OHAL'in tozunu aldılar

Erdoğan ve Bahçeli, Türkiye'nin yaşadığı "gösteri çağı"nın hakkını verdiler yine. Bu kez vitrinde OHAL (Olağanüstü Hal) tartışması(!) vardı. Erdoğan'ın seçim vaatleri arasında OHAL'in kaldırılması yer alırken, Bahçeli OHAL'e devam diyordu. Tabii sonunda yine anlaşmaya vardılar? Hesapta OHAL kalkacak ama OHAL'e rahmet okutacak düzenlemeler yapılacak. 
Taktik aynı; 
Bahçeli ne diyordu: Erdoğan'ın uygulamalarını, yani fiili başkanlığını hukuka uyduralım! Ne oldu: Anayasa reformunda AKP'nin koltuk değneği olarak, dediği oldu.
Erdoğan gündemimizde yok derken; Bahçeli, erken seçim dedi ve sonuçta uzlaşıp baskın seçim yapıldı.
Sırada af konusu var!
Gelelim OHAL'e ? Uzlaştılar ve müjdeler olsun kalkıyor? mu acaba? Söylemleri öyle olsa da OHAL'i aratacak yasal düzenlemeler var niyetlerinde ve gündemlerinde. Kim bilir, yapılacak düzenlemeler kapsamında idam cezası da olabilir, zira Bahçeli bunu ortalığa ip filan atarak şova dönüştürüyordu ya.
Aslında yeni anayasal düzlemde OHAL'e de gerek kalmadı. O nedenledir ki, Erdoğan bunu bildiğinden Olağanüstü durumu kaldıracağız demişti. Yeni rejimde tek yetkili Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile "kanun benim" diyebilecektir. Yasama yetkisi elindedir. Kararnameyi uygulayacak bakanları kendi tayin etmiştir; yürütme erki de kendisine bağlıdır. 
Eee, hak-hukuk çiğnenirse, anayasasına "hukuk devleti"ni yazmış ülkede mahkemeler var, diyeceksiniz ama, başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere yüksek mahkemelere yargıçları atayan Cumhurbaşkanı olunca? yargı erki de ne tarafsız, ne de bağımsız olabilecektir.
Bu tabloda OHAL'e gerek var mı?
OHAL bu durumda sabitlenmiş, olağan hale dönüşmüştür artık; rejimin bizatihi kendisi OHAL'dir.
Olağanüstü Hal, istisna halidir. Ancak ilân edilmesinin zorunlu olduğu durumlarda bu yola başvurulması gerekir. Birlikte yaşadık ve gördük; 15 Temmuz 2016 günü darbe girişimi sonrasında 20 Temmuz 2016 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından 21 Temmuz 2016 günü saat 01'den geçerli olmak üzere 90 gün süreyle ülke genelinde OHAL ilân edildi. İki yıla yakın nice 90 günler geçirdik ve bu hale OHAL'le geldik.
OHAL ilân eden bir ülkenin bir an önce olağan hale dönmesi uluslararası yükümlülüklerinden birini oluşturmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, bu yükümlülüğün hukuksal çerçevesidir.
Anayasa ve uluslararası hukuk çerçevesi OHAL sürecinde ihlâl edilmiş midir;
Bunun siyasi denetimi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yapılması gerekirdi. Siyasal denetim yapılamadı; Meclis çoğunluğu iktidar partisinde olduğu için.
Yargısal denetim mi? Evlere şenlik bir durumdu; Anayasa Mahkemesi OHAL'e sığınarak, KHK'lar (Kanun Hükmünde Kararname) için bana gelmeyin diyerek, anayasaya aykırılık iddialarını geri çeviriyordu. Yurttaşların "Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru" hakları ise mecalsiz davalar olmaktan öteye geçemiyordu. Adli ve İdari Mahkemelerdeki yargıçlar ise, çoğunlukla, siyasi baskılar nedeniyle tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerini adalete yansıtamıyorlardı.
Oysa OHAL'in de bir hukuku vardır; bu yola başvurulmuş olması hukuk kurallarının ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir.
OHAL'i biz kendimize benzettik, tıpkı başkanlık sisteminde olduğu gibi? Türk tipi başkanlık sistemi!
Malı görelim; ucube mi, ulûfe mi olacak!