Sermayenin ve kaynakların belirli ellerde toplanmasını sağlayan Kapitalist ekonomi anlayışında toplumun belirli kesimlerine tahsis edilen ve "bayram" olarak ifade edilen günler "hak arama seferberliği" olarak gündeme gelmektedir ve hatta hak veremeyenlerin müdahalesiyle "meydan muharebesi"ne dönüşmektedir.
Maalesef 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ya da meşhur ifadesiyle "İşçi Bayramı" da bundan nasibini almaktadır.
Normal şartlar altında 1 Mayıs bir bayramdır, bayram gibi kutlanması lazımdır.
İşçiler kendilerine tahsis edilen bu günde kendilerini huzurlu ve mutlu hissetmeli, büyük bir dayanışma içinde bir bayram kutlaması şeklinde bu günü geçirmelidir.
Ama böyle bir bayram havası ancak hakkını alan, geçim sıkıntısı yaşamayan işçilerin bulunduğu bir toplumda mümkün olabilir.
İşçiyi açlığa ve yoksulluğa mahkum eden, emek sömürüsü üzerine sistemini bina etmiş bir Kapitalist anlayışla işçi asla bu bayram havasına ulaşamaz.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, "Uzun süredir 'işçilerin bayramı' olmaktan uzaklaşıp bir hak arama gününe dönüşen 1 Mayıs" bu sebeple Kapitalist anlayışı icra eden siyasi iktidarın politikalarına toplumsal bir muhalefete dönüşmektedir.
Aldığı okyanus ötesi talimatları yerine getirmek dışında başka bir politikası olmayan siyasi irade ise, bu toplumsal muhalefete tahammül edemediğinden, haklarını arayan işçiler, sesleri duyurma adına yaptıkları gösterilerde, büyük kısıtlamalara, engellemelere ve de sert müdahalelere maruz kalmaktadır.
Sonuçta bir bayram olarak kutlanamayan 1 Mayıs, hakkını da arayamadığın kötü manzaralara sahne olmaktadır.
İstanbul Valiliği'nden yapılan resmi açıklamada, bugün İstanbul'da 1 Mayıs gösterileri sebebiyle 24 bin 500 polisin görev yapacağı belirtildi.
1 Mayıs kutlamaları için Bakırköy tahsis edilirken, her yıl olduğu gibi işçilerin Taksim Meydanı'nda toplanmasını engellemek için de geniş güvenlik önlemleri alındı.
Siyasi irade Taksim Meydanı'nı vermemede ısrarcı, işçiler de Taksim'de kutlamaya?
Yani bugün de yine geçmiş senelerde olduğu gibi "bildik" manzaralarla karşılaşacağız.
Siyasi iradenin kutlamalar için Bakırköy'ü tahsis etmesi olumlu ama Taksim konusundaki ısrarı hukuki değil?
Prof. Dr. Baş 30 Nisan 2014 tarihli makalesinde şunları ifade etmektedir:
"Anayasasında sosyal bir hukuk devleti olduğu yazılı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde, gösteri ve yürüyüş yapma anayasal bir haktır.
Anayasanın 26. maddesine göre, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir."
Siz bu hakkı uygulanamaz hale getirirseniz, o zaman Anayasada 'hak' adı altında yazılmasının bir manası da kalmayacaktır."
Burada bir noktanın daha altını çizmemiz gerekmektedir.
"Hak aramak" doğru ama yanlış olan, yapılması gereken yapılmadan, yanlış kişilerin kapısında hak aramaktır. Yunus Emre'nin dediği gibi "Kovanı çeşmenin altına koymadığın müddetçe 40 yıl dolası değil".
İktidarıyla, muhalefetiyle hangi parti olursa olsun Meclis içinde bulunan siyasiler, Kapitalist ekonomik anlayış dışında başka bir bakış açısına, çözüme sahip değiller.
Kapitalist anlayışı tarihe gömen, ekonomiye adaleti getiren, işçiye hakkını fazlasıyla teslim edecek olan tek bir sistem var, Milli Ekonomi Modeli?
Hakkında 9 uluslar arası kongre yapılan bu eşsiz Model, ülkemizde, yanı başımızda bulunan, aynı zamanda Bağımsız Türkiye Partisi'nin de genel başkanı olan Prof. Dr. Haydar Baş?
2002 seçimlerinden bu yana defalarca genel ve yerel seçimlere partisiyle aktif olarak katılmasına rağmen, yani siz işçiler alternatifsiz değilken, kalktınız hep size açlığı, sefaleti yaşatanların peşinde gittiniz, oylarınızla onlara işbaşına getirdiniz.
Halbuki Prof. Dr. Baş, kaynaklarını da göstererek sizlere, siz işçi kardeşlerimize her ay 5000 TL asgari ücret vereceğini, ayrıca 1000 TL de Vatandaşlık Maaşı vereceğini, hanımlarınıza 1500 TL, her bir çocuğunuza 250 TL burs vereceğini, hem de noter tasdikli taahhütnamelerle belirtiyordu.
Duyduğunuz ve bildiğiniz halde, seçim arifesi kulağınıza fısıldanan fitnelere, dedikodulara, cebinize konan 3-5 kuruşluk rüşvetlere kandınız ve size uzanan bu çözüm elini reddettiniz.
BTP iktidarı ve Prof. Dr. Haydar Baş'la sadece 1 Mayıs'ı değil, her gününüzü bayram olarak kutlayacakken, bugün bırakın kutlamayı, hakkınızı bile aradığınızda, TOMA'lara, biber gazlarına maruz kalmaktasınız.
Doğru, sizin haklarınızı vermeyenlerin, hak aramanıza mani olanların suçu var ama sizin hiç mi suçunuz yok? İyi düşünün.
Maalesef 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ya da meşhur ifadesiyle "İşçi Bayramı" da bundan nasibini almaktadır.
Normal şartlar altında 1 Mayıs bir bayramdır, bayram gibi kutlanması lazımdır.
İşçiler kendilerine tahsis edilen bu günde kendilerini huzurlu ve mutlu hissetmeli, büyük bir dayanışma içinde bir bayram kutlaması şeklinde bu günü geçirmelidir.
Ama böyle bir bayram havası ancak hakkını alan, geçim sıkıntısı yaşamayan işçilerin bulunduğu bir toplumda mümkün olabilir.
İşçiyi açlığa ve yoksulluğa mahkum eden, emek sömürüsü üzerine sistemini bina etmiş bir Kapitalist anlayışla işçi asla bu bayram havasına ulaşamaz.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, "Uzun süredir 'işçilerin bayramı' olmaktan uzaklaşıp bir hak arama gününe dönüşen 1 Mayıs" bu sebeple Kapitalist anlayışı icra eden siyasi iktidarın politikalarına toplumsal bir muhalefete dönüşmektedir.
Aldığı okyanus ötesi talimatları yerine getirmek dışında başka bir politikası olmayan siyasi irade ise, bu toplumsal muhalefete tahammül edemediğinden, haklarını arayan işçiler, sesleri duyurma adına yaptıkları gösterilerde, büyük kısıtlamalara, engellemelere ve de sert müdahalelere maruz kalmaktadır.
Sonuçta bir bayram olarak kutlanamayan 1 Mayıs, hakkını da arayamadığın kötü manzaralara sahne olmaktadır.
İstanbul Valiliği'nden yapılan resmi açıklamada, bugün İstanbul'da 1 Mayıs gösterileri sebebiyle 24 bin 500 polisin görev yapacağı belirtildi.
1 Mayıs kutlamaları için Bakırköy tahsis edilirken, her yıl olduğu gibi işçilerin Taksim Meydanı'nda toplanmasını engellemek için de geniş güvenlik önlemleri alındı.
Siyasi irade Taksim Meydanı'nı vermemede ısrarcı, işçiler de Taksim'de kutlamaya?
Yani bugün de yine geçmiş senelerde olduğu gibi "bildik" manzaralarla karşılaşacağız.
Siyasi iradenin kutlamalar için Bakırköy'ü tahsis etmesi olumlu ama Taksim konusundaki ısrarı hukuki değil?
Prof. Dr. Baş 30 Nisan 2014 tarihli makalesinde şunları ifade etmektedir:
"Anayasasında sosyal bir hukuk devleti olduğu yazılı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde, gösteri ve yürüyüş yapma anayasal bir haktır.
Anayasanın 26. maddesine göre, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir."
Siz bu hakkı uygulanamaz hale getirirseniz, o zaman Anayasada 'hak' adı altında yazılmasının bir manası da kalmayacaktır."
Burada bir noktanın daha altını çizmemiz gerekmektedir.
"Hak aramak" doğru ama yanlış olan, yapılması gereken yapılmadan, yanlış kişilerin kapısında hak aramaktır. Yunus Emre'nin dediği gibi "Kovanı çeşmenin altına koymadığın müddetçe 40 yıl dolası değil".
İktidarıyla, muhalefetiyle hangi parti olursa olsun Meclis içinde bulunan siyasiler, Kapitalist ekonomik anlayış dışında başka bir bakış açısına, çözüme sahip değiller.
Kapitalist anlayışı tarihe gömen, ekonomiye adaleti getiren, işçiye hakkını fazlasıyla teslim edecek olan tek bir sistem var, Milli Ekonomi Modeli?
Hakkında 9 uluslar arası kongre yapılan bu eşsiz Model, ülkemizde, yanı başımızda bulunan, aynı zamanda Bağımsız Türkiye Partisi'nin de genel başkanı olan Prof. Dr. Haydar Baş?
2002 seçimlerinden bu yana defalarca genel ve yerel seçimlere partisiyle aktif olarak katılmasına rağmen, yani siz işçiler alternatifsiz değilken, kalktınız hep size açlığı, sefaleti yaşatanların peşinde gittiniz, oylarınızla onlara işbaşına getirdiniz.
Halbuki Prof. Dr. Baş, kaynaklarını da göstererek sizlere, siz işçi kardeşlerimize her ay 5000 TL asgari ücret vereceğini, ayrıca 1000 TL de Vatandaşlık Maaşı vereceğini, hanımlarınıza 1500 TL, her bir çocuğunuza 250 TL burs vereceğini, hem de noter tasdikli taahhütnamelerle belirtiyordu.
Duyduğunuz ve bildiğiniz halde, seçim arifesi kulağınıza fısıldanan fitnelere, dedikodulara, cebinize konan 3-5 kuruşluk rüşvetlere kandınız ve size uzanan bu çözüm elini reddettiniz.
BTP iktidarı ve Prof. Dr. Haydar Baş'la sadece 1 Mayıs'ı değil, her gününüzü bayram olarak kutlayacakken, bugün bırakın kutlamayı, hakkınızı bile aradığınızda, TOMA'lara, biber gazlarına maruz kalmaktasınız.
Doğru, sizin haklarınızı vermeyenlerin, hak aramanıza mani olanların suçu var ama sizin hiç mi suçunuz yok? İyi düşünün.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Bir daha 6 Şubat’ları yaşamamak için… / 07.02.2025
- Ahmed Şara’nın Türkiye ziyareti ne anlama geliyor? / 05.02.2025
- Yatırımcılar, ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ arar / 04.02.2025
- Türkiye’de tarım BTP ile zirveye ulaşır / 01.02.2025
- İsrail, işgallerini kalıcı hale getirmeye çalışıyor / 31.01.2025
- Trump hızlı başladı; ne değişecek? / 29.01.2025
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- Ahmed Şara’nın Türkiye ziyareti ne anlama geliyor? / 05.02.2025
- Yatırımcılar, ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ arar / 04.02.2025
- Türkiye’de tarım BTP ile zirveye ulaşır / 01.02.2025
- İsrail, işgallerini kalıcı hale getirmeye çalışıyor / 31.01.2025
- Trump hızlı başladı; ne değişecek? / 29.01.2025
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025