İşgal yıllarında aziz milletimize düşman tarafından reva görülen aşağılık zulümleri şöyle sıralamak mümkün:
1- İnsanları diri diri ateşe atmak
2- Ahaliyi topluca veya teker teker sopa ile telefon telinden yapılmış kayışlarla dövmek
3- Baş aşağı asarak, ağzından kan gelinceye kadar dövmek
4- Yine baş aşağı asarak altında ateş yakarak dumanla boğmak
5- Ellerini kollarını bağladıkları kadınların, kilotlarının içine kedi koyarak işkence yapmak
6- Köy, kasaba ve orman yakmak
7- Köylülerin ekinlerini yakmak
8- Cami ve mescitleri tahrip etmek
9- Yağmaladıkları eşyalardan kalanları yakmak,
10- Yakaladıkları kadınların ırzlarına geçmek.
Bu zulüm ve işgalden bu milleti kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bu millet yatıp kalkıp dua etmeli,ve aziz hatırası önünde her daim saygıda kusur etmemelidir.
Bakınız 9 Eylül İzmir'in kurtuluşunda Gazi Paşa'ya gösterilen sevgi,saygı ve ihtirama... iki ibretlik tablo...
1.Başyaver Salih Bozok, Nif kasabasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Armutlu'dan geçerken, köy halkı Türk askerini seyretmek için yol kenarına çıkmışlardı. Yanık bakraçları, kırık testileriyle de yoldan geçen askerlere su veriyorlardı. Buradan geçerken, arabalara ve hayvanlara rastlıyorduk. Onlara yol vermek ve yolun açılmasını beklemek üzere otomobilimizi durdurmuştuk.
Yaşlı bir köylü ani bir hareketle kalabalığın arasından ayrıldı. Otomobile yaklaşan köylü bir süre Gazi'nin yüzüne baktıktan sonra elini koynuna soktu ve çıkardığı kartpostalı avucu içinde saklayarak otomobilin basamağına çıktı. Tüm dikkatimle ihtiyarı inceliyordum. İhtiyar bir karta, bir de Gazi'nin yüzüne baktıktan sonra sağ elinin işaret parmağını önce karta sonra Gazi'ye çevirdi ve:
'Bu sensin!' Diye bağırdı ve devamında köylülere döndü:
'Arkadaşlar, Mustafa Kemal'dir' dedi. Bunu işiten köylüler, kadın, erkek ellerindeki testileri, bakraçları atarak her taraftan otomobile girdiler. Gözyaşları dökerek Gazi'nin kalpağını, omzunu öptüler, Gazi'nin ayağındaki tozları sürme gibi gözlerine çekenler vardı.
Köylünün elindeki kart kim bilir ne zamandan beri ve ne güçlüklerle sakladığı Gazi'nin bir fotoğrafıydı.
Köylüleri Gazi'nin etrafından ayırmak zor olduğu için, şoföre, çaresiz olarak motoru çalıştırmasını söyledim. Motor çalışınca mecburen ayrıldılar. Hareket ettik, fakat sesleri hâlâ bizimle beraber geliyordu:
Yaşa Gazimiz... Namusumuzu, hayatımızı kurtardın, hepimiz sana kurban olalım.' Yunanlılar tarafından yerle bir edilmiş ve yakılıp yıkılmış olan bu yöreden geçtiğimiz sırada karşılaştığımız bu samimî tezahürat bizi her seferinde ağlatmıştır. Halkın böyle heyecanlı tezahüratları arasında dinlenilerek köylerden ve kasabalardan geçerek Nif'e geldik."
2.Mustafa Kemal 9 Eylül 1922 Cumartesi günü karargahı ile Belkahve'ye varır. Bir incir ağacının altında Kadifekale'de şanlı bayrağımızın dalgalandığı İzmir'i uzun uzun seyreder. Düşman devletlerin karma donanması körfezdedir. Hava kararıncaya kadar burada kalır. Geceyi geçirmek için Nif (Kemalpaşa)'ya gelinir. Misafir kalacağı eve varılır.Rüşen Eşref Ünaydın anlatır:
"Seni, bir iki basamak merdivenle ilk katına çıkılan, zaten sanırım o ev sadece bir katlı idi, o evin kapısından içeri girişte, başları beyaz örtülerle sımsıkı sarılı köy kadınları karşıladılar. ....
Yedi sekiz kadın... Gölgeler gibi çekingendirler. Seni o dar girişte görünce, yerlere doğru eğildiler; sarılıp dizlerinden öptüler; baş örtülerinin ucu ile ayaklarından tozlar aldılar, bir ikisi o tozları gözlerine sürdüler! Ve onların gözlerinden senin ayakkabılarına yaşlar damladı. Sen onları ağır başla selamladın. Onlar senin önünde el bağladılar, yaşlı gözlerle sana uzun uzun baktılar.
Bu el bağlayışlar, bu susuşlar sana bir sonsuz minneti ve hayranlığı bin sözden ne kadar daha iyi anlatıyordu."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aziz bilmek ve sanki aramızda yaşıyormuşcasına her daim manevi huzurunda olduğumuzu unutmamalı ve saygı-sevgide asla kusur etmemeliyiz.İleri geri konuşanlarında ağzına biber sürmeli ve gerekeni yapmalıyız...
1- İnsanları diri diri ateşe atmak
2- Ahaliyi topluca veya teker teker sopa ile telefon telinden yapılmış kayışlarla dövmek
3- Baş aşağı asarak, ağzından kan gelinceye kadar dövmek
4- Yine baş aşağı asarak altında ateş yakarak dumanla boğmak
5- Ellerini kollarını bağladıkları kadınların, kilotlarının içine kedi koyarak işkence yapmak
6- Köy, kasaba ve orman yakmak
7- Köylülerin ekinlerini yakmak
8- Cami ve mescitleri tahrip etmek
9- Yağmaladıkları eşyalardan kalanları yakmak,
10- Yakaladıkları kadınların ırzlarına geçmek.
Bu zulüm ve işgalden bu milleti kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bu millet yatıp kalkıp dua etmeli,ve aziz hatırası önünde her daim saygıda kusur etmemelidir.
Bakınız 9 Eylül İzmir'in kurtuluşunda Gazi Paşa'ya gösterilen sevgi,saygı ve ihtirama... iki ibretlik tablo...
1.Başyaver Salih Bozok, Nif kasabasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Armutlu'dan geçerken, köy halkı Türk askerini seyretmek için yol kenarına çıkmışlardı. Yanık bakraçları, kırık testileriyle de yoldan geçen askerlere su veriyorlardı. Buradan geçerken, arabalara ve hayvanlara rastlıyorduk. Onlara yol vermek ve yolun açılmasını beklemek üzere otomobilimizi durdurmuştuk.
Yaşlı bir köylü ani bir hareketle kalabalığın arasından ayrıldı. Otomobile yaklaşan köylü bir süre Gazi'nin yüzüne baktıktan sonra elini koynuna soktu ve çıkardığı kartpostalı avucu içinde saklayarak otomobilin basamağına çıktı. Tüm dikkatimle ihtiyarı inceliyordum. İhtiyar bir karta, bir de Gazi'nin yüzüne baktıktan sonra sağ elinin işaret parmağını önce karta sonra Gazi'ye çevirdi ve:
'Bu sensin!' Diye bağırdı ve devamında köylülere döndü:
'Arkadaşlar, Mustafa Kemal'dir' dedi. Bunu işiten köylüler, kadın, erkek ellerindeki testileri, bakraçları atarak her taraftan otomobile girdiler. Gözyaşları dökerek Gazi'nin kalpağını, omzunu öptüler, Gazi'nin ayağındaki tozları sürme gibi gözlerine çekenler vardı.
Köylünün elindeki kart kim bilir ne zamandan beri ve ne güçlüklerle sakladığı Gazi'nin bir fotoğrafıydı.
Köylüleri Gazi'nin etrafından ayırmak zor olduğu için, şoföre, çaresiz olarak motoru çalıştırmasını söyledim. Motor çalışınca mecburen ayrıldılar. Hareket ettik, fakat sesleri hâlâ bizimle beraber geliyordu:
Yaşa Gazimiz... Namusumuzu, hayatımızı kurtardın, hepimiz sana kurban olalım.' Yunanlılar tarafından yerle bir edilmiş ve yakılıp yıkılmış olan bu yöreden geçtiğimiz sırada karşılaştığımız bu samimî tezahürat bizi her seferinde ağlatmıştır. Halkın böyle heyecanlı tezahüratları arasında dinlenilerek köylerden ve kasabalardan geçerek Nif'e geldik."
2.Mustafa Kemal 9 Eylül 1922 Cumartesi günü karargahı ile Belkahve'ye varır. Bir incir ağacının altında Kadifekale'de şanlı bayrağımızın dalgalandığı İzmir'i uzun uzun seyreder. Düşman devletlerin karma donanması körfezdedir. Hava kararıncaya kadar burada kalır. Geceyi geçirmek için Nif (Kemalpaşa)'ya gelinir. Misafir kalacağı eve varılır.Rüşen Eşref Ünaydın anlatır:
"Seni, bir iki basamak merdivenle ilk katına çıkılan, zaten sanırım o ev sadece bir katlı idi, o evin kapısından içeri girişte, başları beyaz örtülerle sımsıkı sarılı köy kadınları karşıladılar. ....
Yedi sekiz kadın... Gölgeler gibi çekingendirler. Seni o dar girişte görünce, yerlere doğru eğildiler; sarılıp dizlerinden öptüler; baş örtülerinin ucu ile ayaklarından tozlar aldılar, bir ikisi o tozları gözlerine sürdüler! Ve onların gözlerinden senin ayakkabılarına yaşlar damladı. Sen onları ağır başla selamladın. Onlar senin önünde el bağladılar, yaşlı gözlerle sana uzun uzun baktılar.
Bu el bağlayışlar, bu susuşlar sana bir sonsuz minneti ve hayranlığı bin sözden ne kadar daha iyi anlatıyordu."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aziz bilmek ve sanki aramızda yaşıyormuşcasına her daim manevi huzurunda olduğumuzu unutmamalı ve saygı-sevgide asla kusur etmemeliyiz.İleri geri konuşanlarında ağzına biber sürmeli ve gerekeni yapmalıyız...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025