Bir yakınımın rahatsızlığı sebebiyle iki gündür hastanedeydim.Allah cümlemizi sağlık sıhhatten ayırmasın.Oradaki izdihamı ve telaşı görünce dedim ki, "herhalde herkes hasta, sağlıklı insan yok".Hastanelerimiz de bir alem. Sıra numarası alma işleminden başlayan çile tedavi sonuçlanana kadar devam ediyor. Bu işlemleri takip eden, eğer hastanın kendisiyse, hastalığına yeni hastalıklar da ilave oluyor. Diyelim ki göz ameliyatı için geldi, tansiyonu da şekeri de yükselebiliyor, ortam sebebiyle yorgunluğa duçar olup grip türü hastalıklara yakalanabiliyor.Takip eden hasta değilse de koşuşturma sebebiyle o da direnç düşüklüğüne ve sağlıksız ortama bağlı olarak hastalanabiliyor.Tedavi için gittiğimiz hastanede ilk basamak olan sıra numarası almak herkesin harcı değil. En son sabah saat 07:00'ye kadar numara alabiliyorsun. Gece 03:00'te, 04:00'de numara almak için gelenler bile var. Yetişemedin bir sonraki gün yine aynı çile, olmadı bir sonraki gün yine... böyle devam ediyor. Hastanenin yakınında oturuyorsanız numaranızı alıp, eve tekrar istirahata gidebilirsiniz, ama ya uzaktan geliniyorsa? O zaman hastane koridorlarında doktorlar gelene kadar bekleyeceksiniz.Eğer hastanızın ameliyat olması ve yatması gerekiyorsa kağıt ve imza bürokrasisi başlıyor. Bir oraya, bir buraya, bir şuraya, sonra tekrar oraya... Hastanede mekik dokumaya başlıyorsunuz. Önde siz, arkanızda hastanız, dolana dolana bir hal oluyorsunuz.Tabii oluşan kuyrukları hatırlatmama gerek yok. Beni en çok üzen de yaşlı başlı amcalarımızın, ninelerimizin bir o tarafa bir bu tarafa koşturmaları ve son demlerini hastane kuyruklarında geçirmeleri.İçimden diyorum ki, yıllarca bu ülkeye, vatana hizmet etmiş ve emekli olmuş, her türlü saygı ve sevgiyi, mükafatı hak eden bu insanları böyle süründürmemiz ne kadar doğru? Unutmayalım ki, gelecekte biz de aynı muameleyle karşılaşacağız.Hastalarla, hastabakıcılarla ve hatta doktorlarla konuşuyorsunuz, hepsi de sistemden şikayetçi. Doktorlar, aşırı yoğunluk sebebiyle konsantre olamamaktan ve çalıştıklarının karşılığını alamamaktan şikayetçi, hastalar ise gerekli ilgiyi görememekten ve bürokrasiden, çekilen çilelerden.Bu böyle gelmiş böyle mi gider, yoksa bu kargaşanın bir çözümü var mı?Tabii ki her türlü problemin çözümü olduğu gibi, sağlık problemlerinin de çözümü var.Sağlık, eğitim, güvenlik gibi konular devletin milletine hizmet olarak sunması gereken sorumluluklarıdır. Ama icraattan sorumlu olanlar, "kaynak bulamıyoruz" diye bu tür sektörlerde de özelleştirmeyi desteklerlerse, yani para kazanma kapısı olarak birilerine bu tür hizmetler peşkeş çekilirse, işte o zaman parası olan her türlü imkana kavuşur, vatandaşın ekserisi ise mağdur olur. Bir diğer husus ise, IMF politikaları sebebiyle, mali disiplin adı altında, devletin sunması gereken bu hizmetlerden tasarruf edilmesi de oldukça yanlıştır.İcraatlardan sorumlu olan iktidarın yapması gereken en önemli şey vatandaşını huzurlu bir şekilde yaşatmaktır. Bunun için kesenin ağzını açmalı ve de buna kaynak bulmalıdır.Ama borcu borçla kapatma, borç alarak icraat yapma, sürekli taviz vererek bir yere varma gibi politikalarla asla problemlere çare bulunmaz.Birçok sahada olduğu gibi bu sahalarda da Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in çözümü mevcuttur.Sayın Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde öncelikle güçlü devlet anlayışı vardır. Sayın Baş'ın modelinde, senyoraj geliriyle, para politikalarıyla, mevcut olan 3 katrilyon dolarlık yer altı ve yerüstü kaynaklarını devreye koymayla, sosyal devlet projeleriyle devlet, vatandaşına hizmet için vardır. Toplanan vergi, borçların tamamı kapatılacağı için faiz ödemelerine değil vatandaş için kullanılacaktır.Yani Sayın Baş'ın modelinde sağlık da eğitim de, güvenlik de... devletin olmazsa olmaz sorumluluğudur.Örneğin, sağlıkta bir devrim yapılarak, "herkese aile hekimi" projesi devreye sokulacaktır. Yani vatandaş hastane kuyruklarında beklemekten kurtulacak, sağlık hizmeti bizzat vatandaşın ayağına götürülecektir. Bunun bir faydası da eğer siz vatandaşınızı sürekli sağlık kontrolü altında tutarsanız, bu hastalıkların daha önceden fark edilmesi ve önlenmesi anlamına gelir. Bu da ciddi hastalıkların zamanında ve yerinde müdahalesi anlamına gelir ki, vatandaşın daha sağlıklı yaşaması için bu şart ve zaruridir.Yalnız tekrar vurgulamakta fayda var: "Bütün bu projeler Sayın Baş'ın da ifade ettiği gibi ancak güçlü devlet anlayışıyla mümkündür."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025