Son 10 gündür ABD ile hükümet arasında yapılan pazarlıklar gündemde.
Her gün ortaya atılan yeni senaryolar Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın ABD'ye yaptıkları ziyaretle gündemin artık hiç eksik olmayan bir parçası oldu. ABD Başkanı Bush ile görüşen iki bakan hükümet açısından bakılınca eli boş döndüler Amerika'dan. Türk hükümeti ABD'nin istediği 'Amerikan askeri kabul etme tezkeresi'nin TBMM'den geçirilmesi karşılığında yardım konusunda yazılı garanti istedi Washington'dan. Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın ifadesine göre hükümetin asıl istediği ne kadar yardım yapılacağı değil yapılacak yardım konusunda yazılı bir taahütte bulunulması ABD'den. Ancak Washington'un kabul etmeye yanaşmadığı nokta da burası. ABD Yönetimi yarısı borçtan düşme yarısı da hibe olmak üzere 6 milyar dolar teklif ediyor Türkiye'ye. Washington bu miktara evet diyor demesine ama bir türlü yazılı bir taahüt altına girmeye yanaşmıyor.
Aslında hükümetin beklediği Körfez Savaşı'na 1 koyup 3 alma mantığıyla destek verip en az 100 milyar dolar zarara uğrayan ve bu zararın tazmin edileceği sözü verilmiş olmasına rağmen ABD'den hiç bir destek alamayan Türkiye'nin yazılı garanti istemesindeki ısrarın Amerikalılar tarafından anlayışla karşılanmasıydı. Ama Washington bunun yerine Türk hükümetine rest çekmeyi tercih etti.
Başbakan'ın 18 Şubat'ta Meclis'e getirileceğine işaret ettiği tezkerenin belirsiz bir tarihe daha doğrusu ABD'den istenen cevabın alınmasından sonraya ertelenmesi, hükümetin Washinton'un tavrından dolayı hayalkırıklığına uğradığının bir göstergesi.
Bu hayalkırıklığı AKP lideri Erdoğan'ın ve Başbakan Gül'ün sözlerine de yansıyor so günlerde.
ABD'nin istediği ikinci tezkerenin ertelenmesinin bir nedeni de kamuoyu.
İlk tezkere Meclis'te kabul edildiğinde hükümet Bayram sonrasına kadar Washington'un Irak aleyhine tüm dünyanın kabul edeceği deliller sunacağını, halkın savaş karşıtı tutumunun zayıflayacağını düşünüyordu. Oysa tam tersi oldu. ABD Irak aleyhine kabul edilebilir kanıtlar sunamayınca savaşa gerek olmadığı daha açık ve net şekilde görüldü. İşte tüm dünyanın savaşa karşı çıktığı bir ortamda savaşa destek vermek zorlaştı.
Hükümetin ilk baştaki yaklaşımına göre ABD'nin isteklerini ağırdan alıyor görünmesi ilginç bir şekilde Washington üzerinde etkili olamıyor. Çünkü hükümet ABD ile pazarlık yapmıyor, sadece kamuoyunu pazarlık yaptığına inandırmak istiyor.
Zaten hükümet elindeki tüm kozlardan çoktan vazgeçti. Şimdiye kadar yapılan tüm Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında Türkiye'nin BM kararı olmadan Irak'a yapılacak bir müdahaleye destek vermeyeceği ilan edilmiş olmasına rağmen Meclis'ten Amerikalıların üsleri modernize etmeleri için izin çıkarıldı. Yani Türkiye hiçbir haklı gerekçesi olmayan bir istila hareketine destek vermiş oldu. Yani taraf oldu. ABD Başkanı Bush'un önceki gün söylediği 'Türkiye'nin ABD'den daha iyi dostu yok' sözleri dünya üzerinde bize destek vererek dostlarınızı kaybettiniz bize muhtaçsınız anlamına gelmiyor mu?
Ve ABD artık rahat bir şekilde Türkiye'ye rest çekebiliyor çünkü biliyor ki daha BM kararı olmadan biz ABD ile birlikte hareket edeceğiz diyen hükümet eninde sonunda Washington'un şartlarını kabul edecek.
Her gün ortaya atılan yeni senaryolar Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın ABD'ye yaptıkları ziyaretle gündemin artık hiç eksik olmayan bir parçası oldu. ABD Başkanı Bush ile görüşen iki bakan hükümet açısından bakılınca eli boş döndüler Amerika'dan. Türk hükümeti ABD'nin istediği 'Amerikan askeri kabul etme tezkeresi'nin TBMM'den geçirilmesi karşılığında yardım konusunda yazılı garanti istedi Washington'dan. Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın ifadesine göre hükümetin asıl istediği ne kadar yardım yapılacağı değil yapılacak yardım konusunda yazılı bir taahütte bulunulması ABD'den. Ancak Washington'un kabul etmeye yanaşmadığı nokta da burası. ABD Yönetimi yarısı borçtan düşme yarısı da hibe olmak üzere 6 milyar dolar teklif ediyor Türkiye'ye. Washington bu miktara evet diyor demesine ama bir türlü yazılı bir taahüt altına girmeye yanaşmıyor.
Aslında hükümetin beklediği Körfez Savaşı'na 1 koyup 3 alma mantığıyla destek verip en az 100 milyar dolar zarara uğrayan ve bu zararın tazmin edileceği sözü verilmiş olmasına rağmen ABD'den hiç bir destek alamayan Türkiye'nin yazılı garanti istemesindeki ısrarın Amerikalılar tarafından anlayışla karşılanmasıydı. Ama Washington bunun yerine Türk hükümetine rest çekmeyi tercih etti.
Başbakan'ın 18 Şubat'ta Meclis'e getirileceğine işaret ettiği tezkerenin belirsiz bir tarihe daha doğrusu ABD'den istenen cevabın alınmasından sonraya ertelenmesi, hükümetin Washinton'un tavrından dolayı hayalkırıklığına uğradığının bir göstergesi.
Bu hayalkırıklığı AKP lideri Erdoğan'ın ve Başbakan Gül'ün sözlerine de yansıyor so günlerde.
ABD'nin istediği ikinci tezkerenin ertelenmesinin bir nedeni de kamuoyu.
İlk tezkere Meclis'te kabul edildiğinde hükümet Bayram sonrasına kadar Washington'un Irak aleyhine tüm dünyanın kabul edeceği deliller sunacağını, halkın savaş karşıtı tutumunun zayıflayacağını düşünüyordu. Oysa tam tersi oldu. ABD Irak aleyhine kabul edilebilir kanıtlar sunamayınca savaşa gerek olmadığı daha açık ve net şekilde görüldü. İşte tüm dünyanın savaşa karşı çıktığı bir ortamda savaşa destek vermek zorlaştı.
Hükümetin ilk baştaki yaklaşımına göre ABD'nin isteklerini ağırdan alıyor görünmesi ilginç bir şekilde Washington üzerinde etkili olamıyor. Çünkü hükümet ABD ile pazarlık yapmıyor, sadece kamuoyunu pazarlık yaptığına inandırmak istiyor.
Zaten hükümet elindeki tüm kozlardan çoktan vazgeçti. Şimdiye kadar yapılan tüm Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında Türkiye'nin BM kararı olmadan Irak'a yapılacak bir müdahaleye destek vermeyeceği ilan edilmiş olmasına rağmen Meclis'ten Amerikalıların üsleri modernize etmeleri için izin çıkarıldı. Yani Türkiye hiçbir haklı gerekçesi olmayan bir istila hareketine destek vermiş oldu. Yani taraf oldu. ABD Başkanı Bush'un önceki gün söylediği 'Türkiye'nin ABD'den daha iyi dostu yok' sözleri dünya üzerinde bize destek vererek dostlarınızı kaybettiniz bize muhtaçsınız anlamına gelmiyor mu?
Ve ABD artık rahat bir şekilde Türkiye'ye rest çekebiliyor çünkü biliyor ki daha BM kararı olmadan biz ABD ile birlikte hareket edeceğiz diyen hükümet eninde sonunda Washington'un şartlarını kabul edecek.
Murat Gülen / diğer yazıları
- Wolfowitz kime mesaj verdi? / 11.05.2003
- Cevaplanmayı bekleyen sorular / 03.05.2003
- Savaş yeni başlıyor / 01.05.2003
- Pazarlık aldatmacası / 22.02.2003
- NATO'da krizin nedeni ABD / 15.02.2003
- Dünya ikna olmadı / 07.02.2003
- IMF: Paranızı borca harcayın / 19.01.2003
- NATO'yu kimin için çağırdılar? / 18.01.2003
- Çifte standart / 17.01.2003
- Annan Planı etrafında koparılan fırtına / 16.01.2003
- Cevaplanmayı bekleyen sorular / 03.05.2003
- Savaş yeni başlıyor / 01.05.2003
- Pazarlık aldatmacası / 22.02.2003
- NATO'da krizin nedeni ABD / 15.02.2003
- Dünya ikna olmadı / 07.02.2003
- IMF: Paranızı borca harcayın / 19.01.2003
- NATO'yu kimin için çağırdılar? / 18.01.2003
- Çifte standart / 17.01.2003
- Annan Planı etrafında koparılan fırtına / 16.01.2003