Önce IŞİD tezgâhıyla Suriye işgal edildi. Sonrasında da tezgâh aynı tezgâh ve aynı bahane ile ABD, terör örgütlerine yardımın her türlüsünü sağlarken şimdilerde Kuzey Irak'ı silah deposuna çevirmekle meşgul.
Aslında IŞİD, PKK/PYD? bunlar ABD'nin operasyon örgütleri. Biri ortalığı karıştırıyor; öbürleri de işgalin önünü açıyor. Hedefte hangi ülkeler varsa, senaryo şaşmıyor. Suriye'yi görüyoruz. Irak işgalini hatırlayın: İşgalci ABD askerlerinin Bağdat'ta ilk eylemleri, petrol kuyusu haritalarına el koymak ve ünlü müzeyi soymaktı. Irak ve Hazar çevresi petrol dolu; Dicle-Fırat suları da var; üs olanakları hazır; gir ve iktidarını kur? Bağdat Müzesi'nden çalınan parçalar New York'ta milyon dolarlarla satıldı. Bu eşkıyalık değilse nedir?
Sadece bunlar mı? Eğitim çökertildi; okuma yazma oranı çeyrek yüzyıl geriye gitti. Özellikle okullar ve kültür kurumları bombalandı. Irak'ın eski övünç kaynağı Bağdat Üniversitesi 12 bin dünya üniversitesinin arasına bile giremiyor. Diğer üniversitelerdeki kıyım sonucu binlerce öğrenci, hele kızların %75'i okulları bıraktı. Okulların %80'i kullanılamaz durumdaydı.
BM (Birleşmiş Milletler) istatistiklerine baktığımızda; UNICEF'e göre ülke çocukların cehennemine dönmüş. Çoğu açlık çekiyor, kaçırılıyor, satılıyor, öldürülüyor, uyuşturucu satıcılığına zorlanıyor ve küçük kızlar kiralanıyor. Anasız babasız çocuklar 5 milyon. 500 bini sokakta yaşıyor ve dileniyor.
Verdiğimiz örnek çizmeli işgale uğramış bir ülke. Ya çizmesiz işgalde durum farklı mı?
Günümüze bakalım;
Sevr hortlakları ve dahi işbirlikçileri, Atatürk'ün Türkiye için tam zamanında gelerek emperyalistlerin çanlarına ot tıkamasının hazımsızlığı içindedir. "Çok şükür Kemalizm'den kurtulduk" diyenlerden tutun da, "1923'lerde yabancı işgali olsaydı da din serbestliğine kavuşsaydık" diyenlere varana kadar Dürrizade Abdullah türünden mahlukatın mevcudiyeti bir gerçek.
Şimdi bunların topu birden ABD ve İsrail'in değirmenine su taşımakta "Büyük Kürdistan" projesinin, daha doğrusu "Büyük İsrail" in yolunu döşeyenlerin çömezliğini yapmaktadır.
Tohumlarının 1916 yılının sonbaharında Amerikan Kongresinde "14 İlke" olarak atıldığı, Sevr Antlaşması ile sürdürülen ve fakat Mustafa Kemal'e toslayan hain plan günümüzde BOP'la (Büyük Ortadoğu Projesi) hortlatılmıştır.
Hedefte yine Türkiye, Suriye, Irak ve İran vardır.
Ne yapılmalıdır?
Tek çare işbirliğidir. Bölgemizde çatışma sürüyor. İşbirliği ile çatışma yönetilebilir ve dahası çatışmadan işbirliğine ve sonrasında barışa imza atılabilir.
ABD'nin Peşmerge maaşına son vermesi tam bir gösteridir. Zira hesapta maaş göndermiyorsun ama silah yardımını azamiye çıkararak, "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" dedirtiyorsun!
Ne kadar şov yapılırsa yapılsın, enerji kaynaklarının ve yollarının denetimidir işin gerçeği ve hedefi.
Sınır güvenliğimiz, Bölge güvenliği için komşularımızla siyasi ve askeri işbirliği zorunlu şarttır. Bir o kadar zorunlu ve gerekli husus ise enerji işbirliğidir.
Emperyalist hevesin merkezinde enerji kaynaklarının kontrolü varsa ve Amerika'sından İngiltere'sine kadar bunlar işbirliği yapıyorsa bizim de; Irak, İran ve Suriye ile enerji işbirliği için kolları sıvamamız, hemen masaya oturmamız elzem görünüyor.
Aslında IŞİD, PKK/PYD? bunlar ABD'nin operasyon örgütleri. Biri ortalığı karıştırıyor; öbürleri de işgalin önünü açıyor. Hedefte hangi ülkeler varsa, senaryo şaşmıyor. Suriye'yi görüyoruz. Irak işgalini hatırlayın: İşgalci ABD askerlerinin Bağdat'ta ilk eylemleri, petrol kuyusu haritalarına el koymak ve ünlü müzeyi soymaktı. Irak ve Hazar çevresi petrol dolu; Dicle-Fırat suları da var; üs olanakları hazır; gir ve iktidarını kur? Bağdat Müzesi'nden çalınan parçalar New York'ta milyon dolarlarla satıldı. Bu eşkıyalık değilse nedir?
Sadece bunlar mı? Eğitim çökertildi; okuma yazma oranı çeyrek yüzyıl geriye gitti. Özellikle okullar ve kültür kurumları bombalandı. Irak'ın eski övünç kaynağı Bağdat Üniversitesi 12 bin dünya üniversitesinin arasına bile giremiyor. Diğer üniversitelerdeki kıyım sonucu binlerce öğrenci, hele kızların %75'i okulları bıraktı. Okulların %80'i kullanılamaz durumdaydı.
BM (Birleşmiş Milletler) istatistiklerine baktığımızda; UNICEF'e göre ülke çocukların cehennemine dönmüş. Çoğu açlık çekiyor, kaçırılıyor, satılıyor, öldürülüyor, uyuşturucu satıcılığına zorlanıyor ve küçük kızlar kiralanıyor. Anasız babasız çocuklar 5 milyon. 500 bini sokakta yaşıyor ve dileniyor.
Verdiğimiz örnek çizmeli işgale uğramış bir ülke. Ya çizmesiz işgalde durum farklı mı?
Günümüze bakalım;
Sevr hortlakları ve dahi işbirlikçileri, Atatürk'ün Türkiye için tam zamanında gelerek emperyalistlerin çanlarına ot tıkamasının hazımsızlığı içindedir. "Çok şükür Kemalizm'den kurtulduk" diyenlerden tutun da, "1923'lerde yabancı işgali olsaydı da din serbestliğine kavuşsaydık" diyenlere varana kadar Dürrizade Abdullah türünden mahlukatın mevcudiyeti bir gerçek.
Şimdi bunların topu birden ABD ve İsrail'in değirmenine su taşımakta "Büyük Kürdistan" projesinin, daha doğrusu "Büyük İsrail" in yolunu döşeyenlerin çömezliğini yapmaktadır.
Tohumlarının 1916 yılının sonbaharında Amerikan Kongresinde "14 İlke" olarak atıldığı, Sevr Antlaşması ile sürdürülen ve fakat Mustafa Kemal'e toslayan hain plan günümüzde BOP'la (Büyük Ortadoğu Projesi) hortlatılmıştır.
Hedefte yine Türkiye, Suriye, Irak ve İran vardır.
Ne yapılmalıdır?
Tek çare işbirliğidir. Bölgemizde çatışma sürüyor. İşbirliği ile çatışma yönetilebilir ve dahası çatışmadan işbirliğine ve sonrasında barışa imza atılabilir.
ABD'nin Peşmerge maaşına son vermesi tam bir gösteridir. Zira hesapta maaş göndermiyorsun ama silah yardımını azamiye çıkararak, "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" dedirtiyorsun!
Ne kadar şov yapılırsa yapılsın, enerji kaynaklarının ve yollarının denetimidir işin gerçeği ve hedefi.
Sınır güvenliğimiz, Bölge güvenliği için komşularımızla siyasi ve askeri işbirliği zorunlu şarttır. Bir o kadar zorunlu ve gerekli husus ise enerji işbirliğidir.
Emperyalist hevesin merkezinde enerji kaynaklarının kontrolü varsa ve Amerika'sından İngiltere'sine kadar bunlar işbirliği yapıyorsa bizim de; Irak, İran ve Suriye ile enerji işbirliği için kolları sıvamamız, hemen masaya oturmamız elzem görünüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023