Fahri Âlemin Tebuk seferi dışında bütün gazalarında bulunan (o gazvede Resul ü Ekrem Medine'de kendi yerlerine bıraktılar) kişidir Hz. Ali.
Hemen hemen bütün müşriklerin evinde kılıcının yarası görünen kişidir Hz. Ali.
Amr ibni Abdüvüd namındaki müşrik pehlivan ile dövüşen onu mağlup eden kişidir Hz. Ali.
O haydut, Peygambere küfrederek karşıma ER gönder diye bağırır iken bütün ashap Resulü Ekrem'in huzurundaydılar.
Habib i Ekrem:
Bu azgın adama kim karşı çıkacak diye emrettikleri vakit herkes önüne bakar iken:
Ya Resulullah ben diye atılan,
Canab-ı Peygamber otur Ya Ali! Karşındaki Abduvüddür..
Kâfir yine yüksek sesle Resul ü Kibriya'ya küfrederek. Karşımda er istiyorum narasına karşı: Yine o büyük Peygamber bununla kim karşılaşacak diye tekrar emir ettiklerinde herkes sükût ile önüne bakar iken işte bu insan aslanı Ya Resûlullah dayanamıyorum size dil uzatıyor bana müsaade edin karşısına çıkacağım diye atılan,
Peygamberi Zişan'ın duası ile meydana çıkıp meşhur haydut ile dövüşüp kellesini aldığı vakit:
"Yer ile gök arasında Ali'den efdal kimse yoktur" diye Resulüekremden rütbe alan kişidir Hz. Ali.
"Ben kimin Efendisi isem Ali de onun efendisidir."
"Benim borcumu ancak Ali ödeyebilir" diye Allah Resulü tarafından onurlandırılan, vazifelendirilen kişinin adıdır Hz. Ali.
Hz. Fatıma ile evlenen, Peygamber Efendimize damat olan,
Resulü Ekrem'in omzunda gezdirdiği, öperek koklayarak sevdiği sevgili torunları Hasan ile Hüseyin'in babası olan kişidir Hz. Ali.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız İmam Ali efendimizi anlatır, anlatır sonunu içinde çok anlam barındıran şu ifadesiyle söyleyeceklerini, anlatacaklarını taçlandırırdı "Ali başka"
Peki, Muaviye kim?
Resulü Ekrem'e bütün harplerde cephe almış, ordular hazırlamış, sevk etmiş, Uhud savaşında Resulullah'ın yüzünün parçalanmasına sebep olmuş olan Ebu Sufyan'ın oğlu.
Âlemlere rahmet saçan O Aziz Peygamber'in canı gibi sevdiği sevgili amcası Hz. Hamza Radiyallahü Anhunun ciğerini yiyen, kulaklarını gerdanlık yapıp boynuna takan Hind'in oğlu,
Hz. Hüseyin'i ve evlatlarını Kerbela'da parçalattıran Yezid'in babası.
İslam kuvvet bulduktan sonra, (her şey Müslümanların eline geçince mevki almak için) Müslüman olduğunu söyleyen ve Müellefei Kulüp'ten olup; Yani dinde durup din aleyhinde fitne ile fenalık yapmaması için kendisine maaş tahsis edilen bir adam...
İşte bu adam Hz Ali'ye isyan etti, karşı geldi.
Peygamber buna baği (haktan ayrılan, zulmeden, haddi aşan) dediği halde gafiller müçtehit dedi.
Resulü Ekrem Melik-i ADUD (Hükümeti, idareyi kuvvet zoru ile ele geçiren kimse, sultan) diye rütbe verdiği halde zavallılar bu adama ashap dedi.
Yahu Muaviye'nin Hz. Ali'ye isyan etmesi yüzünden binlerce insan öldü, ocaklar söndü, "suç kimdedir. Ali'de mi? Muaviye'de mi?" diye sorulunca... Alınan cevap:
Hayır, suç hiç birinde değil. Ali siyasette hata etti. Muaviye içtihadında hata etti. Nasıl bir iş bu? Bir davada iki taraf da nasıl haklı oluyor, bu mümkün mü?
Sıkılmadan Ali, idaresinde hata etti diye dil uzatıldı. (Mısır valisi Malik ibn-i Eşter'e gönderdiği emirnamesini oku! Ali'nin idaresi ne olduğunu anla! Ve utan!)
Yahu insaf! Binlerce adamın kanının akıtılmasına içtihat süsü ile Muaviye'yi Hz. Ali'ye karşı haklı çıkarıp onu kurtarmak için, bu mübarek dini nasıl alet edersiniz? Muaviye'nin asıl amacının kendi siyasi ikbalini garantiye almak için kendi menfaatini, İslam'ın menfaatiymiş gibi göstererek insanları aldattığını nasıl görmezsiniz?
Muaviye ne istiyordu?
Geniş bir Emevi saltanatı kurmak! Fakat bu saltanat din perdesi altında kurulacaktı.
Bu perde arkasındaki isteğinin gerçekleşmesi için her yolu mubah görüyordu. Bu amacı için her türlü cinayeti işlemeyi de kendinde bir hak olarak görüyordu. Para ile kendisine önce bir nüfuz oluşturup çevre kurdu. Rütbe, dinar, altın ile en şaki adamları etrafına topladı. Tüyler ürpertecek kadar cinayetleri kamu kılıfı ile işlettirdi, kamu gücünü kullanarak haksız kazançlar elde etti. Bu zenginlikle insanları kendine bağladı, Öyle ki insanlar Muaviye'nin hatırı için dişi deveyi erkek deve olarak kabul edebiliyorlardı. Bu kadar izandan, insaftan, akıldan mahrum bir güruh oluştu.
Hz. Hasan'ı şehit ettirdi.
Yezid'i sağ iken yerine getirdi.
Bu yapılan şeyleri ne din, ne kitap, ne akıl, ne de vicdan kabul etmez. Bugün Muaviye'ye hazret demeyen bizlere buğz edenlerin durumu neye benziyor biliyor musunuz?
Caniyi mahkemeye sevk eder ve içtihat süsü ile çeşitli maslahatlarla caninin yaptıklarına çeşitli gerekçeler sunarak suçunu hafifletip, sonra hoş görüp bir de bu caninin icraatları ibadet diye kaydedilmez mi?
Soruyorum: Aklı olan, vicdanı olan bunu kabul eder mi? Bu adama Hazret denir mi?
- Mustafa Kemal Atatürk bir Osmanlı paşasıydı / 01.04.2025
- Bayram, şeker ve ruhsuzluk / 29.03.2025
- Akıl mı aşk mı? İnsanı insan yapan nedir? / 25.03.2025
- Akıl ve inanç: Haritasız yolculuk olur mu? / 22.03.2025
- Ehlibeyt ve Ramazan: Oruç, sadece bir açlık mıdır? / 21.03.2025
- Boğaz kanla dolu, ama geçilmez! / 18.03.2025
- Unutulan hakikat, kaybolan insanlık / 16.03.2025
- İnsanın, insan-ı kâmil olduğu ay: Ramazan / 14.03.2025
- İstiklal’in sesi: Bir milletin ruhuna kazınan marş / 12.03.2025