Müsavat Dervişoğlu: Milletimizi sokağa çıksınlar diye de tahrik ediyorlar
Dervişoğlu, "Şimdi çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar. Milletimizi 'sokağa çıkarsanız yakarız' diye tehdit ederken, sokağa çıksınlar diye de tahrik ediyorlar. Artık biliyoruz, kaos peşindeler. Buradan hatırlatıyorum, siyaset tarihi göstermiştir ki kaosu yaratanlar, o kaosun altında kalmaya mahkumdurlar" dedi.
Anadolu Ajansı
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "İYİ Parti, bölen değil, birleştiren olacak. Kavga eden değil, barıştıran olacak. Susan değil, konuşan olacak. Gören, bilen ve duyan olacak. Uyuyan değil, harekete geçen olacak." dedi.
Dervişoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, Bolu Kartalkaya'daki otel yangınını hatırlatarak, 78 vatandaşın "önlenebilir" bir olayda hayatını kaybettiğini dile getirdi.
Yangında hayatını kaybedenlerin 36'sının çocuk olduğunu belirten Dervişoğlu, "Pazartesi günü sabah okula gideceklerdi, şimdi kara toprağın altına girdiler. Yöneticilerin ihmallerinden kaynaklanan hiçbir ölüm, toplumun hassas olduğu duyguları istismar edilerek geçiştirilemez." diye konuştu.
Dervişoğlu, insanın en değerli varlık olduğunu, devlet yönetiminde önceliğin de yaşam hakkı olduğunu vurgulayarak, "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 3'üncü, Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesinde yer alan yaşam hakkının korunamaması, devlet vasfının ortadan kalkması anlamına gelir. Ne yazık ki ülkemizde yaşanan durum tam da budur." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de yaşamanın pahalı, canın ucuz, ölümün ise bedava olduğunu savunan Dervişoğlu, "yaşanan faciaların daha dumanı tüterken bir yenisinin daha patlak vermesinin" sebebinin de bu olduğunu öne sürdü.
Dervişoğlu, yaşanan her facianın ardından iktidarın 9 maddelik bir "kaçış planı"nı devreye soktuğunu iddia ederek, şöyle devam etti:
"Bunlar, bir avuç oligark, başlarındaki kayyum, devleti şirket, memleketi de şirketlerine sermaye yapmışlardır. Bizim de bunun adına devlet dememizi bekliyorlar. Bizim buna dediğimiz ve diyeceğimiz bellidir, 22 senedir günahına girdiğiniz yüzbinlerce vatandaşın hesabını asla mahşere bırakmayacağız. Bu kayyum düzeninizi başınıza yıkacağız. Bu ülkenin tüm çocuklarından çaldığınız sevinçlerin, torunlarına mahcup ettiğiniz dedelerin, evlatlarını mezara koymak zorunda kalan anaların, babaların yerde bıraktığınız vebal yükünü de hep birlikte biz omuzlayacağız."
İktidarın, Türk milletine karşı bir kalkışma içerisinde olduğunu ileri süren Dervişoğlu, bu kalkışmanın kişilerle değil, milletin bütünüyle ilgili olduğunu söyledi.
"Kaosu yaratanlar, o kaosun altında kalmaya mahkumdurlar"
Dervişoğlu, "Demokrasiyi, kendilerini onaylamak zanneden bu gözü dönmüşlük, maalesef artık gemiyi iyice azıya aldığı" ifadesine yer verdi.
Müsavat Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar. Milletimizi 'sokağa çıkarsanız yakarız' diye tehdit ederken, sokağa çıksınlar diye de tahrik ediyorlar. Artık biliyoruz, kaos peşindeler. Buradan hatırlatıyorum, siyaset tarihi göstermiştir ki kaosu yaratanlar, o kaosun altında kalmaya mahkumdurlar. Öz milletine 'illet-zillet' diyebilecek kadar gözü kararmış bir kibri buradan uyarıyorum, büyük Türk Milleti'nin ferasetini unuttunuz. Bunun siyasi faturası sizin için çok ağır olacaktır. O feraset ki milleti, milletin değerlerini, devletin kurumlarını, demokrasiyi, adaleti yerle yeksan eden bu nobran iktidarı, tarihin çöplüğüne gönderecek kadar da güçlüdür. Sanat yaptığı için sanatçıya, haber yaptığı için gazeteciye, siyaset yaptığı için siyasetçiye reva gördükleri zulmün tek bir izahı vardır, gidiyorlar ve bu gerçeği gördüler. Geleceklerini kurtarmak adına siyasallaştırdıkları yargıyı, kendi ikbal ve istikballerinin kölesi haline getirenler, yaptıkları işin hangi sonuçları beraberinde getireceğini unutmasınlar."
"Kritarşi" adı verilen yönetim biçimine dikkati çeken Dervişoğlu, bunun "Jüristokrasi" yani "hakimler yönetimi" olarak da tanımlandığını söyledi.
Bu yönetim biçiminin demokrasi dışı ve ziyadesiyle oligarşik olduğunu dile getiren Dervişoğlu, adı tarihte kalmasına rağmen gelişmemiş demokrasilerde sıklıkla görüldüğünü belirtti.
"Ya çarka girip yok olacaksınız ya da o çarka çomak sokacaksınız"
Dervişoğlu, kritarşide, ülkenin hakimlerin yorumlarıyla şekillenen kanunlarla yönetildiğini aktararak, şu şekilde konuştu:
"Son dönemlerdeki yargılamaları ve tutuklamaları bu egemenlik zemininde yapanlar, Türkiye'nin cumhuriyet ile yönetildiğini ve herkesin kanun önünde eşit olduğunu akıldan uzak tutmasınlar. Türkiye'de siyasi köle yoktur, demokratik hak ve hürriyetlere sahip, onurlu insanlar vardır. Buradan yürütmenin ve yargının harabeye dönmüş yapısı içerisinde halen nefes alan, kıyıda köşede de olsa, halen görevlerine devam edenlere yahut susarak bu karabasanın geçmesini bekleyenlere, kısaca ehli namus ve ehli vatan çoğunluk Türk evlatlarına sesleniyorum, her neredeyseniz, yerinizden çıkınız. Kafalarınızı artık kaldırınız. Bugün, vicdanınızın almadığı bu vicdansızlık düzenine, bugün namusunuzun müsaade etmediği bu namussuzluk düzenine, bugün aklınızın kabul etmediği bu akıl dışı yağma düzenine susarak veya saklanarak daha fazla direnemezsiniz. Ya çarka girip yok olacaksınız ya da o çarka çomak sokacaksınız."
Türk evlatlarına, "kanunsuz emirleri" reddetme çağrısında bulunan Dervişoğlu, bu durumda sonuna kadar arkalarında olacaklarını da vurguladı:
Dervişoğlu, şunları kaydetti:
"Hukuksuz kararları artık vermeyin, kendi kardeşinizin kanına girmeyin. Kul hakkı yiyenlerin hanı yağma sofrasındaki kırıntılara tamah etmeyin. Şeref ve namusunuzu kirletmeyin. Hukukla, adaletle bağdaşmayan bu düzenin sopası olmayı, aracısı olmayı, eli olmayı, hınk deyicisi olmayı reddedin. Kısaca mesleğinizin namusuna sahip çıkıp, sizi yetiştiren bu büyük millete ve Cumhuriyet'e olan borcunuzu ödeyin. Herkese buradan sesleniyorum, kanunsuz emirleri uygulayanlar, bilsinler ki bunun hesabını bu büyük millete vereceklerdir."
"Mesele şahıslar meselesi değil, Türk milletinin şahsiyeti meselesidir"
Dervişoğlu, İYİ Parti'yi "milletin avazı bir yer bulsun diye" kendini feda edenlerin partisi, son ocağın sönmeyen ateşi ve vatanın son kalesi olarak tanımlayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Bugün Ekrem İmamoğlu'na iddianame, Hüseyin Baş'a denetimli serbestlik, Ümit Özdağ'a tutuklama kararı yazan, Müsavat Dervişoğlu'na yazılmış tehdit mektuplarını okuyan bu düzen, dün Ergenekon'da şerefli Türk subaylarına, ihtilallerde bu ülkenin aydınlarına, genç umutlarına yaptığı gibi eğer bu devrana 'dur' demezsek, yarınlarda hepimizi ihanet senaryolarına kurban edecektir. Bu yüzden mesele şahıslar meselesi değil, Türk milletinin şahsiyeti meselesidir."
İYİ Parti'nin diktatöryal heveslerin panzehri, Cumhuriyet ve demokrasi geleneğinin yılmaz bekçisi olduğunu kaydeden Dervişoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Buradan iddia ediyor ve hatırlatıyorum, güneş doğunca karanlığınız, karanlık gidince bataklığınız, bataklığınız kuruyunca zulmünüz bitecektir. Bu yüzden İYİ Parti, bölen değil, birleştiren olacak. Kavga eden değil, barıştıran olacak. Susan değil, konuşan olacak. Gören, bilen ve duyan olacak. Uyuyan değil, harekete geçen olacak. Marjinallikten uzak duran, dar bir alana sıkışmayan, merkezde buluşan olacak. Hak ettiğimiz hayatı yaşayabilmenin, Cumhuriyet nizamını, demokrasiyi, hukuk devletini yeniden tesis edebilmenin yolu da bellidir. Dilde bir olacağız, fikirde bir olacağız, işte bir olacağız. Dilimiz bellidir, adalet. Fikrimiz bellidir, hürriyet. İşimiz bellidir, Cumhuriyet. Bu kalkışmaya son vereceğiz, bu karanlığı dağıtacağız. Bu saltanatı mutlaka yıkacağız."