Muharrem'in Onu'nu idrak ettik:
Dün aşure kaynatıp, kolu komşuya dağıtmayı, oruç tutmayı, hatta alışveriş yapmayı dini bir vecibe olarak biliyorduk!
Biliyorduk diyorum çünkü bildiğimizi zannettiğimiz din "İslam dininin" bir emri, bir vücubiyeti değilmiş!
Uydurulmuş, tahrifata uğramış, aşağısı sakal, üstü bıyık ne tarafa tükürsem, bilmiyorum diyenlerin, ümmetin önüne atlayıp, ümmeti sürü psikolojisine sokup, dereden aşağıya attığı zihniyetin yozlaşmış kirli bilgileri imiş!
Bir hakkı örtüp unutturtabileceklerini zannedenlerin, bir hakkı gizleyebileceklerine inananların, ortaya koydukları ne olduğu bilinmeyen inançları.
Yanlış bilgileri bize İslam diye sundular, biz de paşa paşa, kuzu kuzu, afiyetle aldık kabul ettik, çıtımız bile çıkmadı! Hatta çıtını çıkaranlara neler yapıldığını, neler söylenildiğini gördükçe sustuk, dut yiyen bülbül gibi.
Gerçi konuşabilmek için İslam dinini çok iyi bilmek lazım, ilim lazım, bilim lazım, İrfan lazım, izan lazım, akıl lazım, kulluk lazım!
Yeter mi? Yetmez, feraset lazım basiret lazım!
Asırlardan beri devam eden yanlış anlayış ve onların zararlı tohumları, İslam dinine ve Müslümanlara ne kadar çok zarar vermiş!
Kim ne yapsa ne etse, ne kadar gür seda ile seslense dahi bu yanlış anlayış yıkılmaz zannediliyordu!
Ama unutulmasın ki! Bu dinin sahibi Allah-ü Teâlâ'nın bizatihi kendisidir.
Ne yüce Kitabının hükümleri ile oynanmasına, ne de müşahhas örnek olarak gönderdiği Resûlü'nün (s.a.a.) yanlış anlatılmasına ve O'nun Ehl-i Beyt'inin göz ardı edilmesine müsaade etmez.
Bizlere dosdoğru İslam'ı, Allah sevgisini, Muhammed Mustafa'sının (s.a.a.) aşkını, Ehl-i Beyt'inin üstünlüğünü anlatan, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i duyduk.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in sedası o kadar haktan ve o kadar gür olarak ilk başta ülkemize ve sonrasında dünyaya yayıldı ki, yıkılmaz zannedilen anlayışlar, değişmez denilen zihniyetler birer birer güneşi görüp eriyen karlar gibi eriyip bitti.
On Muharremde Aşure dağıtan milletimiz artık bugün, aslında İmam Hüseyin (a.s.) neden kıyam ettiğini ve nasıl katledildiğini öğrenip, o günü matemle hatırlıyor.
Yapılan yanlışların neden yapıldığını, hakkın neden ve niçin gizlendiğini, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kaleminden, ilminden, basiretinden öğreniyor. Bu arada İmam Ali'nin (a.s.) güzel sözü ile noktayı koyalım.
"Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum."
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024