İktidar çöl ortasında kaldı. Susuz, bitkin, yorgun. Gideceği istikameti de kaybetti. Çünkü kılavuzu ABD idi, AB idi. Komşularını da bir bir kaybetti. O komşular ki, halkları aynı dine mensup insanlardı. Ticari alanda birbirine ihtiyaç ve destek olacak yapıdaydılar. Ermenistan için Azerbaycan'ı feda ettik. Kim istediği için? ABD ve AB istediği için. Yine onların arzu ve istekleri için Irak'ı feda ettik. Alınmadık can, yağmalanmadık mal, kirlenmedik namus kalmadı Irak'ta adeta. Buna göz yumduk, müsaade ettik dahası destek olduk. Şimdi Suriye'ye karşı haçlı, emperyalist zihniyetin sözcülüğünü yapıyoruz. İsteklerini uygulamaya çalışıyoruz. Hadi siyasiler tercihini haçlılardan yana kullandı, yaşanan bu işgale, zulme ortak oldu. Peki, millet neden bu vahşete seyirci kaldı? İşte onun cevabı medyada gizli. O medya ki, çok büyük bir kesimi ABD, AB hayranı. Hayranı oldukları Batı kültürünü sinemasıyla, magaziniyle vs. milletin önüne koydular. Millet hayranlıkla, soluksuz izledi bu filmleri. Bir anda Avrupalı, Amerikalı oluverdik. Çünkü onların kahramanları hiç kaybetmiyor, hep kazanıyordu. Haber bültenlerine bakıyorsun; adeta birilerini övme veya yerme, karalama bülteni. Tabi övülenler hep Batı medeniyeti mensupları, yerilenler ise Ortadoğu devletleri ve halkları. Bir "diktatör" bir "zalim" kavramlarını sözlükten almış bizim haber spikerleri, filan ülkede şöyle oluyor, falan ülkede böyle oluyor vs. diye millete yukarıda saydığım komşu devletleri, kardeş halkları karalama kampanyasına giriyorlar. Saddam, Kaddafi, Esad vs. gibi komşu devlet adamları hakkında yaptıkları ithamları, suçlamaları vs. haberleri, dünyanın kanını emen ABD için, Fransa için, Almanya vs. için yapabilen kaç kanal, kaç haber spikeri var? Mesela Vietnam'da (yanılmıyorsam) 4 milyon insanı öldüren zamanın ABD başkanı için "zalim" diyen var mı? Ya Irak'ta! 1.5 milyon Müslümanı katleden Bush için "zalim" diyebilen kaç medya organı, gazete var? Başbakan "önce aynaya baksınlar" diyor, sonra onlarla kol kola giriyor. Çık, deki; "Katil sizsiniz, zalim sizsiniz, diktatör sizsiniz, dünyadaki vahşetin sebebi sizsiniz. Yüce Türk Milleti de asla zalimin yanında olamaz" de. Bu millette seni alnında öpsün.BOP tüm hızıyla işlemeye devam ediyor. Bu proje kapsamında birçok İslam ülkesi işgal edildi, talan edildi. İran direniyor. Medyaya bakıyorum, yıllardan beri yobazlıkla(!) gericilikle (!) itham ettikleri bu ülkeyi şimdi siyasi olarak karalamaya başladılar. Bir "Karayılan" haberleri ortalıkta dolaşıyor. İran, PKK elebaşını yakalamış, bırakmış. Haberler, yorumlar peş peşe. Hükümette bu sürece ortak. Yani PKK'ya destek veren bir İran imajı oluşturmak isteniyor halkın gözünde. Çünkü yarın olası Türkiye, İran restleşmelerinde (umarım böyle bir durum ve ötesi olmaz) millete "düşman İran" imajı algısı aşılanıyor. Bir an için farz edelim ki, İran bu PKK militanını, yöneticisini yakaladı, bıraktı. Türkiye'nin buna tepkisi olabilir mi? Olamaz. En basitinden, "füze kalkanı projesini" kimin adına, kime karşı topraklarında kurulmasına müsaade ettin! Adamlar yapmayın, etmeyin. Biz kardeşiz. ABD'nin oyununa gelmeyin. Bizi karşı karşıya getirmek istiyorlar vs. birçok tatlı sert açıklamalarına rağmen, sen İran'a karşı ABD'nin projesine "evet" dedin. Sen kardeşlik, komşuluk görevlerini yapmadın ki, muhatabından dostluk, kardeşlik bekleyesin?İran demişken; yıllar önce Mustafa Denizli orada teknik direktörlük yaptı. Geldiğinde açıklamalarını dinledim. İran'da diyor maçlar en az 70 bin kişiye karşı oynanır. Oradaki spor gazetelerinin sayısı Türkiye'deki gazeteler kadar. Hatta akşam baskıları bile ülkemizde büyük geçinen gazetelerin tirajından daha fazla. Adamlar kendi kaynaklarını kendileri kullanıyor. Kendi silahını kendi yapıyor. Kendi kültürünü koruyor. Sen kalkmış "yobaz" diyorsun, "gerici" diyorsun. Bu yaklaşım herhalde "ulaşamadığı ete mundar diyen" yaklaşımına benziyor. Ne dersiniz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025