Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) "Resesyondan Nasıl Çıkarız? İleriye İlişkin Senaryolar" başlığıyla bir teknik analiz yayımladı.
TEPAV Finans Enstitüsü Direktörü Dr. Fatih Özatay, Türkiye ekonomisinin resesyondan çıkabilmesi için çok sayıda senaryo yazılabileceğini, en olumlu senaryonun da IMF ile yeni bir anlaşma yapmaktan geçtiğini söyledi ve en kötü senaryonun ise mevcut durumun aynen devam etmesi olacağını belirtti.
Yapılan bu açıklamaya bakılırsa, Türkiye geldiği noktada ölümlerden ölüm beğenmek durumunda…
Eğer denildiği gibi en olumlu senaryo IMF ile yeni bir anlaşma ise vay halimize…
Mevcut durumun kötülüğünü, en olumlu senaryonun IMF olarak ifade edilmesi gayet iyi anlatıyor.
Özatay, IMF'ye neden ihtiyaç duyulduğunu da şu şekilde ifade etti:
"IMF ile 3 nedenle anlaşmak gerekiyor. Birincisi, yakın zamanda çok sayıda ekonomik program açıkladık, ama geldiğimiz nokta ortada. Yeni programın kredibiliteye ihtiyacı var. İkincisi, sorunlu özel şirket kredilerini banka bilançolarından temizleme operasyonu için uzmanlığa ihtiyacımız var. IMF ve bir dizi uluslararası kurum bu uzmanlığı sağlar. Üçüncüsü, IMF kredisine ihtiyacımız var."
Özatay kısaca, paraya ihtiyaç var ve hükümetin sunduğu yeni programlar ve paketler hiçbir işe yaramadı demek istiyor.
Özatay 4 ayaklı bir programın uygulanması gerektiğini belirtiyor.
Bu 4 ayaklı programın da; banka bilançolarının temizlenmesi, istikrar ve güven ortamının sağlanması, statükoyu değiştirecek adımların atılması ve adalet-demokrasi içerikli adımlardan oluşması gerektiğini belirtiyor.
Yani bankacılık sektörü sıkıntıda, istikrar ve güven ortamı yok, mevcut durumu sürdürmek doğru değil, adalet ve demokrasi yara almış durumda…
Özatay, IMF destekli 4 ayaklı programın başarıya ulaşması için gereken şartları da şöyle sıralıyor:
"Yerel seçimlerden önce uygulanan ve bütçeyi bozan uygulamalara bir daha yeltenilmemeli. Kamu bankalarına görev zararı yazdıracak işlemlere son verilmeli. Merkez Bankası bağımsızlığı yeniden tesis edilmeli. Arsa rantını azaltmak için rant vergisi getirilmeli. İhale yasası eski haline döndürülmeli. Adil, hızlı ve bağımsız bir hukuk sistemi kurulmalı. Toplumdaki kutuplaşma azaltılmalı. En ağır eleştirilerin bile korkulmadan dile getirildiği özgürlükçü bir ortam oluşturulmalı."
Ne demek istediği gayet iyi anlaşılıyor, yorum yok.
TEPAV, sunduğu bu analizle mevcut durumun neden sürdürülemeyeceğini madde madde ifade ediyor, düzeltilmesi gereken problemlerin bir kısmını belirtiyor ama sunduğu çözüm tam bir fiyasko…
IMF bugüne kadar Türkiye de dahil onlarca ülkeye ekonomik program sundu, hangi ülke bu programla düze çıktı.
Rusya, Brezilya gibi ülkeler IMF'den kurtulunca rahatladılar.
Türkiye, doğru, bir süredir IMF ile anlaşma yapmıyor ama bu anlaşma yapmadığımız dönemde bile uyguladığımız ekonomi politikaları dün IMF'nin bize dayattığı politikalar…
Özelleştirmeler, borcu borçla çevirme mantığı, maliyet enflasyonunun yaşandığı ülkemizde talep enflasyonunu düşürmek için uygulanan adımlar, kemer sıkma politikaları ve daha niceleri…
Bunlar hep IMF'nin masaya koyduğu adımlardı, siyasilerimiz "kamçısız" bir şekilde bunları hayata geçirdi.
Bugün IMF gibi kurumlar, dün Osmanlı'nın son dönemlerinde kabusumuz olan Duyun-u Umumiye'nin güncel versiyonlarıdır.
Dün Duyun-u Umumiye, elinde avucunda bir şey kalmayan ve borç batağında olan Osmanlı'yı bir sülük gibi emdi.
Bugün de vergiler, cezalar ve zamlar dışında hiçbir geliri kalmamış Türkiye için IMF de aynısı olacaktır.
Bugün IMF ile anlaşmak demek, çok net söylüyorum, bu elimizdeki son gelir kaynaklarının da elimizden gitmesi demektir.
Çünkü vereceğimiz tek şey bunlar kaldı.
Bir sonraki adım ise Türkiye'nin Osmanlı gibi resmen iflası ve alacaklıların alacakları karşılığı topraklarımıza el koyması olacaktır.
Bize çok kısa zamanda bunu yaşatacak bir IMF, TEPAV'ın iddia ettiği gibi eğer gerçekten en olumlu senaryo ise gerçekten vay halimize?
Ölmüşüz de ağlayanımız yok.
Dilerseniz en iyi senaryoyu biz söyleyelim:
Yıllardır görmezden geldiğimiz Prof. Dr. Haydar Baş'ı ve dünyada uygulanan ve mükemmel neticeler alınan eşsiz çözümü Milli Ekonomi Modeli'ni baş tacı ederiz ve çok kısa bir zamanda dünyanın tam bağımsız en güçlü ekonomisi oluruz.
Çin ve Rusya Milli Ekonomi Modeli ile dünyanın zirvesine oturdu, Türkiye niye zirveye oturmasın?
Hem de modelin sahibi içindeyken…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025