırtına / 16.01.2003