Dünkü yazımızda ABD'nin BOP ülkelerinde yeni vatan arayışını izah etmiştik. Büyük Ortadoğu projesiyle işgal edilmesi karalaştırılan ülkeler farklı özelliklere sahiptir. Bu coğrafyaların bazıları " verimli hilal" olarak da ifade edilen tarım arazileri iken; bir kısmı da yer altı kaynakları ve özellikle petrol açısından dünyanın en zengin bölgelerini oluşturmaktadır.Irak 2. gruba girmektedir. Dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip ülkelerden biri olan Irak'ın işgali, kendi kaynaklarını tüketme noktasındaki ABD için yeni petrol kaynaklarına sahip olmak demektir.Hazırlanan "Irak petrol yasası"na göre ırak petrollerinin işletme hakkının tamamı ABD ve İngiltere'nin olacaktır. Bu iki ülke kısa vadede petrol gelirlerinin % 70 ini elde edecekken; ilerleyen zamanda gelirlerin % 20 sini alacaklardır. Uzun veya kısa vadeler için belirlenmiş bir tarihin yasada yer almaması, ABD ve İngiltere'nin belki de yıllarca Irak petrol gelirlerinin % 70'inin üzerine konması demektir. Bu gelişmeler ışığında Irak savaşının bir petrol savaşı olduğundan bahsedebiliriz. Irak petrol yasasında tek pürüz Kerkük ve Musul bölgesidir. Ülke petrollerinin % 40'ını bünyesinde barındıran bu iki şehir Amerikalı bir senatörün de dikkatini çektiği gibi son dönemde ciddi bir katliama sahne olabilir. Türkmenlerin yoğun olarak bulunduğu bölgeye şimdiden silahlandırılmış 100 bin peşmerge yerleştirilmiştir. Yapılacak referandumda peşmerge yoğunluğu ile bu bölge direk peşmergelere bağlanacak, "Kürdistan bölgesel yönetimine" dahil olacaktır. Buradan çıkan petrollerin kontrolü de tabi ki Kürdistan kontrolüne geçecektir. Silahların gölgesindeki bu referandumun Türkmen nüfusunu da tarih sahnesinden sileceği beklenen tehlikedir. Bilindiği gibi Türkmenler Irak işgalinin başladığı günlerde de benzeri bir katliamla adeta soykırıma tabi tutulmuştu. İşgal güçlerinden aldığı destekle bölgeye giren peşmergelerce Türkmen tapu kayıtları yok edilmiş, diğer nüfus bilgileri, kütüphaneler yağma edilmişti. Türkmen medeniyetine ait tüm eserlerin yok edildiği bu operasyon bugün tamamlanmak istenmektedir. Görünen o ki, kalan Türkmen nüfusu da referandum sürecinde katledilecektir. Batının çifte standardında Türk medeniyetiyle bağdaşmayan ve yapmadığımız Ermeni soykırımından devamlı Türkiye'yi sorumlu tutanlar, buradaki gerçek katliamları işlerine gelmedikleri için görmemektedirler. Türkiye işgalin ilk yıllarında üzerine düşeni yapmadığı gibi, bugün de olanlara seyircidir. Dış politikada izlenen yanlış siyasetle tarihten gelen baş olma, düşmana korku salma, dosta güven verme vasıflarını yitirmiştir. Musul, Kerkük Türk yurdudur ve öyle kalmalıdır. Ancak bu işgallerin bahanesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nde, eş başkanlık yaptığını ilan eden bir başbakanın şartları Türkmenlere el uzatmaya, sahip çıkmaya elverişli değildir.Bir an evvel tarihi dış politikamızı değiştirmek, tarihi vasıflarımıza dönmek ve Türkiye Cumhuriyetinden bekleneni vermek zorundayız. Unutmayalım ki, geçen zaman Sınır ötemizde yaşananlardan direk olarak etkilenecek Türkiye aleyhine de işlemektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Abdullah Kibaroğlu / diğer yazıları
- ORTADO'U'daki gizli el / 15.01.2007
- Kimin sözcülüğünü yapıyorlar? / 11.01.2007
- Kıbrıs'ta son nokta / 10.01.2007
- Irak petrolleri kime akacak? / 09.01.2007
- ABD'nin yeni vatanı / 08.01.2007
- Enerji politikaları ve Milli Ekonomi Modeli / 07.01.2007
- Mütareke basını yine sahnede / 06.01.2007
- İşe yaramadı / 05.01.2007
- Saddam neden idam edildi? / 04.01.2007
- Kimin sözcülüğünü yapıyorlar? / 11.01.2007
- Kıbrıs'ta son nokta / 10.01.2007
- Irak petrolleri kime akacak? / 09.01.2007
- ABD'nin yeni vatanı / 08.01.2007
- Enerji politikaları ve Milli Ekonomi Modeli / 07.01.2007
- Mütareke basını yine sahnede / 06.01.2007
- İşe yaramadı / 05.01.2007
- Saddam neden idam edildi? / 04.01.2007