Yüce Allah tarafından tertemiz kılınmış Ehl-i Beyt'e, isimleri bizzat Yüce Allah tarafından konulan İmam Hasan ve İmam Hüseyin'e ve de Kerbela şehitlerine selam olsun. Şefaatleri üzerimize olsun. Onları layıkıyla tanıyıp, anlayıp, yaşayıp ve de anlatmayı Rabbim, bizlere de nasip eylesin.
Kerbela, Ümmeti Muhammed'in, İmam Hüseyin'in kanı ve canıyla yeniden diriliş günüdür, yeridir.
'Tek başıma kalsam dahi Ehl-i Beyt davasını savunmaktan asla vaz geçmem' diyen Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, yaşadığımız şu zaman dilimini şöyle tabir ediyordu;
"Kerbela katliamının ve Hüseyni mantığın konuşulduğu bu günlerde, bizce değerlendirilmesi gereken asıl nokta, İslam dünyasının Ehl-i Beyt ile tekrar kucaklaşması hakikatidir.
Emeviler ile başlayan süreç, hak olan İmam'a yani Ehl-i Beyt soyuna ters düşme ile gelişmiştir. Ve bu süreç, İslam adına geri gidişin ve istikametten sapışın adı olmuştur.
Birliğin ve gelecek vaat eden bir tevhit dünyasının varlığı ancak ve ancak Cenab-ı Hakk'ın Kuran-ı Kerim'de övdüğü, sevilmiş ve seçilmiş olarak beyan edilen Ehl-i Beyt'e sarılmakla mümkün olacaktır."
Emevilerin, saltanatının temelinde ise Gadir Hum'da verilen sözlerin, yapılan biatların rafa kaldırılıp, Sakife'de bir oldu, bitti ile halife seçilmesinin sonucudur.
İşte bundan dolayı diyorum ki; Kerbela, Gadir Hum'un kanlı ile tescili, Sakife'nin de reddidir.
Şunu inanarak ifade edeyim ki, İslam tarihinin, Peygamberimizin risaletinin anahtarı Gadir Hum'dur. Gadir Hum'u anlamadan, Hz. Peygamberi, İslam'ı anlamak ve İslam tarihini yorumlamak hem imanda, hem amelde, hem de tarihi gerçeklerde çok büyük açıklar ortaya çıkaracaktır ki, bu açıkların bedelini yüz yıllardır ümmet olarak ödüyoruz.
Gadir Hum'u anlamadan Kerbala'nın hikmetlerini anlayamayız
Mahlukat içinde en mükemmel biçimde Allah-u Teâlâ'ya hamd eden kul, Hz. Muhammet'tir (ki, o da 'Seni layıkıyla hamd etmekten acizim' der).
Gadir Hum Hutbesi incelendiğinde hutbenin üçte bir hamd ve senadan oluşur.
Sonrasında kendisinden sonra devlet başkanının İmam Ali olduğunu, sonrasındaki devlet başkanlarının da Ali'nin soyundan olan hak imamlar olduğunu, isim isim açıklamış ve bu açıklamaları kendi isteği ile yapmadığını hatta fitne çıkmasından çekindiği için muaf tutulma isteğini bile ifade etmiştir.
Fakat tebliğ ayeti (Maide 67) ile buna mecbur ve memur olduğunu ifade etmiştir.
Peygamberimiz hutbesinde, 'insanların fitne' çıkaracağını ifade etmiş, Yüce Allah'ta (c.c) O'nu, insanlardan koruyacağını beyan etmiştir.
Bir diğer nokta ise Gadir Hum'daki tebliğin, her Müslüman tarafından kendilerinden sonrakilere aktarılması emrini vermesidir. Gadir Hum'u, tebliğ ayetini anlatmak her Müslümanın görevidir.
Hz. Peygamberin (s.a.a) böyle büyük bir topluluk (kalabalık) içinde son kez olduğunu ifade etmiş diğer ifadeyle 'aranızdan yakında ayrılacağım' mesajını vermiş ve ümmetin, hilafet ve imametinin Kıyamet gününe kadar Hz. Ali (a.s) ve (Allah katında belirlenmiş) çocuklarına verildiğinin ilan etmiştir.
Hutbesinde defaten İmam Ali'nin (a.s) ilim ve fazilet derecesini beyan etmiş, velayetinin inkârının bağışlanmayacak bir günah olduğunu vurgulamıştır.
"Ben kimin Mevla ve velisi isem Ali de onun Mevla ve velisidir"
"Allah'ım! Ali'nin velayetini kabul eden ve onu seven kimseyi sen de sev. Ali'ye düşmanlık eden kimseye sen de düşmanlık et."
Ey insanlar! Biliniz ki ben uyarıcı ve korkutucuyum, Ali de müjdeleyicidir.
Ey insanlar! Biliniz ki ben uyarıcıyım ve sakındırıcıyım. Ali ise hidayet edicidir.
Ey insanlar! Ben peygamberim, Ali ise benim vasimdir.
Ey insanlar! Biliniz ki Ben peygamberim ve Ali ise benim vasimdir. Ondan sonraki imamlar da onun evlatlarıdır. Biliniz ki ben, onlarım babasıyım. Onlar da onun (Ali'nin) sulbünden vücuda gelecektir.
Biliniz ki İmamların sonuncusu, bizden kıyam edecek olan Mehdi'dir. Dinlere galip gelecek olan odur, zalimlerden intikam alacak olan odur, kaleleri fetheden ve onları yok eden kimse de odur. Şirk ehlinden her kabileye üstün gelen ve onları hidayet eden odur."
Sekaleyn (iki emanet) hadisi ve Kur'an ve Ehlibeytin (a.s) birlikteliğinin bir kez daha açıklamıştır.
Kıyamet gününe kadar tebliğ ettiği haram ve helallerin, haram ve helal olarak kalacağını beyan etmiş ve Cabrail (a.s) nazil olmuş, dinin tamamlandığını ilan eden ayeti getirmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.a.v), İmam Ali'nin (a.s) hilafetini kimlerin reddedeceğini biliyor ve Nisa Suresi 47. Ayeti okuyarak şöyle diyordu;
"Ey insanlar! Allah'a yemin olsun ki bu ayette kendilerini, isim ve soylarıyla bildiğim ashabımdan bir grup kastedilmiştir. Ama onları ifşa etmemekle görevlendirildim. O halde her kim amel ederse, kalbinde Ali'ye karşı taşıdığı sevgi veya kinle mutabık olan şeyi bulacaktır."
Peygamber Efendimiz hutbesinin devamından, İmama haset duymaktan sakındırmış, münafıkların ihanetleri ve sözlerine bağlı kalmayacaklarına işaret etmiş, kendisinden sonra ki yalancı imam ve halifelerden sakınmaları gerektiğini vurgulamıştır.
Onun için diyorum ki, Gadir Hum'u anlamadan İmam Hüseyin'i (a.s), Kerbela'yı anlayamayız.
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025