Türkiye'ye kumpaslar devam ediyor. Barış Pınarı Harekâtı sürecinde Türkiye'nin "savaş suçu" işlediği yolunda iddialar öne sürülüyor. Bunu ortaya atanlar ABD ve Batı bloku. "Dinime küfür eden bari Müslüman olsa" sözünün cuk oturduğu bir durum.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde geçen hafta yaptığı konuşmasında Suriye Milli Ordusu (eski ÖSO) üzerinden Türkiye'yi savaş suçu işlemekle ithama kalkışmıştır. Ayrıca İngiltere Merkezli, muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Suriyeli Kürt politikacı Hevrin Halef'in de aralarında bulunduğu 9 kişinin Tel Abyad'da infaz edildiğini iddia ederek, Türkiye'nin desteklediği muhaliflerin suç işlediğini sosyal medyada paylaşmıştır. Yine arkadaşımız Orhan Dede'nin verdiği haberde (Analiz Haber- Yeni Mesaj/27 Ekim 2019) Uluslararası Af Örgütü'nün de hazırladığı bir raporla "kumpas korosu" na katıldığı bilgisi yer almıştır.
Savaş suçu nedir, ona bakalım; savaş esnasında, savaşa katılmayan sivillere, yaşlılara, kadın ve çocuklara saldırıda bulunulması, Savaş Hukukuna (İnsancıl Hukuk) aykırı olup suç oluşturur. Bu uluslararası bir suç türüdür ve "savaş suçu" olarak adlandırılmaktadır.
Barış Pınarı Harekâtı bir savaş değildir; terörle mücadele kapsamında bir operasyondur. O nedenle savaş suçu söz konusu olamaz. Ancak operasyon sırasında terör örgütüyle ilgisi olmayan sivil halka zarar verilmişse bunun adı insanlığa karşı suçtur. Bu suçun da işlenmediği ortadadır. Türkiye uluslararası hukuka uygun hareketle, kaynağını Birleşmiş Milletler (BM) antlaşmasından aldığı yetkiyle meşru müdafaa hakkını kullanmıştır.
Güvenli Bölge oluşturulması ayrı bir konudur. Suriye toprakları üzerinde Türkiye'nin güvenliğini sağlayacak bir oluşum için öncelikle Suriye'nin evet demesi gerekir. Çünkü toprak onundur. Olayların geldiği ya da getirildiği şu ortamda bu mümkün görülmüyor. Toprak sahibi ülkenin izin vermemesi durumunda BM'in devreye girmesi için bu örgütten talepte bulunulur. BM'in oluşturacağı araştırma komisyonunun raporuna göre talebimiz kabul ya da reddedilir. Talebimiz kabul görmezse Suriye topraklarında işgalci duruma düşeriz. Güvenli Bölge için Rusya veya ABD ile ittifakımız ve onların onayı uluslararası hukuk açısından yeterli olmasa da iş BM Güvenlik Konseyi'ne geldiğinde, ABD ve Rusya veto haklarına sahip olduğundan fiili durum önem arz edecektir. Yani bölgede sağlanacak ittifakla oluşturulacak güvenli bölge, Suriye'ye rağmen işlerlik kazanacaktır. Suriye de Rusya'yı arkasına alarak BM'de haklarını arar ve uluslararası yargıya gider mi, gidebilir mi, göreceğiz.
Lafı epey dolandırdık. Son tahlilde diyecek o ki, Esad'la el sıkışalım olsun bitsin.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023