Cumartesi günü akşamı üç bini aşkın İstanbullu sanayici, işadamı, akademisyen ve dernek yöneticileri, parti çalışmalarını ve teşkilatlanma faaliyetlerini tamamlamak üzere olan Kuvay-ı Milliye kadrosuyla İstanbul Çatalca'da adeta tek bilek tek yürek oldu. Prof. Dr. Haydar Baş Beyin iştirak etmesi geceye çok farklı bir anlam kazandırdı. Yemekli toplantı, misafirlerin Prof. Dr. Haydar Baş Beye "siyasette lütfen önümüze düşün çağrısı"na dönüştü.
Milletimizin Kuvay-ı Milliye'ye ve tabii ki Haydar Baş Beye olan özlemini taşradaki gözlemlerimden yakınen biliyordum. Fakat İstanbul'un seçkin işadamları, akademisyenleri ve sivil toplum kurumlarımızın başkanlarının bu derece rağbeti karşısında inanın hayretler içinde kaldım.
İstanbul'daki bu alakayı, çok ama çok anlamlı buldum. Açıkça söyleyeyim ki, toplumumuzun geleceği bakımından tam bir umut olarak değerlendirdim. Menekşe çiftliğinin yayla esintisi Kuvay-ı Milliye meltemine dönüştü.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin, milletimizin tarihi tecrübeleri perspektifinden güncel siyasete getirdiği bakış açısı, işadamları tarafından enteresan, enteresan olduğu kadar da köklü bulundu. Hicaz bölgesinin, Batının projeleriyle elimizden nasıl kaydığına dikkat çeken Haydar Baş Bey, bugün politik süreçte yaşanan "yabancı odaklı manipülasyonlar"ın geçmişin adeta bir tekrarı olduğunun altını çizdi. Haydar Baş Bey, haddizatında oynanan oyunun sadece politik bir manevra olmadığını, bilakis üzerinde yaşadığımız son vatan toprağının da ayağımızın altından çekip alınması hesaplarının artık ortaya çıktığını belirti.
Bütün açıklığıyla bu vahim gelişmeleri fark eden davetliler, Kuvay-ı Milliye ruhunun ve sayın Baş'ın bu vatan ve bu millet için ne kadar vazgeçilmez olduğunu tek yürek halinde adeta haykırdılar. Tamamlanmak üzere olan siyasi partinin başına geçmeleri için Haydar Baş Beye topyekün çağrıda bulundular.
Bu çağrı üzerine Haydar Baş Bey, siyaset için en uygun dönemin 35-55 yaş olmasına karşın ülkenin içinde bulunduğu bu vahim tabloyu düzeltecek yerli duruş sahibi, projesi bulunan, icazetini milletinden alan kimsenin ortaya çıkmaması sebebiyle kendisine her yörede olduğu gibi milletin yaptığı bu davetin İstanbul'da da tekrar edilmesini bir "vazifelendirme addettiğini" ifade etti. Bu vatan, bu millet, bu bayrak, bu sancak, bu din bu devlet uğruna hertürlü emri "başım gözüm üstüne" diye karşıladığını söyleyen Haydar Baş, yüreklerdeki bu birlik varolduğu müddetçe milletimizin aşamayacağı hiçbir zorluğun olmadığını vurguladı.
Ardından enflasyonun düşürülmesi ile ilgili yapılması gerekenleri anlatan Haydar Baş Bey, çalışmadan, üretmeden, başkalarının yardım ve borçlarıyla Türkiye'mizin kalkınamayacağının altını çizdi. İlgililerimizin enflasyon konusunda ısrarla sürdürdükleri yanlış teşhis ve dolayısıyla yanlış tedbirleri bir bir ortaya koyunca, davetliler, ekonomiye bu derece vakıf ve reel yaklaşım içinde olan bir uzmanı veya ilgiliyi şimdiye dek duymadıklarını itiraf ettiler.
Üretim için sermayenin nasıl bulunacağını da anlatan Haydar Baş Bey, politikacılarımızın en büyük notsanının, üretmek için sermaye bekleyen teşebbüslere aktarılması gereken kapitalin banka ve sermaye piyasalarında bloke edilmesinin ardından üç-beş cambazlıkla bir kaç cebe kaydırılmasının olduğuna dikkat çekti. Piyasalardan kapitalin çekilmesinin "damarlardan kanın emilmesi" gibi olduğunu, böyle bir yöntemle canlanmanın mümkün olmayacağını hatırlattı. Bu yöntemlerle enflasyonun düşmeyeceğini, bilakis tam bir "stagflasyon" yaşanacağını, dolayısıyla yerli işletmelerin kelepir fiyatına başkalarının eline geçeceğini belirtti.
İşadamları, akademisyenler ve sair davetlilerin dikkatle izledikleri konuşma, ülkenin kurtuluşu için tek çarenin Kuvay-ı Milliye olduğunu İstanbul'da bir kez daha ortaya koydu. Prof. Dr. Haydar Baş Beyin, yoğun alakaları sebebiyle davetlilere teşekkür ederek "Hiç şüpheniz olmasın; ben sizim, siz de bensiniz" sözleriyle tamamladığı konuşması tam bir siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel manifestoydu. Milletimize hayırlı olsun dileklerimle...
Milletimizin Kuvay-ı Milliye'ye ve tabii ki Haydar Baş Beye olan özlemini taşradaki gözlemlerimden yakınen biliyordum. Fakat İstanbul'un seçkin işadamları, akademisyenleri ve sivil toplum kurumlarımızın başkanlarının bu derece rağbeti karşısında inanın hayretler içinde kaldım.
İstanbul'daki bu alakayı, çok ama çok anlamlı buldum. Açıkça söyleyeyim ki, toplumumuzun geleceği bakımından tam bir umut olarak değerlendirdim. Menekşe çiftliğinin yayla esintisi Kuvay-ı Milliye meltemine dönüştü.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin, milletimizin tarihi tecrübeleri perspektifinden güncel siyasete getirdiği bakış açısı, işadamları tarafından enteresan, enteresan olduğu kadar da köklü bulundu. Hicaz bölgesinin, Batının projeleriyle elimizden nasıl kaydığına dikkat çeken Haydar Baş Bey, bugün politik süreçte yaşanan "yabancı odaklı manipülasyonlar"ın geçmişin adeta bir tekrarı olduğunun altını çizdi. Haydar Baş Bey, haddizatında oynanan oyunun sadece politik bir manevra olmadığını, bilakis üzerinde yaşadığımız son vatan toprağının da ayağımızın altından çekip alınması hesaplarının artık ortaya çıktığını belirti.
Bütün açıklığıyla bu vahim gelişmeleri fark eden davetliler, Kuvay-ı Milliye ruhunun ve sayın Baş'ın bu vatan ve bu millet için ne kadar vazgeçilmez olduğunu tek yürek halinde adeta haykırdılar. Tamamlanmak üzere olan siyasi partinin başına geçmeleri için Haydar Baş Beye topyekün çağrıda bulundular.
Bu çağrı üzerine Haydar Baş Bey, siyaset için en uygun dönemin 35-55 yaş olmasına karşın ülkenin içinde bulunduğu bu vahim tabloyu düzeltecek yerli duruş sahibi, projesi bulunan, icazetini milletinden alan kimsenin ortaya çıkmaması sebebiyle kendisine her yörede olduğu gibi milletin yaptığı bu davetin İstanbul'da da tekrar edilmesini bir "vazifelendirme addettiğini" ifade etti. Bu vatan, bu millet, bu bayrak, bu sancak, bu din bu devlet uğruna hertürlü emri "başım gözüm üstüne" diye karşıladığını söyleyen Haydar Baş, yüreklerdeki bu birlik varolduğu müddetçe milletimizin aşamayacağı hiçbir zorluğun olmadığını vurguladı.
Ardından enflasyonun düşürülmesi ile ilgili yapılması gerekenleri anlatan Haydar Baş Bey, çalışmadan, üretmeden, başkalarının yardım ve borçlarıyla Türkiye'mizin kalkınamayacağının altını çizdi. İlgililerimizin enflasyon konusunda ısrarla sürdürdükleri yanlış teşhis ve dolayısıyla yanlış tedbirleri bir bir ortaya koyunca, davetliler, ekonomiye bu derece vakıf ve reel yaklaşım içinde olan bir uzmanı veya ilgiliyi şimdiye dek duymadıklarını itiraf ettiler.
Üretim için sermayenin nasıl bulunacağını da anlatan Haydar Baş Bey, politikacılarımızın en büyük notsanının, üretmek için sermaye bekleyen teşebbüslere aktarılması gereken kapitalin banka ve sermaye piyasalarında bloke edilmesinin ardından üç-beş cambazlıkla bir kaç cebe kaydırılmasının olduğuna dikkat çekti. Piyasalardan kapitalin çekilmesinin "damarlardan kanın emilmesi" gibi olduğunu, böyle bir yöntemle canlanmanın mümkün olmayacağını hatırlattı. Bu yöntemlerle enflasyonun düşmeyeceğini, bilakis tam bir "stagflasyon" yaşanacağını, dolayısıyla yerli işletmelerin kelepir fiyatına başkalarının eline geçeceğini belirtti.
İşadamları, akademisyenler ve sair davetlilerin dikkatle izledikleri konuşma, ülkenin kurtuluşu için tek çarenin Kuvay-ı Milliye olduğunu İstanbul'da bir kez daha ortaya koydu. Prof. Dr. Haydar Baş Beyin, yoğun alakaları sebebiyle davetlilere teşekkür ederek "Hiç şüpheniz olmasın; ben sizim, siz de bensiniz" sözleriyle tamamladığı konuşması tam bir siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel manifestoydu. Milletimize hayırlı olsun dileklerimle...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019