ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, 5 Şubat günü BM Güvenlik Konseyi'nde yaklaşık 1.5 saat süren bir konuşma yaptı. Dünya belki de ilk kez bir başka ülkeye saldırısını haklı göstermeye çalışan bir ülkenin dışişleri bakanının medya şovuna tanıklık etti.
Tüm dünya devletlerinin olduğu gibi dünya televizyonlarının da pür dikkat ağzından dökülecek kelimelere kilitlendiği ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, 1.5 saat boyunca ses kasetleri dinletti, fotoğraflar gösterdi, Irak'ı BM silah denetçilerini aldatmaya çalışmakla, denetçilerden bir şeyler gizlemekle, nükleer silah yapmak için çaba harcamakla, El Kaide ile ilişkisi olmakla suçladı. Ve Powell hiçbiri yeni olmayan bu iddiaların birini bile kanıtlamayı başaramadı.
ABD Dışişleri Bakanı Powell, Iraklı komutanlara ait olduğunu iddia ettiği ses kayıtlarını delil olarak gösterdi ancak bu kayıtların Iraklı kişilere ait olduğunu ispat edecek bir bilgi veremedi. Yani Güvenlik Konseyi'ne sunulan ses kayıtları Arapça konuşan herhangi 2 kişinin sesleri olabilir. Gösterilen uydu fotoğraflarında ise sadece bazı binalar ve araçlar var. Bu araç ve binaların içinde ne olduğuna dair hiç bir bilgi yok.
Irak ile El Kaide arasında bağlantı olduğu iddiası ise kargaların bile güleceği cinsten. Çünkü hiçbir delil yok. Hatta gelen haberlere göre Powell'ın Irak ile El Kaide arasında ilişki olduğu iddiasına kendi ülkesinin istihbarat teşkilatı CIA bile inanmıyor.
Powell'ın konuşmasıyla ilgili akla takılan bir başka soru ise şu; madem ABD'nin elinde kanıtlar vardı neden bugüne kadar BM silah denetçilerine bunlar hakkında bilgi verilmedi.
Kısacası ABD Dışişleri Bakanı Powell BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşma ile hiçbir şeyi kanıtlayamadı.
Hem Irak'ta kitle imha silahı olsa bile bunlar bu ülkeye saldırı düzenlenmesi için haklı bir gerekçe oluşturur mu? Tabii ki oluşturmaz.
Eğer elinde kitle imha silahı bulunan her ülkeye savaş açılacak olsaydı önce ABD'nin cezalandırılması gerekirdi. Çünkü en yıkıcı nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar Amerikan ordusunun elinde.
Bölgeye baktığımızda ise Ortadoğu'da tek nükleer silaha sahip olan İsrail var.
İsrail'in sahip olduğu nükleer silahlara ses çıkarma ama başka ülkelere nükleer silah edinmeye çalışıyor diye saldırı düzenle. Çifte standartın bu kadarına da pes doğrusu.
Ama görünen o ki ABD hiçbir haklı gerekçesi olmasa da Irak'ı vuracak ve maalesef bütün dünya buna seyirci kalacak. İşin daha kötüsü ise Türkiye'de hükümetin ülkemize de büyük zarar verecek bu savaşa katılma
konusundaki ısrarı.
Tüm dünya devletlerinin olduğu gibi dünya televizyonlarının da pür dikkat ağzından dökülecek kelimelere kilitlendiği ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, 1.5 saat boyunca ses kasetleri dinletti, fotoğraflar gösterdi, Irak'ı BM silah denetçilerini aldatmaya çalışmakla, denetçilerden bir şeyler gizlemekle, nükleer silah yapmak için çaba harcamakla, El Kaide ile ilişkisi olmakla suçladı. Ve Powell hiçbiri yeni olmayan bu iddiaların birini bile kanıtlamayı başaramadı.
ABD Dışişleri Bakanı Powell, Iraklı komutanlara ait olduğunu iddia ettiği ses kayıtlarını delil olarak gösterdi ancak bu kayıtların Iraklı kişilere ait olduğunu ispat edecek bir bilgi veremedi. Yani Güvenlik Konseyi'ne sunulan ses kayıtları Arapça konuşan herhangi 2 kişinin sesleri olabilir. Gösterilen uydu fotoğraflarında ise sadece bazı binalar ve araçlar var. Bu araç ve binaların içinde ne olduğuna dair hiç bir bilgi yok.
Irak ile El Kaide arasında bağlantı olduğu iddiası ise kargaların bile güleceği cinsten. Çünkü hiçbir delil yok. Hatta gelen haberlere göre Powell'ın Irak ile El Kaide arasında ilişki olduğu iddiasına kendi ülkesinin istihbarat teşkilatı CIA bile inanmıyor.
Powell'ın konuşmasıyla ilgili akla takılan bir başka soru ise şu; madem ABD'nin elinde kanıtlar vardı neden bugüne kadar BM silah denetçilerine bunlar hakkında bilgi verilmedi.
Kısacası ABD Dışişleri Bakanı Powell BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşma ile hiçbir şeyi kanıtlayamadı.
Hem Irak'ta kitle imha silahı olsa bile bunlar bu ülkeye saldırı düzenlenmesi için haklı bir gerekçe oluşturur mu? Tabii ki oluşturmaz.
Eğer elinde kitle imha silahı bulunan her ülkeye savaş açılacak olsaydı önce ABD'nin cezalandırılması gerekirdi. Çünkü en yıkıcı nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar Amerikan ordusunun elinde.
Bölgeye baktığımızda ise Ortadoğu'da tek nükleer silaha sahip olan İsrail var.
İsrail'in sahip olduğu nükleer silahlara ses çıkarma ama başka ülkelere nükleer silah edinmeye çalışıyor diye saldırı düzenle. Çifte standartın bu kadarına da pes doğrusu.
Ama görünen o ki ABD hiçbir haklı gerekçesi olmasa da Irak'ı vuracak ve maalesef bütün dünya buna seyirci kalacak. İşin daha kötüsü ise Türkiye'de hükümetin ülkemize de büyük zarar verecek bu savaşa katılma
konusundaki ısrarı.
Murat Gülen / diğer yazıları
- Wolfowitz kime mesaj verdi? / 11.05.2003
- Cevaplanmayı bekleyen sorular / 03.05.2003
- Savaş yeni başlıyor / 01.05.2003
- Pazarlık aldatmacası / 22.02.2003
- NATO'da krizin nedeni ABD / 15.02.2003
- Dünya ikna olmadı / 07.02.2003
- IMF: Paranızı borca harcayın / 19.01.2003
- NATO'yu kimin için çağırdılar? / 18.01.2003
- Çifte standart / 17.01.2003
- Annan Planı etrafında koparılan fırtına / 16.01.2003
- Cevaplanmayı bekleyen sorular / 03.05.2003
- Savaş yeni başlıyor / 01.05.2003
- Pazarlık aldatmacası / 22.02.2003
- NATO'da krizin nedeni ABD / 15.02.2003
- Dünya ikna olmadı / 07.02.2003
- IMF: Paranızı borca harcayın / 19.01.2003
- NATO'yu kimin için çağırdılar? / 18.01.2003
- Çifte standart / 17.01.2003
- Annan Planı etrafında koparılan fırtına / 16.01.2003