Enflasyonla mücadelede başarılı olamayan hükümet, sürekli olarak enflasyon ve pahalılığın sorumlusunu kendi icraatlarının dışında gösterme gayretinde.
Gıda fiyatlarındaki fahiş artışlardan dolayı önce çiftçileri suçladılar, sonra da çiftçileri cezalandırmak için en temel ürünlerde bile sıfır gümrükle ithalat yoluna gittiler. Hala da yerli tarımı yok eden bu yanlışa devam ediyorlar.
Peki, fiyatlar düştü mü? Hayır…
Baktılar olmuyor, bu sefer de "Suçlu aracılar" dediler. Kim oldukları, ne oldukları bir türlü bilinmeyen bu aracılarla gölge dövüşü yaptılar.
Sonuç değişti mi, fiyatlar düştü mü? Hayır…
Gıda fiyatları uçuşa devam etti, vatandaşların alım gücü gıda fiyatları karşısında eridikçe eridi. Dar gelirli çoğunluk, gıda enflasyonunun altında çiğnendikçe çiğnendi.
Dış güçler, savaş, pandemi, ıvır zıvır gıda enflasyonunun birçok sebebi açıklandı hükümet cenahından, ama bir türlü kendi icraatlarının yanlışlığına gelemediler.
Son dönemlerde de "Pahalılığın sebebi marketler" dediler, Hatta işi biraz daha ileri götürüp büyük marketleri FETÖ'cülükle suçladılar. Denetimler, incelemeler, soruşturmalar devam etti, bir sonuç çıktı mı, hayır, fiyatlar düştü mü hayır…
Çünkü gıda fiyatlarındaki fahiş artışların, pahalılığın, yüksek gıda enflasyonunun en temel sebepleri bunların hiçbirisi değildi.
Peki, o zaman neydi temel sebep? Sözü fazla uzatmadan cevabı Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı resmi verilerle verelim.
TÜİK'in Kasım ayı verilerine göre, tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) yıllık yüzde 169.45, aylık yüzde 7 arttı. Bir önceki yılın Aralık ayına göre ise yüzde 139.49 oranında bir artış gösterdi.
Yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 380.89 ile turunçgiller ve yüzde 231.92 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular oldu.
Tarım ÜFE, tarım üretimindeki maliyetleri ifade ediyor. Tarımda üretim maliyetlerinin bir yılda yüzde 169.45 oranında arttığı bir ekonomik atmosferde, söyler misiniz, gıda enflasyonu ve pahalılık için başka bir sebebe ihtiyaç var mı?
İşin garip tarafı, TÜİK yıllık gıda enflasyonunu yüzde 103 olarak açıklamıştı.
Yani TÜİK'e göre, tarım üretiminde maruz kalınan maliyet bile fiyatlara yansıtılamamış.
Peki, tarım üretimindeki maliyetlerin bu kadar artmasının sorumlusu, çiftçi mi, hayır, aracılar mı, hayır, hal esnafı mı, hayır, marketler mi, manavlar mı, hayır…
Hükümetin tarım politikaları…
Sizler, tarım üretiminin tüm girdilerini ithalata mahkum hale getirirseniz, üretim için gerekli olan finansı da faizli kredilere endekslersiniz, tarım destekleri yeterli olmaz, bu destekleri de bir yıl gecikmeli verirseniz, birçok çiftçiyi de Çiftçi Kayıt Sistemi'ne dahil değil diye desteklerden mahrum bırakırsanız, söyler misiniz, maliyetler neden artmasın, pahalılık neden olmasın?
Üstelik iş bunlarla da bitmiyor, tarladan markete nakliye ve vergi maliyetleri, köprü, otoyol maliyetleri o kadar fazla ki, fiyatlara ayrıca bunlar da ekleniyor.
Sen bütün bu yanlışları düzeltme, sonra, suçlu çiftçi olsun, aracılar olsun, marketçiler olsun… Bu nasıl bir mantık?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın dikkat çektiği konu da çok önemli. Sayın Baş, "Bu hükümet neyi özelleştirdiyse, o ürünlerde pahalılık yaşandı" gerçeğini dile getirmişti. Her sektörde olduğu gibi hangi gıda fabrikası özelleştirildiyse o sahadaki ürünleri ya pahalı aldık, ya da bulamaz olduk. Örneğin şeker fabrikaları özelleştirildi, şeker fiyatları uçuşa geçti. Hatta bazı zamanlar şeker raflarının boşaldığını gördük.
Peki, yapılması gereken nedir? Elbette ki üretim ve nakliye maliyetlerinin aşağıya çekilmesi ve üretim desteklerinin artırılmasıdır.
Bu noktada tek çözüm, BTP'nin parti programında olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir. Model, yüzde 50 avans sistemi, ürün alım garantisi, üreticiden tüketiciye zincirin kısaltılması, yerli tohum, yerli enerji, yerli gübre, yerli ilaç desteği gibi birçok doğru politikayla maliyetleri aşağıya düşürecek projeler sunmaktadır.
Rusya, 2006 yılından itibaren Milli Ekonomi Modeli'nin tarım projelerini hayata geçirmeye başlamış ve bugün tarımda söz sahibi olan ülkelerin başına yerleşmiştir.
Aklın yolu birdir; artık pahalılık konusunda suçu hep başkalarına atmaya çalışanları değil, bu sorunu kökünden çözecek Milli Ekonomi Modeli'ni ve bu eşsiz modeli hayat geçirecek BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ı tercih etmeliyiz.
- Ahmed Şara’nın Türkiye ziyareti ne anlama geliyor? / 05.02.2025
- Yatırımcılar, ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ arar / 04.02.2025
- Türkiye’de tarım BTP ile zirveye ulaşır / 01.02.2025
- İsrail, işgallerini kalıcı hale getirmeye çalışıyor / 31.01.2025
- Trump hızlı başladı; ne değişecek? / 29.01.2025
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025