Ne diktatörmüş be!

Hani 'huylu huyundan vazgeçmez' sözü var ya, tam AKP'lik bir laf. AKP zihniyetini benimseyip, vekil olanı da, başkan yardımcısı olanı da, başbakanı da, bu partiden seçtirilen meclis başkanı da, hatta bu partiden seçtirilen cumhurbaşkanı da aynı kafa.  Diyeceksiniz ki, ne güzel işte, baş da aynı istikamette, ayak da aynı istikamette gidiyor. Evet, baş da, ayak da aynı istikamette gidiyor, sorun burada değil. Sorun gidilen istikamette. Ha yalnız kendileri gitse yine sorun yok. Topyekun bu milleti, bu devleti bu bilinmeze (!) veya astronomi diliyle ifade edersek kara deliğe götürüyorlar.  Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Nimeti de çok, külfeti de çok bu coğrafyanın. İşte bu coğrafyanın, çok olan nimetlerini az olan birileri yerken; külfetlerini, acılarını çok olan millet yani bizler çekiyoruz. Hem de siyasi iktidarların gözetim ve kontrolü altında. Kendi kültüründen, medeniyetinden, milli devletinden ve milletinden yana olması gereken iktidarlar, bunun tam aksine kapitalist, Haçlı sermaye gruplarının, devletlerinin yanında yer alıyor. İcraatlarını onlara göre planlıyor. Hatta kendilerini devre dışı bırakıp onların beyni ile düşünmeye başlıyorlar.  Gündem çok kalabalık ama şu Libya meselesi bende dert oldu. Kaddafi'nin çekilen o son anları bir Müslüman olarak vicdanımı sızlatıyor. Kabullenemiyorum bu vahşeti, ilaveten bu vahşetin haklılığını iddia eden anlayışları.  Cemil Çiçek, TBMM Başkanı. Tabi AKP'den seçildi. Almanya ziyaretinde açıklamalar yapıyor. Değindiği konulardan biride Libya ve Kaddafi.  Diktatörlerin laf dinlemediğinden bahsediyor. Hatta şöyle diyor bizim TBMM Başkanı: "Ülkesinde ayaklanma çıkan devlet liderlerini uyardıklarını, Irak'ın öldürülen devlet başkanı Saddam Hüseyin ve Kaddafi'nin de uyardıkları liderler arasında olduğunu" ifade ediyor. "Libya'daki olaylarda biz, üzerimize düşeni yaptık. 'Gelin siz de üzerinize düşeni yapın' dedik, ama onlar bildiklerini okudular. Diktatörler laf dinlemiyor, Esad'a da söylüyoruz."  Saddamı uyarmışlar, dinlememiş. Sonuç: 1.5 milyona yakın insan katledilmiş, 100 bine yakın namus kirletilmiş, yağmalanmış, yerle bir edilmiş bir ülke Irak. Saddam diktatörümü yaptı bu zulmü? Hayır. Cemil Beyin mensup olduğu partiden aldığı cesaretle ABD yaptı bu zulmü. Ve AKP'ye bizzat teşekkürlerini ifade ettiler, hatırlayın. Zaten Cemil Bey de diyor, "Biz görevimizi yaptık!" Ya Kaddafi! Katledildi. Geçen Libya ile ilgili Meltem medya grubunun kanallarında bir program izledim. Ne diktatörmüş Kaddafi (!) demek geldi içimden. Bizim 3 dönemlik iktidarda azıcık bu diktatörden örnek alsa, biraz bu millete diktatörlük yapsa ne iyi olur, diye düşündüm. Çünkü Kaddafi'nin ülkesinde satır başları ile;   "* Libya'da evlerde kullanılan elektrik bedava. * Su ve doğalgaz zorunlu ihtiyaç kapsamında olduğu için bedava. * Libya'da eğitim ve sağlık hizmetleri bedava. * Libya devleti, tüm hastalara ilacı hiçbir ücret talep etmeden veriyor. * Benzinin litresi 20 Kuruş, oysa Türkiye'de 4.5 TL. * Libya ulusal bankaları faiz almıyor. * Libya vatandaşları hiçbir şekilde vergi ödemiyor. * Libya dünyada borcu olmayan aksine alacağı olan nadir ülkelerden biri. * Libya'da arabalar fabrika çıkış fiyatına satılıyor, nakliye bedellerini ise devlet karşılıyor. * Yurtdışında burslu okuyan öğrencilere Libya devleti iadesiz olarak aylık 4200 TL burs veriyor. * Libya'da tüm üniversite mezunları bir iş bulana kadar maaşa bağlanıyor. * Libya'da evlenmek isteyen tüm çiftlere devlet 150 metrekarelik daire veriyor. * Libya'da istisnasız olarak her aile aylık 750 Türk Lirası yardım alıyor. * Petrol gelirlerinin yüzde 90'ı Libya halkına gidiyor." Ne diktatörmüş değil mi! Türk hükümetinin verdiği destekle katledildi. Cemil Beyin ifadesiyle, "Biz görevimizi yaptık."  Esad'a da aynı tavsiyede bulunuyormuşlar. Eyvah! Esad da Saddam ve Kaddafi gibi olacak demeyin. Çünkü buna artık ne ABD'nin ne de ABD adına iş yapanların gücü yetmez. Çünkü geçen hafta Prof. Dr. Haydar Baş Beyin önderliğinde Bursa'da yapılan "Uluslar arası Ehl-i Beyt Sempozyumu" dost olanlara bir ve beraber olmanın adresini göstermiş. Düşman olanlara ise; akıllı olun, haddinizi bilin yoksa gereğine razı olursunuz, mesajını vermiştir.  Sahi ABD'nin veya Batının İslam coğrafyasında taşeronları, kuklaları, jandarmaları olmasa, bu coğrafyaya hükmetmeleri mümkün müdür? Asla. Demek ki, bizler Allah'ın dinini Ehl-i Beyt anlayışıyla kalbimize nakşedip, kimliğimizi ortaya koyacağız. İçimizdeki taşeronların, kuklaların vs. işlerine son vereceğiz. Göreceksiniz o zaman ne ABD, ne AB karşımızda durabilir. O hep bahsedilen adalette, bolluk, berekette işte o zaman bütün insanlığa ulaşır.