"Terör", "Terör propagandası", "Örgüt üyeliği"… içerde dışarda bunlara şerbetlendik. Üç aşağı beş yukarı ahalimiz bu kavramlar hakkında bilgi sahibidir. Biz hukukçular da ceza hukuku açısından bu suçlarda, özellikle terörün önlenmesi, ulusal güvenliğin sağlanması gibi gerekçeleri de nazara alarak yasaların müdahalesini değerlendirmeye alırız. Kural olarak ceza hukuku bir suçun işlenmesinden sonra uygulama alanı bulur ve işlenmiş olan suçun araştırılmasını, failin yargılanmasını ve cezalandırılmasını hedefler. Ceza hukuku, suç hazırlığı aşamasında, yakalama, gözaltına alma, tutuklama gibi önlemleri de kapsar.
Günceli yokladığımızda, İstanbul seçim sonuçlarının denetimini laçkaya çeviren yediveren itirazlar bir yana, Sandık Kurullarının baskın yediğini görüyoruz. İstanbul'un Maltepe ilçesinde oyların bilmem kaçıncı sayımında AKP ve MHP'li arkadaşlar bu kurulları basarak, sayımı engelliyor. Bu saldırıyı yapan baldırı çıplak, ne idiği belirsiz serseri takımı filan değil, İktidar partisi AKP ve bunların ortağı MHP'nin resmen ilçe başkanları!.. Mekân E-5 karayolu üzerindeki Prof. Dr. Türkân Saylan Kültür Merkezi, yani ıssız, dağ başı bir yer değil. Üstelik ülkenin namusu seçim sonuçlarının toplanıp, yeniden oy sayımının yapıldığı ve devlet güvencesinde olması gereken bir mahal.
Peki, burası yolgeçen hanı mıdır ki, adamlar ellerini kollarını sallayarak içeri dalıp, sandık görevlilerini engelleyebiliyorlar! Güvenlik önlemleri nerede?
Hepsinden vazgeçtik, olan oldu da bu eylemi yapanlar için bir soruşturma, herhangi bir hukuki işlem yapıldı mı? Görevlerini en azından savsaklayan güvenlik elemanları, âmirleri ve bağlı oldukları İçişleri Bakanlığı açısından bir kımıldama var mı?
Demokrasi ve seçimlerin selameti açısından seçim sürecine girilirken Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı ve Ulaştırma Bakanı değişir, yerlerine bağımsız bakanlar atanırdı. Bunu kaldırdılar ve iktidarın bakanları seçim sürecinde de görevlerini yürütmeye devam ettiler. Bunun sonuçlarını da görüyoruz; İktidarın adayları rakiplerinin aleyhine dengeleri altüst ederek âdil ve eşit olmayan koşullarda, devletin imkânlarını kullanarak propagandalarını yaptılar. Ne var ki bu haksızlıkları, seçimlerin nihayetinde tokat gibi suratlarına patladı.
Sandık Kurullarının basılması terör değil de nedir? Estirilen terörün failleri ve yardımcılarının soruşturularak ceza hukukunun uygulanması adalet gereğidir.
Bakın Gazi Üniversitesi'nde Emniyet'in fişlediği bazı öğrenciler terör nedeniyle soruşturuluyor.
Ortada suç varsa hukukun yaptırımları uygulanmalıdır.
Eğer, egemenlik ve toplumsal rıza için oluşturulan, seçim kurumuna saygısızlık göstererek terör estirenler, adaletten yakayı kurtarabilecekse vay halimize!
Şu soruyu sordurtmayalım: Yargıda terör mü var?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023