Depremin üzerinden 14 gün geçti. Ama aramalar; yerli, yabancı kurtarma ekipleri tarafından devam ediyor. O insanlar, enkaz altında umut arıyorlar. Kar demeden, yağmur demeden yakınlarını bekleyen insanlar, oradaki çalışanların gözlerinin içine bakıyorlar. O insanlardan müjdeli haber bekliyorlar. Biz de aynı duygularla televizyon başında umuda koşuyoruz.
Ülkemizin her yerinden deprem bölgesine koşan insanlarımıza, dünyanın birçok ülkesinden devletleri tarafından gönderilen kurtarma ekiplerinin varlığına ve olağanüstü çabalarına ulus olarak minnettarız. Gördük ki bir felaket karşısında insanlık, bir oluyor, birlik oluyor.
Bu arada çok üzüldüğümüz olaylar, yaklaşımlar da olmadı veya olmuyor değil. 40 bini aşkın insanımızı toprağa verdik. 200 bine yakın insanımız, hastane köşelerinde yaralı ve sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. Binlerce insanımızın evleri başlarına yıkıldı ve bu insanlar, kendilerinin sağ kalmalarına sevinemedi. Çünkü yardımlar zamanında o insanlara ulaştırılamadı. Çocuklarını, büyüklerini, yakınlarını ve komşularını enkaz altında günlerce beklediler ve bekliyorlar. Bu kadar büyük felaket karşısında insanlar, barınacak yer ararken, kaybolan çocuğunun peşinden koşarken özellikle köylerde insanlar aç-susuz devlet yolu gözlerken, insanların omuzlarına basarak yükselmeye kalkışmak insani davranış olamaz ve olmamalıdır.
İktidara oy veren illere, kasabalara yardım götürülüp kendilerinden olmayan illere, köylere ve kasabalara yardım gönderilmediğine inanmak istemiyorum. Çünkü bu felaket karşısında insanlar, bu kadar küçülemezler ve küçülmemelidirler de.
Depremin birinci gününden başlayarak toplanan temel ihtiyaç maddelerinin insanlar tarafından paketlenmesini görmek ve bu güzel duygusal çalışmayı izlemek özellikle genç kızlarımızın, delikanlılarımızın arı gibi çalışmalarını görmek gerçekten beni hem duygulandırdı hem de umutlandırdı.
Şairimiz diyor ki:
"Yürü, ulusa yurda sonsuz bir güvenç olan
Yürü, bir sonsuza dek yürü, yürü genç olan" (F.H.D)
O gençlerin çalışmalarını, yağmur altında izlerken bu dizeler, aklıma geldi. Ey insan sever, vatansever gençlerimiz! Siz, siyaset üstü insanlarımız; aç, açıkta kalan insanlar için bu korkunç felaket karşısında birlik oldunuz. Bu oluşum, ülkemiz adına sevindiricidir.
Yurt içinden yurt dışından yardımlar yağmur gibi yağıyor. Devlet kuruluşu AFAD'a, Türkiye Kızılay Merkezi'ne yardımlar gönderildiği gibi özel kuruluşlara da yardımlar gönderiliyor. Güzel de özel kuruluşlara gönderilen yardımlardan yetkililer neden rahatsız oluyorlar? Gerçekten bunu anlayamıyorum. "Ölü, rahmet bulsun da kimden bulursa bulsun" sözü, bence bugünler için söylenmiş gibi. Hele bir partinin genel Başkanının bu özel yardım kuruluşlarına hakaret etmesinin altında yatan gerçek ne? Sonra şu soru aklıma geliyor, benim yardım miktarım ve yardım yapacağım yer seni ne ilgilendiriyor Allah aşkına? Bu kadar acımasız, bu kadar sorumsuzluk karşısında kendi insanlığımdan utanıyorum.
Devlet, devlet ciddiyetiyle, partiler üstü bir anlayışla depremde zarar görenlere koşmalıdır. Devlet, ırk, dil, inanç ve parti ayırımı yapmaksızın vatandaşının yanında olmalıdır. Devlet, özür belirtemez, devlet, sorumluluktan kaçamaz, devlet insanları ötekileştiremez.
Evet, önce insanız, sonra devletiz. Bu gerçeği unutmayalım lütfen.
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023