Şam emin beldedir, onu koruyan abad olur

Peygamber Efendimiz (SAV) birçok hadis-i şeriflerinde Şam diyarının emin olduğundan bahseder. Ebu Davut'ta geçen Hz. Zeyd ibni Sabit'in rivayet ettiği bir hadiste Peygamber Efendimiz (SAV) "Ne mutlu Şam'a? Zira Allah'ın (CC) melekleri Şam üzerine kanatlarını germiş bulunur" buyurmuşlardır.Yine aynı eserde Peygamberimiz, "Hayır on paydır. Dokuz payı Şam'da, birisi diğer memleketlerde. Şer de on paydır, bir payı Şam'da dokuzu diğer memleketlerdedir. Şam fesada uğradığında sizde artık hayır kalmaz" buyurmaktadır.Bizler eğer Kur'an ayetlerini, Peygamber Efendimizin hadislerini ve de Ehl-i Beyt imamlarının, büyüklerin sözlerini dinler, okur ardından da onları hayatımıza uyarlamazsak imanımızda samimi olduğumuz iddiasında bulunamayız.İman ve samimiyet eğer ispat olmazsa Allah katında hiçbir şey ifade etmez.Yeri geldiğinde Cenab-ı Hakk'ın kullarını imtihan için yarattığını söyleriz, bununla ilgili ayetleri bir çırpıda sayarız ama bu dünya hayatının her anında kendimizin de imtihan edildiğini, yaptığımız her şeyin bir gün hesabını vereceğimizi hiç düşünmeyiz.Kendisini Ehl-i Sünnet diye tanımlayanlar, bugün maalesef bırakın sünneti, Kur'an'ın emirlerini ve tavsiyelerini de bir kenara koydular. Bunu Sünni olan bir insan olarak söylüyorum.Peki, neden bu konulara girdim, durun sadede gelelim.Ehl-i Sünnet kaynaklarının birçoğunda yukarıda naklettiğimiz gibi Şam diyarı emin belde olarak ve de melekler tarafından korunduğu ifade edilmesine rağmen bugün kendilerini Sünni dünyanın temsilcileri olarak gören, Türkiye'nin direksiyonunda oturan AKP'li siyasiler Şam diyarında yürütülen dış destekli, Haçlı talimatlı işgal ve katliam projesinin nasıl bir parçası olabilirler?Şam'ı koruyan Allah olmasına rağmen, O'nun karşısında duranlar, Şam'ı Haçlı ile bir olup yerle bir etmek isteyenler Ebrehe ve ordusunun benzeri olmazlar mı?Allah onların bütün fillerini ?bugün filin karşılığı neyse- tepeden tırnağa ufacık taşlarla yerle bir etmez mi, onların taçlarını tahtlarını başına geçirmez mi, onlara dünyayı dar etmez mi, onları tüm dünyanın gözleri önünde rezil ve rüsva etmez mi?Lütfen Ebrehe'nin Fil Vakası'ndan sonraki halini okuyun.Fil Vakası Kur'an'da anlatılan bir masal değildir, emin beldelere saldıranların başına neler geldiğini gösteren gerçek bir olaydır.Ama Bakara'yı makara görenler, Fil'i de mil olarak görürler ki, yaşananlardan ders çıkarmaları mümkün değildir, gelirler gelirler ve sonunda bir duvara toslarlar.Allah emin beldeleri koruyanları kim olursa olsun abad eder, saldıranları da rezil ve rüsva?Bakın, Şam'a sahip çıkan Rusya bugün hangi noktaya geldi. Bugün Şam diyarı tamamen talan edilmediyse, haçlı orduları oraya operasyon yapıp yerle bir edemediyse, bu her yönüyle Suriye'ye sahip çıkan Rusya sayesindedir.Rusya bu noktaya, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamaya başladıktan ve de Sayın Baş'ın gerek iç gerekse dış politikadaki görüşlerine, tavsiyelerine dikkate aldıktan sonra gelmiştir. Rusya, bilerek ya da bilmeyerek Allah'ın emin kıldığı bir beldenin, bir diyarın hamiliğine soyunmuştur, Allah da onlara en başta dünya liderliğini, ardından da şimdilik Kırım'ı, Sivastopol'u takdim etmiştir. Birçok ülke de bağlanmak için sıradadır.Emin bir beldeye sahip çıkanın hali buysa, Allah'ın emin kıldığı, Ehl-i Beyt aşığı dostlarına sahip çıkanların halini siz düşünün; Allah ne kapılar açmaz ki? Zaten tarihin bi,r döneminde Türk milletini aziz yapan, Asakirullah yapan da Ehl-i Beyt'e sahip çıkması değil midir?Bizim siyasiler ise emin beldeyi talan edenlerin safında yer almış ve onlara her türlü katliam silahını temin etmeye çalışmışlar; şimdi o terör bizim coğrafyamızı vurmaya başlamış, siyasilerimiz de çıkan ayakkabı kutularıyla, tapelerle, kasetlerle tüm dünyaya rezil ve rüsva olmuşlardır."Neyi ekersen onu biçersin", boşuna dememiş büyüklerimiz.