Malumunuz, İmam Ali'nin taraftarı olan bir tüccar Şam'a gidiyor. Dişi devesi çalınıyor. Olay Muaviye'ye intikal ediyor.
Mağdur kişinin imam Ali'nin taraftarı olduğunu öğrenen Muaviye, sırf iktidarını İmam Ali'ye (a.s) güçlü göstermek için halkı, dişi devenin erkek olduğuna şahitlik ettiriyor. Halk da bu şahitliği bilerek, isteyerek yapıyor.
Muaviye, İmam Ali taraftarı olan kişiye dönerek; "Devenin dişi ve senin olduğunu ben dahil burada olan herkes biliyor. Git, Ali'ye söyle; Muaviye dişi deve erkektir, erkek deve dişidir' dediğinde bunu tasdik edecek on binlerce taraftara sahiptir. Cüzdan için ölmeye hazır yüz binleri vardır, dedi.
Bunun üzerine Iraklı, "vallahi Muaviye ile birlikte batıl geldi ve hak zail oldu. Ali ile birlikte hak gelecek ve batıl zail olacak" cevabını vermişti.
Diğer taraftan Goebbels prensipleri, adı altında güncel bir siyaset ve propaganda mantığı da var.
Joseph Goebbel'in kim olduğunu internetten öğrenebilirsiniz. Dünya siyasetine geçen prensiplerinden bazılarını hatırlayacak olursak!
- Basını, hükümetin kullanabildiği dev bir klavye olarak düşünün.
- Yeterince büyük bir yalan söylerseniz ve tekrar ederseniz bu yalanı sürekli, insanlar sonunda buna inanmaya başlayacaktır.
- Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar.
- Yalan söyleyin, mutlaka inanan çıkacaktır. Olmazsa yalana devam edin. Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar.
- Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır.
- Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur ve insanların o yalana inanması da o kadar kolaylaşır.
- Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin.
- Hatalı olduğunuzu ya da yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin.
- Asla rakibinizin üstün bir yanı olduğunu kabul etmeyin.
- Asla kendinizden başka birine hareket alanı bırakmayın.
- Asla kabahat ve suç üstlenmeyin.
- Sadece bir rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın, diye devam eden birçok madde…
Bu örnekleri neden verdim?
Ülkemizde istisnasız her alanda yaşanılan gerçek ile anlatılanlar çok farklı. Diğer yandan halkın duruşuna baktığımda da yaşadıklarına değil anlatılanlara inandıklarını görüyorum.
Örneğin, enflasyon ve hane geliri bugünlerde gündemde…
Enflasyon %8,55 olarak açıklandı.
Bir diğer önemli açıklama ise ülkemizde her hanenin gelirinin 3 kat arttığı şeklindeydi.
Önce kendi halime bakıyorum. Sonra haneme bakıyorum. Ardından çarşı-pazara bakıyorum. Halkın söylem ve şikâyetlerini izliyorum.
Bu kadar şikâyet ve matematiksel verilere rağmen halkın büyük bölümünün %8,55'e ve hane gelirinin 3 kat arttığına inandığını ve savunduğunu görünce biri 7. yüzyılda diğeri 20. yüzyılın ortasında uygulanan ve sonuçları vahim olan bu iki mantık hâlâ geçerli mi ve insanlar bu iki mantığa hâlâ neden inanıyorlar?
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025