Ankara Altındağ'da 10 Ağustos 2021 günü yabancı uyrukluların bir Türk vatandaşını öldürmesinin ardından yaşanan olaylar Türkiye gündemini bir anda mülteci sorununa kilitledi.
Halbuki bu elim hadise, yıllardır uygulanan kontrolsüz mülteci politikasının patlamaya hazır biriken neticesiydi. Siyasilerimiz yıllarca uyarıldılar ama bu uyarılara hiç dikkate almadılar, aynı yanlışlara devam ettiler.
Ülkemizin hemen hemen her ilinde kaçak göçmenler gruplar halinde yakalanırken, yetkililerimiz sanki böyle bir şey yokmuş gibi açıklamalar yapıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir TV programında yaptığı konuşmada, "Herkes şunu bilsin ki Türkiye yol geçen hanı değildir. Bütün bunları biz ölçüyoruz, biçiyoruz, adımımızı da ona göre atıyoruz" dedi. Erdoğan şunları ifade etti:
"Afganistan ile ilgili durum biraz daha farklı. Şu anda gerek İran kapısından gerek Irak'tan duvarlarımızı ciddi oranda yükseltiyoruz. Buralardaki yükselen duvarlar, bu düzensiz göçün ülkemize girmesini engellemek için. Bu çalışma devam ediyor. Çok da fazla kalmadı. Tamamıyla sınırlarımız bu surlarla, bu duvarlarla örülüyor."
"Türkiye'nin doğu ve güney sınırlarında 2020'de 505 bin 375 yabancının yasa dışı yollarla ülkeye girişi engellendi. Biz bunu başarmış bir ülkeyiz. Bu rakam 2021'de 253 bin 300 civarında. Bunu da başardık. Yakalanan Afgan düzensiz göçmenlerin önemli bir bölümü yetkili kurumlarımız tarafından tekrar Afganistan'a sınır dışı ediliyor."
Evet, Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları özetle böyle.
Tabi, "önemli bir bölümü" derken ne kadarı yakalanamadı tam olarak belli değil.
Sayın Erdoğan'ın ifadelerine göre her şey kontrol altında hiçbir sıkıntı yok; Peki, o zaman illerde, ilçelerde yaşadığımız bu mülteci manzarası nedir? İstanbul'da Beylikdüzü'ne, Zeytinburnu'na otobüslerle gelen kamuflaj kıyafetli Afganlar kimin nesidir?
Her şey yolundaysa, yaşanan gerilimlerin sebebi nedir?
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da benzer açıklamalar yaptı.
"Afganistan'daki gelişmelerin ardından yasa dışı yollarla yurda girmeye çalışan Afgan sayısında artış yaşandığı, bununla ilgili sınır hattında birçok görüntünün yer aldığına" yönelik iddialar hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Akar, "Sınırlarımızla ilgili sadece bugün değil daha önceden de çoğunlukla gerçeği yansıtmayan bazı iddialar gündeme getirilmiştir" dedi.
Akar şöyle devam etti:
"Yerinde ve zamanında her türlü tedbir alındı, alınmaya devam ediliyor. Son gelişmelerden sonra İran sınırında olası bir hareketliliğe karşı tedbirlerimizi bir kez daha gözden geçirdik, ilave tedbirler aldık. Çalışmalarımız yoğun şekilde devam etmektedir…
Maalesef bu konu ile ilgili gerçekleri yansıtmayan, İran sınırı ile alakası olmayan veya ilgisiz bazı görüntüler paylaşılarak kamuoyunda farklı bir algı oluşturulmak isteniyor. Oradaki birliklerimiz, Mehmetçik sınırlara hakimdir, bu konuda yapılması gereken ne varsa yaptı."
Akar da her şey yolunda tarzında bir açıklama yapıyor ama yapılan bu açıklamalar AKP tabanı da dahil olmak üzere neden hiç kimseyi tatmin etmiyor?
Sayın Akar'a şu soruyu sormadan da edemiyoruz: Sizin sınırlarda göremediğiniz Afganları biz İstanbul'da, Bursa'da, Balıkesir'de, yurdun dört bir yanında nasıl görebiliyoruz?
Mehmetçiğimizin sınırda görevini dört dörtlük yaptığı konusunda zerre kadar şüphemiz yok. Ama kaçak göçmenler yakalanmasına rağmen, siyasi iradeden bırakın geçsinler talimatı geliyorsa Mehmetçiğin yapacağı bir şey yok. Eğer "bir kişi dahi geçmeyecek" talimatı gelirse emin olun ki Mehmetçik hiç kimsenin sınırdan geçmesine müsaade etmez.
Sayın Akar sınırdan kaçak geçişlerle ilgili iddiaları yalanlıyor ama İçişleri Bakanlığı'nın her gün yaptığı operasyonlar ve yakalanan kaçak göçmen haberleri Sayın Akar'ı yalanlıyor. Hangisine inanacağız, duyduğumuza mı, gördüğümüze mi?
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre bu yıl 5 Ağustos tarihine kadar Afganistan'dan gelen ve yakalanan düzensiz göçmen sayısı 32 bin 727 oldu. Henüz yakalanamayan veya tespit edilemeyen göçmenlerin sayısı konusunda ise bir bilgi bulunmuyor. BM rakamlarına göre Türkiye'de halihazırda bulunan Afgan göçmen sayısı 200 bin ile 600 bin kişi arasında. Yeni gelenler ve gelecek olanlar buna dahil değil.
Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal konuyla alakalı şu önemli değerlendirmelerde bulunuyor:
"Bu gelen insanlar kimdir, nedir, niye gelmektedir ve nasıl gelmektedir konusunda hükümet bir açıklama yapmıyor. Gelen insanlar kim? Diyorlar ki bunlar Taliban'dan kaçıyorlar. Taliban'dan kaçan insanlar ailece kaçar, çocuklarıyla kaçar, perişan şartlarda kaçar."
"Bizim Afganistan'la herhangi bir sınırımız olmadığı ve en yakın sınırımız da Afganistan'ın İran sınırından itibaren hesaplandığında 3 bin kilometreden fazla olduğu halde bunlar ellerini kollarını sallayarak sınırdan yasal olmayan yollarla Türkiye'ye giriyorlar. Türkiye'de de caddelerde, sokaklarda, sahillerde gruplar halinde gezmekten çekinmiyorlar. Burada bir gariplik var."
"Türkiye, sınırlarını koruyamaz bir ülke konumuna getiriliyor. Bu görüntüler beraberinde Türkiye'nin bir sığınmacılar cennetine döndüğünü gösteriyor. Türkiye, topraklarının sığınmacı cennetine dönüşmesine izin vermemelidir. Türkiye sığınmacı üreten coğrafyanın tam ortasındadır."
"Eskiden geçiş ülkesiydik şimdi nihai destinasyona dönüştük. Buna izin vermemeliyiz. Suriyeliler konusunda yaptıklarımızın başımıza ne kadar büyük sorunlar açtığını hepimiz görüyoruz. Bu yüzden bunun hızla kontrol altına alınması gerekiyor."
"Eskiden geçiş ülkesiydik şimdi nihai destinasyona dönüştük" cümlesiyle Sayın Hasan Ünal, Sayın Erdoğan'ın "Türkiye yol geçen hanı değildir" ifadesine de net bir cevap vermiş oluyor. Evet Türkiye bir yol geçen hanı değil, nihai destinasyon; yani kalış yeri.
Metropol Araştırma şirketi tarafından yapılan ankete göre, Türkiye'de seçmenin yüzde 67'si 'sınırların göçmenlere tamamen kapatılması gerektiğini" belirtiyor. Diğer bir ifadeyle Türk milletinin çoğunluğu Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Savunma Bakanı'nın ifade ettiği gibi sınırlarımızda her şeyin yolunda olduğuna inanmıyor.
Son söz; tespitleriyle, öngörüleriyle Türkiye'nin gerçek gündemini belirleyen Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın olsun.
Yaşanan son olaylarla ilgili Türk vatandaşlarına "sağduyu çağrısı yapan BTP Lideri şunları söyledi: "Sokaktaki asayiş, kolluk kuvvetlerinin görevidir. Tüm Türkiye'yi sükunete, hükümeti de görevini yapmaya davet ediyorum."
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025