İmam Bakır, sevenlerinin özelliklerini anlatıyor
Bizim taraftarlarımız ancak Allah'tan çekinen ve O'na itaat eden kimselerdir. Taraftarlarımız ancak tevazu, huşu ve emaneti eda etmek, Allah'ı çok anmak, oruç tutmak, namaz kılmak...
04.03.2025 02:21:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Bizim taraftarlarımız ancak Allah'tan çekinen ve O'na itaat eden kimselerdir. Taraftarlarımız ancak tevazu, huşu ve emaneti eda etmek, Allah'ı çok anmak, oruç tutmak, namaz kılmak, anne ve babaya iyilikte bulunmak, fakir, borçlu ve yetim olan komşuların karşısında kendilerini sorumlu bilmek, doğru konuşmak, Kur'ân okumak ve insanlar hakkında iyilikten başka bir şey söylememekle tanınırlar ve onlar kendi kavimlerinin emin insanlarıdırlar.
Dört şey hayır hazinelerindendir: İhtiyacı gizlemek, sadakayı gizlemek, ağrıyı bildirmemek ve musibeti söylememek.
Dili gerçeği söyleyenin, ameli temiz olur. Niyeti iyi olanın, rızkı çoğalır. Ailesine karşı güzel davrananın ise ömrü uzar.
Sakın tembellik ve sabırsızlık etme. Çünkü bunlar her şerrin anahtarıdır. Tembellik eden hiçbir hakkı eda edemez. Sabırsızlık eden de hiçbir hakka dayanamaz (biraz sinirlenmekle haktan el çeker).
Kim, Allah'a iman etmek, kardeşine vefalı kalmak ve Allah'ın rızasını talep etmek üzere Allah yolunda bir kimseyle kardeş olursa, Allah'ın nurundan bir ışık, azabından bir aman (güvence), kıyamette kendisini kurtarıcı bir delil, kalıcı bir izzet ve yüce bir şan kazanmış olur.
Çünkü mümin, ne Allah'a ektir ve ne de O'ndan kopuktur. "Bu sözün manası nedir?" dediklerinde, İmam şöyle buyurdu: "Ek değildir" yani o, Allah değildir. "O'ndan kopuk değildir" yani o, başkasından değildir."
Kişinin başkasında gördüğü bir ayıbı kendisinde görmemesi, terk edemediği bir şeyle başkasını ayıplaması ve kendisini ilgilendirmeyen bir şeyle arkadaşını incitmesi, kendisini aldatması için yeterlidir.
Tevazu; makamından aşağı olan bir yerde oturmaya razı olman, karşılaştığın herkese selâm vermen ve haklı olsan bile münakaşayı terk etmendir.
Mümin, müminin kardeşidir; mümin kendi kardeşine ne küfreder, ne onu iyilikten mahrum bırakır ve ne de ona su-i zanda bulunur.
İlminden faydalanılan âlim, yetmiş bin abitten daha üstündür.
İnsan, kendisinden üsttekini kıskandığı ve kendisinden aşağıdakini de küçümsediği sürece âlim sayılmaz.
İmam aleyhi's-selâm: "Allah'a isyan eden, O'nu tanımamıştır." buyurup şu manzumeyi okudular:
Sevdiğini söyler, isyan edersin O'na
Acayip bir iştir bu, andolsun ki canına
Sevgin gerçek olsaydı, itaat ederdin O'na
Çünkü aşık maşukun, sözünden çıkmaz asla.
Dünya malına yeni kavuşmuş bir kimseye muhtaç olmak, yılanın ağzındaki paraya muhtaç olmaya benzer; bir taraftan ona muhtaçsın, diğer taraftan ise tehlikedesin.
Üç haslete sahip olan, onların vebalini (cezasını) çekmedikçe ölmez: Zulmetmek, sıla-i rahmi kesmek ve yalan yere yemin etmek ki, Allah'a karşı savaşmaktır.
Sevabı çabuk ulaşan itaat, sıla-i rahimdir. Bazı insanlar facir olur, (ama) ilişkileri ve birbirlerini sevmeleri sebebiyle mal ve servetleri artar.
Yalan yere yemin etmek ve sıla-i rahmi kesmek (akrabalara kötü davranmak) yurtları harabeye dönüştürür.
Marifetsiz yapılan amel kabul olmaz; amelsiz de marifet olmaz. Kim (Allah'ı) tanırsa, marifeti, onu amel etmeye sevk eder; marifeti olmayanın ameli kabul olmaz.
Allah-u Teâla yaratıklarından bazılarını hayır ehli kılmış, hayır işi onlara sevdirmiş, hayır talep edenleri onlara yöneltmiş, yağmuru göndermekle kurak yeri ve ehlini diriltmeyi kolaylaştırdığı gibi iyi işleri yapmayı da onlara kolaylaştırmıştır.
Allah-u Teâla, yaratıklarından bazılarını da hayır işe düşman kılmış, hayrı ve hayır işi yapmayı da onlara sevdirmemiş, hayır talep edenlerin onlara yönelmesini yasaklamış ve bazen kurak yeri ve ehlini helak etmek için yağmurunu oradan esirgediği gibi, hayır bir iş yapmayı da onlara yasaklamıştır; ama Allah'ın affettiği daha çoktur.
Kardeşinin (sana karşı) kalbindeki sevgisini, kalbindeki (ona karşı) sevginle tanı.
İman, sevgi ve buğzdan ibarettir.
İmam aleyhi's-selâm oğluna buyurdular ki: Hakka tahammül et; çünkü hak olan yerde bir şeyi esirgeyen, onun iki katını batılda harcar.
Kime ahmaklık verilmişse, iman ondan uzaklaştırılmıştır.
Allah-u Teâla çirkin söz söyleyen, ağzı bozuk adamı sevmez.
Allah-u Teâla'nın, geçimde darlık ve ibadette gevşeklik gibi, vücut ve kalp hakkında cezaları vardır. Hiç kimse, katı kalplilikten daha büyük bir cezaya uğramamıştır." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Dört şey hayır hazinelerindendir: İhtiyacı gizlemek, sadakayı gizlemek, ağrıyı bildirmemek ve musibeti söylememek.
Dili gerçeği söyleyenin, ameli temiz olur. Niyeti iyi olanın, rızkı çoğalır. Ailesine karşı güzel davrananın ise ömrü uzar.
Sakın tembellik ve sabırsızlık etme. Çünkü bunlar her şerrin anahtarıdır. Tembellik eden hiçbir hakkı eda edemez. Sabırsızlık eden de hiçbir hakka dayanamaz (biraz sinirlenmekle haktan el çeker).
Kim, Allah'a iman etmek, kardeşine vefalı kalmak ve Allah'ın rızasını talep etmek üzere Allah yolunda bir kimseyle kardeş olursa, Allah'ın nurundan bir ışık, azabından bir aman (güvence), kıyamette kendisini kurtarıcı bir delil, kalıcı bir izzet ve yüce bir şan kazanmış olur.
Çünkü mümin, ne Allah'a ektir ve ne de O'ndan kopuktur. "Bu sözün manası nedir?" dediklerinde, İmam şöyle buyurdu: "Ek değildir" yani o, Allah değildir. "O'ndan kopuk değildir" yani o, başkasından değildir."
Kişinin başkasında gördüğü bir ayıbı kendisinde görmemesi, terk edemediği bir şeyle başkasını ayıplaması ve kendisini ilgilendirmeyen bir şeyle arkadaşını incitmesi, kendisini aldatması için yeterlidir.
Tevazu; makamından aşağı olan bir yerde oturmaya razı olman, karşılaştığın herkese selâm vermen ve haklı olsan bile münakaşayı terk etmendir.
Mümin, müminin kardeşidir; mümin kendi kardeşine ne küfreder, ne onu iyilikten mahrum bırakır ve ne de ona su-i zanda bulunur.
İlminden faydalanılan âlim, yetmiş bin abitten daha üstündür.
İnsan, kendisinden üsttekini kıskandığı ve kendisinden aşağıdakini de küçümsediği sürece âlim sayılmaz.
İmam aleyhi's-selâm: "Allah'a isyan eden, O'nu tanımamıştır." buyurup şu manzumeyi okudular:
Sevdiğini söyler, isyan edersin O'na
Acayip bir iştir bu, andolsun ki canına
Sevgin gerçek olsaydı, itaat ederdin O'na
Çünkü aşık maşukun, sözünden çıkmaz asla.
Dünya malına yeni kavuşmuş bir kimseye muhtaç olmak, yılanın ağzındaki paraya muhtaç olmaya benzer; bir taraftan ona muhtaçsın, diğer taraftan ise tehlikedesin.
Üç haslete sahip olan, onların vebalini (cezasını) çekmedikçe ölmez: Zulmetmek, sıla-i rahmi kesmek ve yalan yere yemin etmek ki, Allah'a karşı savaşmaktır.
Sevabı çabuk ulaşan itaat, sıla-i rahimdir. Bazı insanlar facir olur, (ama) ilişkileri ve birbirlerini sevmeleri sebebiyle mal ve servetleri artar.
Yalan yere yemin etmek ve sıla-i rahmi kesmek (akrabalara kötü davranmak) yurtları harabeye dönüştürür.
Marifetsiz yapılan amel kabul olmaz; amelsiz de marifet olmaz. Kim (Allah'ı) tanırsa, marifeti, onu amel etmeye sevk eder; marifeti olmayanın ameli kabul olmaz.
Allah-u Teâla yaratıklarından bazılarını hayır ehli kılmış, hayır işi onlara sevdirmiş, hayır talep edenleri onlara yöneltmiş, yağmuru göndermekle kurak yeri ve ehlini diriltmeyi kolaylaştırdığı gibi iyi işleri yapmayı da onlara kolaylaştırmıştır.
Allah-u Teâla, yaratıklarından bazılarını da hayır işe düşman kılmış, hayrı ve hayır işi yapmayı da onlara sevdirmemiş, hayır talep edenlerin onlara yönelmesini yasaklamış ve bazen kurak yeri ve ehlini helak etmek için yağmurunu oradan esirgediği gibi, hayır bir iş yapmayı da onlara yasaklamıştır; ama Allah'ın affettiği daha çoktur.
Kardeşinin (sana karşı) kalbindeki sevgisini, kalbindeki (ona karşı) sevginle tanı.
İman, sevgi ve buğzdan ibarettir.
İmam aleyhi's-selâm oğluna buyurdular ki: Hakka tahammül et; çünkü hak olan yerde bir şeyi esirgeyen, onun iki katını batılda harcar.
Kime ahmaklık verilmişse, iman ondan uzaklaştırılmıştır.
Allah-u Teâla çirkin söz söyleyen, ağzı bozuk adamı sevmez.
Allah-u Teâla'nın, geçimde darlık ve ibadette gevşeklik gibi, vücut ve kalp hakkında cezaları vardır. Hiç kimse, katı kalplilikten daha büyük bir cezaya uğramamıştır." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.