Saddam Hüseyin yaşamında olduğu kadar idamı sonrasında da Irak'ın ve dünyanın gündemini etkileyeceğe benziyor.Siyasi hayatını ABD'ye ram olmakla geçiren Saddam, bu bağlılığını hayatıyla ödemiştir.Bilindiği gibi, BOP çerçevesinde kimyası ve coğrafyası değişecek 22 İslam ülkesinden biri olan Irak, Saddam bahane edilerek işgal edilmiştir. Ülkede bulunmayan kimyasal silahlardan sorumlu tutulan Saddam, işgal güçlerinin kurduğu kukla mahkemenin kararıyla asılmıştır. Saddam'ın idamı Irak bataklığında 2. Vietnam sendromu yaşayan ABD için sadece bir devlet başkanını öldürmek manasında değildir. Devrik lideri idam ettikleri mekan Şiilere işkence yapmak için kullanılan, "Şii işkencehanesi" olarak bilinen yerdir. İnfazın arkasından sokaklarda sevinç çığlıkları atan Şiiler aslında bilmeden ABD'nin oyununa gelmektedir. Ülkede çıkması an meselesi Şii-Sünni mücadelesi işgal sırasında olduğu gibi Saddam bahanesi ile körüklenmiştir ve eğer bu gerçekleşirse ABD bölgedeki hakimiyetini "Müslümanı Müslümana kırdırarak" gerçekleştirecektir. Bu noktada tarihin en eski devletlerinden olan İran'ın tecrübeleri ile ABD'nin tezgahını bozması beklenirken, Saddam'ın ölümünden duyduğu memnuniyeti dile getiren beyanları bizi hayal kırıklığına uğratmıştır. Bu tavrıyla İran, İsrail'le aynı safta yer almış, "Müslümanın Müslümana kırdıran" projenin tarafı olmuştur. İnfazın ardından sayın Erdoğan'ın "geçmişe bakmak lazım" yorumu da bizi hayal kırıklığına uğratan ikinci açıklamadır. Zira, Başbakan, Saddam devlet başkanı iken, Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'i ticari anlaşmalar yapmak maksadıyla Saddam'a gönderen kişidir. Devlet başkanı sıfatı devam ederken görülmeyenlerin, idamın arkasından gündem edilmesi bizim devlet anlayışımıza yakışan bir üslup olmasa gerek? Sayın Erdoğan "medeniyetler ittifakı"na dahil olurken, bu ittifakın Irak için faydalarından bahsetmişti. Bölgenin ittifaktan nasibi, idam ederken dahi kelime-i şahadet getirmesine bile müsaade etmeyen bir zihniyetin işgaline ses çıkarmamaktır. Medeniyetlerarası ittifakta eğer bir samimiyet söz konusu olsa, bölgede öncelikle Şii-Sünni birliği tesis edilirdi. Ve gerçek bir demokrasiden bahsedilecekse, Saddam'ı Şii-Sünni üyelerden kurulu bir mahkemenin yargılaması sağlanırdı. İktidarı döneminde yaptıkları düşünüldüğünde belki idamdan daha ağır bir cezaya çarptırılacak olan Saddam'ı Iraklılar yargılayacağı için alınan karar "demokrasi"nin gereği olacaktı . Başbakan, tüm bunların yerine Şii-Sünni isyanını hortlatarak bölgede hakimiyetini ilana hazırlanan ABD'ye ve onun projesi medeniyetler ittifakına acaba halen sahip çıkabilecek midir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Abdullah Kibaroğlu / diğer yazıları
- ORTADO'U'daki gizli el / 15.01.2007
- Kimin sözcülüğünü yapıyorlar? / 11.01.2007
- Kıbrıs'ta son nokta / 10.01.2007
- Irak petrolleri kime akacak? / 09.01.2007
- ABD'nin yeni vatanı / 08.01.2007
- Enerji politikaları ve Milli Ekonomi Modeli / 07.01.2007
- Mütareke basını yine sahnede / 06.01.2007
- İşe yaramadı / 05.01.2007
- Saddam neden idam edildi? / 04.01.2007
- Kimin sözcülüğünü yapıyorlar? / 11.01.2007
- Kıbrıs'ta son nokta / 10.01.2007
- Irak petrolleri kime akacak? / 09.01.2007
- ABD'nin yeni vatanı / 08.01.2007
- Enerji politikaları ve Milli Ekonomi Modeli / 07.01.2007
- Mütareke basını yine sahnede / 06.01.2007
- İşe yaramadı / 05.01.2007
- Saddam neden idam edildi? / 04.01.2007