Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın deyimi ile "40 kere düşünülmesi gereken" hayati öneme haiz bir konudur. Tarımın her şeyden daha önemli bir stratejik saha olduğu yıllardan beri yazılıp çizilir ve vurgulanır. Hal böyle olmasına rağmen hiç de önemsemediğimiz ve baştankara politikalarla yaz-boz tahtasına çevirdiğimiz bir konudur tarım.
Temel gıda maddelerini üretme imkanı olup, "ithal daha ucuz, üretmeyelim ithal edelim" yalanına kanıp, ithal eden bir ülke konumundayız şu an. Daha düne kadar tarımda kendi kendine yeten ve tarımsal ihracat yapan bir ülkenin, tüm ürünlerde tarım ithalatçısı olduğunu düşünmek inanın insanın kanına dokunuyor.
Özelleştirme ve ithalatla nereye varılabilinir ki?.. Eski yıllarda tüm tarımsal KİT'leri yok pahasına özelleştirip peşkeş çektik. Tarımda bir iyileşme mi oldu söyler misiniz? Özelleştirmenin ne denli olumsuz sonuçlar verdiği ayan beyan ortada iken ille de özelleştirmede ısrar etmek akıl kârı olmasa gerek. Çünkü, özellikle TEKEL'de, SEK'te, Et Balık Kurumunda, Yem Sanayiinde yaşanan özelleştirmenin kime ne getirdiği, kimden neleri götürdüğü ortada. Et ve süt fiyatları maliyeti bile karşılayamazken, yem fiyatları sürekli yükselmedi mi? Milyarlarca dolarlık ithalata rağmen et fiyatı düşürülemiyor. Hayvan varlığı artırılamıyor. Milyarlarca liralık teşvik paketlerine, hibe ve desteklere, kredilere rağmen hayvancılıkta dışa bağımlılıktan kurtulamıyoruz. Bunun temelinde özelleştirme var.
Şeker; hububat, et ve süt ile birlikte temel gıdalardan biri.
Şeker pancarını diğer tarımsal ürünlere üstün kılan çok önemli nedenler var. Şeker pancarı tarımı, yoğun emek isteyen yönüyle çiftçiye diğer tüm tarımsal ürünlerden daha fazla istihdam sağlar. Bu bakımdan şeker pancarı kırsal nüfusun kente göçünü önler. Şeker pancarının tüm yan ürünleri; baş ve yaprakları, küspesi, melası en ucuz kaba yem kaynağı olarak değerlendirilir. Bir dekar şeker pancarından elde edilen gelir, ancak 4-5 dekar buğday ekerek elde edilebilir. Bu nedenle çiftçi, getirisi çok daha fazla olduğu için, şeker pancarı ekimini, buğday ekimine yeğler. Bu özellikleri nedeniyle şeker sektörü tüm dünyada desteklenip korunmaktadır. İhraç edip para kazanma yerine elimizde kalan son kaleleri de haraç mezat satma peşindeyiz.
Bu durumun sonucu olarak; tarımda istihdam azalacaktır, şekerpancarı yan ürünleri azalacak, büyük ölçüde kaba yem sıkıntısı çekilen ülkemizde hayvanlarımız ucuz kaba yem kaynağından mahrum kalacak, sığır besiciliğinde et üretimi azalarak maliyeti yükselecektir.
Taşımacılık sektörü büyük darbe yiyecektir. Su motoru ve sulama malzemesi satan sanayi sıkıntıya girecektir. Kırsal alandan, kentlere göç hızlanacaktır. 2-3 adet büyükbaş hayvan varlığı ile yaşamını köyünde sürdürmeye çalışan pancar çiftçisi, yaşayacağı ekonomik krizden ötürü, bundan sonra daha ağır geçim sıkıntısı ile karşı karşıya kalacaktır.
Bu haliyle şeker fabrikalarının özelleştirilmesi asla ve hiçbir biçimde kabul edilebilir bir uygulama değildir. Her zamanki gibi yine kazanan kapital uluslararası sermaye olacaktır. Yapılması gereken, şeker fabrikalarını özelleştirmek değil, daha verimli ve tam kapasite ile çalışmalarını sağlamaktır. 40 kere değil bin kere düşünülmeli. Kendi öz milli kaynaklarımıza dönülmeli. Milli Ekonomi Modeli iktidar edilmeli. Bu gidişle satacak ve özelleştirecek hiçbir kurum ve kuruluşumuz kalmayacak ve
kalmadı da?
Temel gıda maddelerini üretme imkanı olup, "ithal daha ucuz, üretmeyelim ithal edelim" yalanına kanıp, ithal eden bir ülke konumundayız şu an. Daha düne kadar tarımda kendi kendine yeten ve tarımsal ihracat yapan bir ülkenin, tüm ürünlerde tarım ithalatçısı olduğunu düşünmek inanın insanın kanına dokunuyor.
Özelleştirme ve ithalatla nereye varılabilinir ki?.. Eski yıllarda tüm tarımsal KİT'leri yok pahasına özelleştirip peşkeş çektik. Tarımda bir iyileşme mi oldu söyler misiniz? Özelleştirmenin ne denli olumsuz sonuçlar verdiği ayan beyan ortada iken ille de özelleştirmede ısrar etmek akıl kârı olmasa gerek. Çünkü, özellikle TEKEL'de, SEK'te, Et Balık Kurumunda, Yem Sanayiinde yaşanan özelleştirmenin kime ne getirdiği, kimden neleri götürdüğü ortada. Et ve süt fiyatları maliyeti bile karşılayamazken, yem fiyatları sürekli yükselmedi mi? Milyarlarca dolarlık ithalata rağmen et fiyatı düşürülemiyor. Hayvan varlığı artırılamıyor. Milyarlarca liralık teşvik paketlerine, hibe ve desteklere, kredilere rağmen hayvancılıkta dışa bağımlılıktan kurtulamıyoruz. Bunun temelinde özelleştirme var.
Şeker; hububat, et ve süt ile birlikte temel gıdalardan biri.
Şeker pancarını diğer tarımsal ürünlere üstün kılan çok önemli nedenler var. Şeker pancarı tarımı, yoğun emek isteyen yönüyle çiftçiye diğer tüm tarımsal ürünlerden daha fazla istihdam sağlar. Bu bakımdan şeker pancarı kırsal nüfusun kente göçünü önler. Şeker pancarının tüm yan ürünleri; baş ve yaprakları, küspesi, melası en ucuz kaba yem kaynağı olarak değerlendirilir. Bir dekar şeker pancarından elde edilen gelir, ancak 4-5 dekar buğday ekerek elde edilebilir. Bu nedenle çiftçi, getirisi çok daha fazla olduğu için, şeker pancarı ekimini, buğday ekimine yeğler. Bu özellikleri nedeniyle şeker sektörü tüm dünyada desteklenip korunmaktadır. İhraç edip para kazanma yerine elimizde kalan son kaleleri de haraç mezat satma peşindeyiz.
Bu durumun sonucu olarak; tarımda istihdam azalacaktır, şekerpancarı yan ürünleri azalacak, büyük ölçüde kaba yem sıkıntısı çekilen ülkemizde hayvanlarımız ucuz kaba yem kaynağından mahrum kalacak, sığır besiciliğinde et üretimi azalarak maliyeti yükselecektir.
Taşımacılık sektörü büyük darbe yiyecektir. Su motoru ve sulama malzemesi satan sanayi sıkıntıya girecektir. Kırsal alandan, kentlere göç hızlanacaktır. 2-3 adet büyükbaş hayvan varlığı ile yaşamını köyünde sürdürmeye çalışan pancar çiftçisi, yaşayacağı ekonomik krizden ötürü, bundan sonra daha ağır geçim sıkıntısı ile karşı karşıya kalacaktır.
Bu haliyle şeker fabrikalarının özelleştirilmesi asla ve hiçbir biçimde kabul edilebilir bir uygulama değildir. Her zamanki gibi yine kazanan kapital uluslararası sermaye olacaktır. Yapılması gereken, şeker fabrikalarını özelleştirmek değil, daha verimli ve tam kapasite ile çalışmalarını sağlamaktır. 40 kere değil bin kere düşünülmeli. Kendi öz milli kaynaklarımıza dönülmeli. Milli Ekonomi Modeli iktidar edilmeli. Bu gidişle satacak ve özelleştirecek hiçbir kurum ve kuruluşumuz kalmayacak ve
kalmadı da?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025