Yıllardan beri Merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın öğretileri doğrultusunda, 'önce insan' diyoruz ve insanı (insanları) maddi esaretten kurtaracak Milli Ekonomi Modeli'ni anlatmaya çalışıyoruz.
Çünkü 'insanı yaşat ki, devlet yaşasın' hakikatini, kalabalıkları galeyana getirmek, oy avcılığı yapmak için kullanılan bir slogan olarak değil milli ve manevi bir görev olarak algılayıp, hayata geçirmek istiyoruz.
Bugün siyaset sahnesinde rol alanlar ve bu rollerini kaptırmama gayretinde olanlar ne diyor?
Bir kesimi, 'biz yaptık, yol, köprü, havalimanı yaptık, beka meselesi, ülkeyi bunlara bırakamayız' vs.
Diğer kesimi ise 'batırdılar, bitirdiler, kurtaracağız, çıkaracağız' vs.
Ya insanlar! Hemen herkes şikayetçi. Zengini de, fakiri de, okumuşu da, okumamışı da. Yaşlısı da, genci de.
Neden? Çünkü insanımız, kendi kıymetini bilmedi. Haliyle de bu kıymetin karşılığını istemedi.
Seçtikleri ise insana yatırım yapmadı. Betonu, lüksü, şatafatı 'itibar' olarak algıladı ve kendi itibarlarına yatırım yaptı.
Oysa 'başa geçenler, kurumları düzeltmek istese de, hak ve hukuk dağıtmak gayesinde olsa da asıl problemi halledemedikleri için başarılı olamıyorlar.
Her zaman ifade ediyoruz. Önce insan meselesi çözülmelidir. İnsan, 'Hak adına ve kendi yararına' kazanılmadıktan sonra hangi kanunu, nizamı getirseniz, hangi düzenlemeyi yapsanız da işe yaramayacaktır' diyordu Prof. Dr. Haydar Baş.
Siz söyleyin, iktidarın övündüğü, muhalefetin eleştirdiği malum projeler işe yaradı mı?
Yaramadı. Nereden biliyorum? Yağ, ekmek, ucuz ürün, bir sonraki günden daha ucuz akaryakıt kuyruklarından.
Nasıl yarasın ki! Çiftçi ile restleşen, madencileri ezen, emeklileri yük olarak gören, üniversitelerle, akademisyenlerle çatışan; yargıyı, medyayı, sanat ve iş dünyasını, 'ya bendesin ya da karşımdasın' seçimine zorlayan bir anlayış var ortada.
Kanaatimce, dünyanın anladığı, kendi devlet ve halkları için projelerini hayata geçirdiği Milli Ekonomi Modeli'nin, ülkemiz siyaseti tarafından algılanmamasının sebebi, 'insanı tanımadıkları, önce insan' demedikleri içindir.
Amma da yaptın, diyenler olabilir. Beraber çapraz sorgu yapalım.
Eğer bu ülkede insan meselesi çözülmüş olsaydı, siyasetçiler bu kadar agresif, insanları ayrıştırıcı söylem ve icraatlarda bulunurlar mıydı?
Kanunen suç sayılan, hem de milli ve manevi kültürümüzde reddedilen hitaplarla kişi, parti, kurum ve insanları hedef alırlar mıydı?
Evet, önce insan meselesi çözülmelidir.
Bu meseleyi çözecek olan da, 'Prof. Dr. Haydar Baş fikri iktidarı sağladı. Biz de siyasi iktidarı sağlayacağız' diyen BTP lideri Hüseyin Baş'tır.
Çünkü elinde 'önce insan' mantığı üzerine kurulmuş Milli Ekonomi Modeli ve sosyal devlet projeleri vardır. En önemlisi ise bizzat kendisi ve kadrosu bu modelin ruhuna vakıftır.
Sayın Baş'ın geleneksel siyaset anlayışından ve siyasetçilerden farklı olduğunu her söylem ve açıklamasında çok rahat görebilirsiniz.
Adem Metan'ın Youtube kanalında soruları cevaplayan Sayın Baş bu farkını bir kez daha gösterdi.
"Ben fikri olan biriyim. Popülist bir söylem, popüler bir mantık peşinde gideyim, birilerinden nemalanayım diyen biri değilim. Ben gerçekten bir siyasetçiyim…
Bugün Türkiye'de siyasetin geri kalmışlığını anlatmaya çalışan bir siyasetçiyim. Ben, 'Çok geri kaldınız, çok sığ kaldınız bunları düzeltelim, bunu yeni bir mantığa, yeni bir dünyaya açalım' diyen bir siyasetçiyim.
Ben arkasına kocaman bir Atatürk resmini koymuş biriyim. Bence herkes sevmek zorunda, bu Atatürk için geçerli.
Beni sevmesin, bana saygı da duymasın, burası benim için önemli değil. Ben şunun için hizmet ediyorum; Beni seven için, benimle gelecek kurmak isteyenler için, bana saygı duyanlar için hizmet ediyorum ama diğerleri için de hizmet edeceğim.
Ama o beni sevsin, sevmesin burası değil benim meselem. Günün sonunda ben bugün Türkiye'de idarede olursam, emin olun hepsi beni sevecek.
Çünkü ben, kimseyle çekişmiyorum, kavga etmiyorum, kimseyle bir alıp veremediğim yok, kimseyle de bir kan davam yok. Ben böyle biriyim. O yüzden o sevgi ağını zaman içinde emin olun kuracağız. Bundan kesinlikle eminim…
Bugün benim önümdeki tek sıkıntı şudur; Ben 1,5 yıllık genel başkanlık süreci olan bir siyasetçiyim.
Dolayısıyla 1,5 yılda Türkiye'nin tamamı tarafından tanınmak zor bir şeydir ama gün geldiğinde, çok kısa bir zaman sonra tüm Türkiye, beni tanıyacak ve tanıdığı gün, 'Ben aradığımı buldum' diyecek.
O yüzden ben, gençlere hep şunu söylüyorum; 10 yıl sonra bu insanlar yok ve yarın aramızda olamayacak insanlar, bizim yarınımızı şekillendiriyor. Niye buna müsaade edelim?"
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025