Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan ve Özbekistan gezisi sonrası uçakta yaptığı açıklamada "AB, Türkiye için hiçbir zaman hayırlı rüya görmedi" diyerek "Türkiye'nin Şanghay 5'lisi içinde yer alması, çok rahat hareket etmesini sağlar" şeklinde bir rota değişikliğinin sinyalini verdi. Erdoğan'ın sözleri şöyle: "Mesele şu; Türkiye bir defa kendini rahat hissetmeli. 'Benim için varsa, yoksa Avrupa Birliği' dememeli. Benim kanaatim bu. Yani, bazıları eleştiriyor olabilir ama ben de kendi kanaatimi söylüyorum. Mesela, 'Şanghay Beşlisi içerisinde Türkiye niye olmasın?' diyorum. Temenni ederim ki orada olumlu bir gelişme olması halinde, yani Türkiye'nin Şanghay Beşlisi içerisinde yer alması, bu konuda çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum."
Rusya ve Çin'den Sayın Cumhurbaşkanı'na cevap gecikmedi.
Rusya parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi'nin Savunma Komitesi üyesi Aleksey Puşkov, twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİO) üyeliği Erdoğan için mantıklı bir adım olurdu. ŞİÖ, AB'den farklı, onun yerine geçemez. Fakat AB'den farklı olarak ŞİÖ üyeleri tamamen egemen" ifadelerine yer verdi.
Rus yetkili, "Elbette ki ŞİÖ'ye girebilirsiniz ama egemen yani bağımsız olmak şartıyla, tüm bağımlılıklarınızdan kurtulursanız" diyor. "AB'den faklı" ifadesi de "bir savunma birliği, ekonomik birlik değil" anlamında?
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gıng Şuang da "Türkiye'nin ŞİÖ ile iş birliğini derinleştirme arzusuna büyük önem veriyoruz. ŞİÖ'nün diğer üyeleriyle ve kurumun yasal çerçevesinde üyelerin tamamının görüş birliği temelinde bu işi ciddi bir şekilde değerlendirmeyi istiyoruz" dedi.
Dilerseniz, Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) hakkında biraz bilgi verelim.
ŞİÖ'nün temeli 1995 yılında Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya ve Çin arasında birbirlerine düşman olmadıklarını askeri güvence altına alan anlaşmalarla atıldı. Yani bir nevi saldırmazlık anlaşması? 1996 yılında bu ikiliye Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan da ilave oldu ve Şanghay Beşlisi kuruldu. Birliğin temel amacı, sınır bölgelerinin silahsızlandırılması ve bölgesel işbirliğinin teşvik edilmesiydi. 2001 yılında Özbekistan da birliğe dahil oldu ve birliğin ismi Şangay İşbirliği Örgütü olarak değiştirildi.
Örgüt ekonomik ilişkilerden daha çok katılımcı ülkelere bağımsızlık ve egemenliklerinin dıştan müdahalelerle zedelenmemesi güvencesini vermeyi amaçlıyor.
Örgütün güçlü üyelerinin aynı zamanda bir ekonomik ve siyasi birlik olan BRICS'in üyesi olması, bu ülkelerin ekonomik olarak özellikle 2005 yılından sonra Milli Ekonomi Modeli'ni hayat geçirmeleri sebebiyle bağımsız olmaları, ŞİÖ'yü sadece bir saldırmazlık birliği değil de tam olarak bir askeri savunma birliği noktasına taşımıştır.
Bundan sonraki süreçte ŞİÖ'nün NATO gibi hatta daha güçlü bir şekilde dünyaya yön veren bir askeri birlik olması kaçınılmazdır, hızla o noktaya doğru ilerlemektedir.
Örgüt üye sayısını hızla artırmaktadır. 24 Haziran 2016'da Hindistan ve Pakistan da örgüte kabul edildi ve önümüzdeki yıl Astana zirvesinde tam üye olmaları bekleniyor. Bu örgüte katılımla yıllardır süren Hindistan-Pakistan gerilimi de tamamen son bulmuş olacak.
Ayrıca küresel işgal projelerinden kurtulmak isteyen İran, Afganistan, Beyaz Rusya ve Moğolistan gibi bazı ülkeler de ŞİÖ'ye üye olmak için sıraya girdiler. İran'ın 2017'de ŞİÖ'ye üye olabileceği ifade ediliyor. Böyle olursa BOP'un İran ayağı tamamen devre dışı kalmış olacak. Darısı Türkiye'nin başına?
Türkiye'nin ŞİÖ ile bağlantısı "Diyalog Ortaklığı" statüsünde? Bu statü, gözlemci statüden daha düşük bir seviye? Bunda NATO üyeliğinin etkisi var. Rus uzmanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ŞİÖ ile ilgili açıklamaları konusunda şunları ifade ettiler:
"Türkiye şimdiki NATO üyesi statüsüyle ŞİÖ üyesi olamaz. Bir dizi hukuki çelişkiler ortaya çıkar. Ankara gerçekten ŞİÖ'ye katılmayı düşünüyor ise önce NATO'dan çıkması gerek. Ayrıca ŞİÖ, AB gibi ekonomik ağırlıklı örgüt değil. Dolayısıyla bu ikisi birbirinin muadili sayılmaz. ŞİÖ daha ziyade güvenlik örgütü. AB ise ekonomik ağırlıklı çalışan birlik?"
Yani hem NATO'ya hem de ŞİÖ'ye üyelik aynı anda mümkün değil, ya ŞİÖ ya da NATO? ŞİÖ'den yapılan açıklamalara göre Türkiye'nin şu ana kadar ŞİÖ üyeliği için resmi bir başvurusu yok.
Bu teknik bilgileri aktardıktan sonra şu gerçeklerin altını çizmemiz lazım.
ŞİÖ, AB'nin muadili değil, NATO'nun muadili? NATO çöküyor, ŞİÖ'mün ise yıldızı parlıyor. ŞİÖ'ye girmek için NATO'dan, BRICS'e girmek için de AB sürecinden ayrılmak gerekiyor. Yani Türkiye'nin tam bağımsız, egemen bir devlet olması gerekiyor, Batıya yönelik olan tavizkar politikalarına artık son vermesi gerekiyor.
ŞİÖ savunma birlikteliği, ekonomik ve siyasi bir birlik olan BRICS'in 2005 yılında Milli Ekonomi Modeli temeliyle kurulmasından sonra cazibe merkezi oldu. Yani ŞİÖ'yü oluşturan ülkeler önce ekonomik ve siyasi bağımsızlıklarını MEM'le elde ettiler sonra egemen oldular.
Dolayısıyla öncelikli olan Türkiye'nin şu birlik ya da bu birlik içinde olması değil, Türkiye'yi tam bağımsız yapacak olan tek model Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirmesidir.
Yani Türkiye'nin önce BRICS'i BRICS yapan, ŞİÖ'yü ŞİÖ yapan Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'la beraber olmayı başarması lazım.
Milli paramızı devreye koymadan, milli bir iç ve dış politika oluşturmadan, milli bir savunma hayata geçirmeden hangi birliğe girersek girelim bize gerçek manada fayda sağlamayacaktır.
Rusya ve Çin'den Sayın Cumhurbaşkanı'na cevap gecikmedi.
Rusya parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi'nin Savunma Komitesi üyesi Aleksey Puşkov, twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİO) üyeliği Erdoğan için mantıklı bir adım olurdu. ŞİÖ, AB'den farklı, onun yerine geçemez. Fakat AB'den farklı olarak ŞİÖ üyeleri tamamen egemen" ifadelerine yer verdi.
Rus yetkili, "Elbette ki ŞİÖ'ye girebilirsiniz ama egemen yani bağımsız olmak şartıyla, tüm bağımlılıklarınızdan kurtulursanız" diyor. "AB'den faklı" ifadesi de "bir savunma birliği, ekonomik birlik değil" anlamında?
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gıng Şuang da "Türkiye'nin ŞİÖ ile iş birliğini derinleştirme arzusuna büyük önem veriyoruz. ŞİÖ'nün diğer üyeleriyle ve kurumun yasal çerçevesinde üyelerin tamamının görüş birliği temelinde bu işi ciddi bir şekilde değerlendirmeyi istiyoruz" dedi.
Dilerseniz, Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) hakkında biraz bilgi verelim.
ŞİÖ'nün temeli 1995 yılında Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya ve Çin arasında birbirlerine düşman olmadıklarını askeri güvence altına alan anlaşmalarla atıldı. Yani bir nevi saldırmazlık anlaşması? 1996 yılında bu ikiliye Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan da ilave oldu ve Şanghay Beşlisi kuruldu. Birliğin temel amacı, sınır bölgelerinin silahsızlandırılması ve bölgesel işbirliğinin teşvik edilmesiydi. 2001 yılında Özbekistan da birliğe dahil oldu ve birliğin ismi Şangay İşbirliği Örgütü olarak değiştirildi.
Örgüt ekonomik ilişkilerden daha çok katılımcı ülkelere bağımsızlık ve egemenliklerinin dıştan müdahalelerle zedelenmemesi güvencesini vermeyi amaçlıyor.
Örgütün güçlü üyelerinin aynı zamanda bir ekonomik ve siyasi birlik olan BRICS'in üyesi olması, bu ülkelerin ekonomik olarak özellikle 2005 yılından sonra Milli Ekonomi Modeli'ni hayat geçirmeleri sebebiyle bağımsız olmaları, ŞİÖ'yü sadece bir saldırmazlık birliği değil de tam olarak bir askeri savunma birliği noktasına taşımıştır.
Bundan sonraki süreçte ŞİÖ'nün NATO gibi hatta daha güçlü bir şekilde dünyaya yön veren bir askeri birlik olması kaçınılmazdır, hızla o noktaya doğru ilerlemektedir.
Örgüt üye sayısını hızla artırmaktadır. 24 Haziran 2016'da Hindistan ve Pakistan da örgüte kabul edildi ve önümüzdeki yıl Astana zirvesinde tam üye olmaları bekleniyor. Bu örgüte katılımla yıllardır süren Hindistan-Pakistan gerilimi de tamamen son bulmuş olacak.
Ayrıca küresel işgal projelerinden kurtulmak isteyen İran, Afganistan, Beyaz Rusya ve Moğolistan gibi bazı ülkeler de ŞİÖ'ye üye olmak için sıraya girdiler. İran'ın 2017'de ŞİÖ'ye üye olabileceği ifade ediliyor. Böyle olursa BOP'un İran ayağı tamamen devre dışı kalmış olacak. Darısı Türkiye'nin başına?
Türkiye'nin ŞİÖ ile bağlantısı "Diyalog Ortaklığı" statüsünde? Bu statü, gözlemci statüden daha düşük bir seviye? Bunda NATO üyeliğinin etkisi var. Rus uzmanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ŞİÖ ile ilgili açıklamaları konusunda şunları ifade ettiler:
"Türkiye şimdiki NATO üyesi statüsüyle ŞİÖ üyesi olamaz. Bir dizi hukuki çelişkiler ortaya çıkar. Ankara gerçekten ŞİÖ'ye katılmayı düşünüyor ise önce NATO'dan çıkması gerek. Ayrıca ŞİÖ, AB gibi ekonomik ağırlıklı örgüt değil. Dolayısıyla bu ikisi birbirinin muadili sayılmaz. ŞİÖ daha ziyade güvenlik örgütü. AB ise ekonomik ağırlıklı çalışan birlik?"
Yani hem NATO'ya hem de ŞİÖ'ye üyelik aynı anda mümkün değil, ya ŞİÖ ya da NATO? ŞİÖ'den yapılan açıklamalara göre Türkiye'nin şu ana kadar ŞİÖ üyeliği için resmi bir başvurusu yok.
Bu teknik bilgileri aktardıktan sonra şu gerçeklerin altını çizmemiz lazım.
ŞİÖ, AB'nin muadili değil, NATO'nun muadili? NATO çöküyor, ŞİÖ'mün ise yıldızı parlıyor. ŞİÖ'ye girmek için NATO'dan, BRICS'e girmek için de AB sürecinden ayrılmak gerekiyor. Yani Türkiye'nin tam bağımsız, egemen bir devlet olması gerekiyor, Batıya yönelik olan tavizkar politikalarına artık son vermesi gerekiyor.
ŞİÖ savunma birlikteliği, ekonomik ve siyasi bir birlik olan BRICS'in 2005 yılında Milli Ekonomi Modeli temeliyle kurulmasından sonra cazibe merkezi oldu. Yani ŞİÖ'yü oluşturan ülkeler önce ekonomik ve siyasi bağımsızlıklarını MEM'le elde ettiler sonra egemen oldular.
Dolayısıyla öncelikli olan Türkiye'nin şu birlik ya da bu birlik içinde olması değil, Türkiye'yi tam bağımsız yapacak olan tek model Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirmesidir.
Yani Türkiye'nin önce BRICS'i BRICS yapan, ŞİÖ'yü ŞİÖ yapan Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'la beraber olmayı başarması lazım.
Milli paramızı devreye koymadan, milli bir iç ve dış politika oluşturmadan, milli bir savunma hayata geçirmeden hangi birliğe girersek girelim bize gerçek manada fayda sağlamayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- ‘2010 referandumunda neredeydin TÜSİAD?’ / 19.02.2025
- Bütçe açığı vatandaşın sırtında / 18.02.2025
- ‘Sen peygamber değilsin fakat vezirsin’ / 15.02.2025
- Trump-FED kavgası: İkinci perde / 14.02.2025
- ‘Deli ol dünya senin kahrını çeksin’ dünyası! / 12.02.2025
- Gazze’yi alacak, finansı da İslam ülkelerinden / 11.02.2025
- ‘Güçlü’nün hukukuyla ‘adalet’ sağlanır mı? / 08.02.2025
- Bir daha 6 Şubat’ları yaşamamak için… / 07.02.2025
- Ahmed Şara’nın Türkiye ziyareti ne anlama geliyor? / 05.02.2025
- Yatırımcılar, ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ arar / 04.02.2025
- Bütçe açığı vatandaşın sırtında / 18.02.2025
- ‘Sen peygamber değilsin fakat vezirsin’ / 15.02.2025
- Trump-FED kavgası: İkinci perde / 14.02.2025
- ‘Deli ol dünya senin kahrını çeksin’ dünyası! / 12.02.2025
- Gazze’yi alacak, finansı da İslam ülkelerinden / 11.02.2025
- ‘Güçlü’nün hukukuyla ‘adalet’ sağlanır mı? / 08.02.2025
- Bir daha 6 Şubat’ları yaşamamak için… / 07.02.2025
- Ahmed Şara’nın Türkiye ziyareti ne anlama geliyor? / 05.02.2025
- Yatırımcılar, ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ arar / 04.02.2025