Her şeye rağmen, ulus olarak genel seçimlere gidiyoruz. Görünürde iki ittifak (koalisyon) var. Birincisi Cumhurbaşkanlığı yani tek adam dediğimiz sistem; ikincisi de altı partinin bir araya geldiği ve geniş kapsamlı olan Millet İttifakı adı ile oluşturulan sistem. İttifaklar, ulusumuza hayırlı olsun. Doğal olarak ulus, hangi ittifakı beğenirse onu iktidar yapacaktır.
Ancak, Cumhurbaşkanı kim olacak? Cumhur ittifakı adayı için yasal olarak seçimlere giremez tezi ciddi tartışma konusudur. Millet İttifakı ise adayını bir türlü belirleyemedi. Neden aday belirleyemedi? Çünkü Cumhurbaşkanlığı makamını kişiye indirgemektedirler. Biz biliyoruz ki Millet İttifakı, aylardır prensipler üzerinde çalıştı. Hatta çok da güzel bir bildirge de yayınladı. Tüm hazırlıklara karşın Cumhurbaşkanı adayında sonuca gidemiyorlar.
Biz, vatandaş olarak ve gelişen olayları takip eden bireyler olarak, kimin Cumhurbaşkanı olacağını değil de, altı partinin ortaya koyduğu bildirgenin uygulama biçimini izliyoruz. Çünkü bizler, olayları kişilere indirgemiyoruz. Bizler, Çoğulcu Parlamenter Sistem'e gerçekten geçilecek mi? Ülkemizde hukukun üstünlüğü esas alınacak mı? Eğitimde fırsat eşitliği yaratılacak mı? Devlet kuruluşları ve özel kuruluşlar yasalara bağlı kalarak görevlerini yapabilecekler mi? Toplumun demokratlaşması için çaba gösterilecek mi? Ulusal gelir hakça paylaşılacak mı?.. Sorular çoğaltılabilir. Bizim sorunumuz, bu soruların yanıtlarındadır.
Prensiplerde anlaşılmışsa gerisi detay gibi geliyor bana. Çünkü altı saygın lider, kura ile aday belirleyebilirler. Çünkü altı lider de gerçekten donanımlı bireylerdir. Ama işe, ideolojik bakarlarsa ve her parti kendi ideolojisini veya kendi bildirgesini ön plana çıkarmak için çaba gösterirse o zaman samimi olmadıkları ortaya çıkar ki, ulusumuza yazık olur.
Geçmiş seçimler bize fazla güvence vermemişti. Sandık oyunu, mühürlü, mühürsüz pusula oyunu, toplumumuzu acabalara sürüklemişti. YSK, özünde ciddi bir kuruluştur. Doğal olarak partiler üstüdür. Yüksek yargı organıdır. Hiçbir yerden veya hiçbir kişiden emir almaz ve kendi yasası doğrultusunda görev yapar. Üzülerek belirtmek zorundayım ki YSK, geçen seçimlerde yani Belediye seçimlerinde, milletvekili seçimlerinde toplumdan olumlu puan alamamıştı.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yaşını kutlayacağımız 29 Ekim 2023 tarihinde bile devlet kurumlarında güveni oluşturamamışsak bunun ayıbı bize yeter. Cumhuriyet ilkelerine ve Cumhuriyetle elde edilen kazanımlara sahip çıkamıyorsak ve onları koruyamıyorsak bunun utancı da bize yeter.
Umarım, dürüst bir seçim olur. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan o saygın kişi, toplum tarafından güvenilen kişi olur. Parlamentodaki vekillerimiz, liderlerinin direktifleri doğrultusunda değil de kendi hür iradeleriyle görüşlerini, düşüncelerini, korkmadan söylerler. Vekiller kendilerine oy veren insanlara hizmet için orada olduklarını unutmazlar.
Devlet kadroları, liyakatli insanlarca temsil edilir. Herkes kendi mesleğinde çalıştırılır. Kayırmaca olmaz ve dürüst insanlar devlet koltuklarında oturtulur.
Bu büyük yıkımda, gördük ki devleti temsil eden kişilerin eli ayağı birbirine dolandı. Arzu edilen zamanda vatandaşa ulaşılamadı. Enkaz altında kalan insanların çıkarılması için çok gecikildi. Ordu zamanında devreye sokulmadı veya sokulamadı. Umarım bu büyük felaket, yöneticilere de topluma da ders olur.
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023