14 Nisan Cuma günü, kendi ifadesiyle "bedensiz hayat"a geçerek Sevdiğine vuslat eden Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın üçüncü yıldönümü…
Dolayısıyla bu hafta da Prof. Dr. Haydar Baş'ı Anma Haftası…
Allah şefaatlerinden bizleri mahrum eylemesin.
Cuma akşamı birçok ilimizde Bağımsız Türkiye Partisi teşkilatları tarafından anma programları organize edilecek ve Meltem Medya Grubu kanallarında bu programlar ortak yayınla izleyicilerle buluşturulacak.
İstanbul'daki anma programının saat 21.00'da Florya Beşyol'da bulunan Elit World Business Hotel'de yapılacağı bildirildi.
Prof. Dr. Haydar Baş, o kadar güzel eserler bıraktı ki, bir gün başta Türk milleti olmak üzere tüm insanlar kurtuluş adına bu eserlere sımsıkı sarılacaklar.
O, 2005 yılında uluslararası bir kongreyle dünyaya tanıttığı Milli Ekonomi Modeli'yle bir sömürü sistemi olan kapitalizmi sessiz bir devrimle tarihin çöplüğüne gömdü. 10 kez düzenlenen Uluslararası Milli Ekonomi Modeli kongrelerine katılıp tebliğ sunan 550'yi aşkın yerli ve yabancı bilim insanı, modelin sahibi Prof. Dr. Baş'a olan hayranlıklarını anlattılar ve bu modelin tek çözüm modeli olduğunu dünyaya haykırdılar.
2006 yılından itibaren modeli Prof. Dr. Baş'a danışarak uygulayan Rusya, model sayesinde yaşadığı hızlı kalkınmadan sonra, Prof. Dr. Baş'ı 27 Şubat 2013 tarihinde Rus Parlamentosu Duma'ya davet etti ve burada O'na tam 6 saat modelini anlatma imkanı sundu.
Duma'daki bu tarihi toplantıda hemen sonra Rusya ve Çin, Milli Ekonomi Modeli'ni kanunlaştırarak tümüyle uygulama kararı aldı.
O günden sonra ekonomide güç dengesinin Asya'ya doğru kaydığını gördük. Modelin Milli Paralarla Ticaret formülünün ABD'nin dolara dayalı kağıttan imparatorluğunun yerle bir olduğuna şahit olduk.
Eğer modelin içinden çıktığı Türkiye, Sayın Baş'ın kıymetini bilmiş olsaydı, O'na sırt dönmemiş olsaydı, bugün Türkiye'de ekonomik krizlerden, kangrenleşen borç tablolarından, bütçe açıklarından, cari açıklardan, icralardan, hacizlerden bahsediyor olamayacaktık. Deprem, sel, yangın gibi doğal afetlere hazırlıklı olabilecektik ve bu kadar canımız yanmayacaktı.
O, hiçbir tarihçinin bugüne kadar yazamadığı dindar Atatürk'ü belgelerle anlatan Hoş Geldin Atatürk eserini yazdı. Sadece kitap yazmakla da kalmadı, ülkemizin bütün illerini dolaşarak Atatürk Vatandır sempozyumlarıyla milletimizi ayıktırmaya çalıştı.
Atatürk'ün unutulmaya ve unutturulmaya çalışıldığı bir dönemde Prof. Dr. Baş'ın bu çıkışı, Atatürk sevgisinin Türk milletinin gönlünde yeniden yeşermesine vesile oldu. O, bu çıkışıyla ülkemiz ve milletimiz üzerinde oynanan menfur planları bertaraf etti.
O'nun ifadesiyle Atatürk vatandı, Atatürk bayraktı, Atatürk birleştirici harçtı; Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Türk milletine düşman olanlar, 1919'lu yıllarda Türk milletini Anadolu coğrafyasından çıkartamayanlar, "Dinsiz Atatürk" iftiralarıyla, Türk milleti ile Ata'sını ve kurduğu devleti karşı karşıya getirerek ceplerine koydukları işgal planlarını hayata geçirmek istediler.
Ama Prof. Dr. Baş, Hoş Geldin Atatürk ile, Atatürk Vatandır duruşu ile bu planları geri püskürttü.
O, Milli Birlik konferansları, programları düzenleyerek hep Türk milletinin Kürt'üyle, Laz'ıyla Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla, tek bilek tek yürek olması gerektiğini vurguladı, "Bir kolumu kesseniz Türk kanı akar, diğer kolumu kesseniz Kürt kanı akar. Biz aynı dedenin torunlarıyız, kardeşiz" diye haykırdı.
O, "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" tezini yazdı, 15 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı'nı kaleme aldı, yurdun dört bir tarafında Ehl-i Beyt sempozyumları, panelleri organize etti ve dedi ki: "Alevi, Sünni, Caferi biz hepimiz Müslümanız, kardeşiz, birbirimize düşman olamayız, namlu doğrultamayız."
Bütün bu birlik duruşunu, tarihi adımlarını, projelerini Türkiye'de iktidar etmek, Türk milletinin iradesini gerçek manada Meclis'e taşımak için de 2001 yılında Bağımsız Türkiye Partisi'ni (BTP) kurdu.
Milletimiz, diğer siyasilerin kayıkçı kavgalarına kandı, yalanlara inandı, çözümsüzlerin peşinde koştu ama Prof. Dr. Baş'a ve BTP'ye hep sırtını döndü.
Fakat bütün bu sırt dönmelere rağmen Prof. Dr. Baş, doğru olan, çözüm dolu olan mücadelesinden son nefesine kadar asla vazgeçmedi.
Bugün BTP, genç lideri Hüseyin Baş ile beraber, Prof. Dr. Baş'ın yolunda, Atatürk'ün çizgisinde emin adımlarla yürümeye devam ediyor.
Prof. Dr. Baş, "Ben siyasetimi ahiretim için yapıyorum" derdi, bugün Hüseyin Baş da, hiçbir taviz vermeden aynı çizgide devam ediyor.
Şu bir gerçek ki, milletimiz fırsat vermese de BTP ve lideri, bıkmadan, usanmadan aynen Prof. Dr. Haydar Baş gibi doğruları anlatmaya, projeler sunmaya devam edecek; eğer milletimiz fırsat verirse, işte o zaman bu doğruları yaşama, yaşatma, projeleri de hayata geçirme fırsatı bulacak. Milli Ekonomi Modeli ile dünyanın zirvesine çıkan, güçlerine güç katan ülkelerin arasına Türkiye Cumhuriyeti Devleti de girecek.
BTP ve lideri Hüseyin Baş, görevini en güzel şekilde yapıyor, sıra millette…
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025
- İsrail Gazze’de ateşkese kapıları kapattı / 20.03.2025