İlim Çin'de değil, yanımızda?

"İlim Çin'de de olsa alınız" diyor Yüce Peygamberimiz (SAV).Bu hadis-i şerif doğru bilgiye ulaşmanın ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.Yüzde 99 Müslüman nüfusa sahip bir ülkenin insanları olarak bu hadisin ne anlama geldiğini gayet iyi biliyoruz.Biliyoruz bilmesine ama iş pratiğe dökülünce hiç de anlaşıldığı gibi olmuyor.Maalesef Türkiye olarak bu hadisi şöyle algılıyoruz: "İlmi illaki ABD'den, Çin'den, Rusya'dan, İngiltere'den, Almanya'dan alınız. İlim eğer Türkiye'den çıkıyorsa sakın ola ki almayınız, o ilim mutlaka bu ülkelerin onayından geçmeli. Hatta kendileri o ilmi uygulasalar bile sakın almayın, bize yapın derlerse, tavsiye ederlerse uygulayın?"Bu dediklerim biraz mübalağalı gibi gözükse de gerçekte aynen böyle?Yıllarca, hatta asırlarca Türk milletine hep "batı kompleksi" yerleştirildi. Batılı olmak nesillerimize hep yedirilmeye çalışıldı. "Biz yapamayız onlar yapar" mantığı iliklerimize kadar işletildi. Sürekli olarak onlardan akıl alındı, onların himayesine girebilmek için her türlü taviz verildi. Peki, onlar ne yaptılar? Fırsat bu fırsat bizi yerden yere vurdular, bir taraftan da sırtımızı sıvazlayarak bir sonraki tavize hazırladılar, kendileri doğru bildiklerini uyguladılar bize ise farklı tavsiyelerde bulundular. Kendileri para bastılar, paralarını sadece kendi topraklarında değil, tüm dünyada hakim kıldılar, bizi ise "para basma enflasyon olur" diyerek kandırdılar. Kendi paralarını bize pompaladılar, bizleri borç batağının içine soktular.Kendileri, kendi stratejik sektörlerini koruma yoluna gittiler, bize ise "babalar gibi satın" tavsiyesinde bulundular.Kendileri, sahip oldukları madenleri diledikleri gibi işlettiler, yetmedi, dünyanın her tarafındaki madenleri ele geçirmeye çalıştılar, bu konuda kendi aralarında bile büyük rekabetler yaşandı, hatta sıcak soğuk çatışmalar oldu; bize ise "madenlerinize dokunmayın, sizde maden yok, olanları da yabancılara satın" dediler ve de bununla ilgili kanuni düzenlemeler yaptırdılar.Kendileri birleştiler, birlikler kurdular, bize ise "bölünün, eyaletlere ayrılın, merkezi yönetimi dağıtın" dediler.Onlar bütün dünyayı dil birliğine (İngilizce) doğru sürüklediler, bize ise etnik dilleri resmileştirin tavsiyesinde bulundular.Onlar bir taraftan ekonomilerini güçlendirmeye çalışırken, diğer taraftan da ordularını sürekli güçlendirdiler, bize ise devleti küçültün, askerinizi azaltın gibi tavsiyelerde bulundular.Ve daha birçok misal verebiliriz.Onlar, doğru bilgi neredeyse dünyanın en ücra köşesine kadar didik ederek ararken ve o ilmi kendi çıkarlarına alet ederken, onlardan akıl alma acziyetinde olan bizlerden sürekli doğru bilgiyi kaçırdılar.Bugün küresel krizle beraber bütün dünyanın şahit olduğu bir gerçek var ki, doğru ilim Türkiye'den çıkmıştır. İlim Çin'de değil yanı başımızdadır.Ve bütün dünyanın gelişmiş ülkeleri bu gerçek ilmin etrafında "çaktırmadan" pervane oluyorlar. Çaktırmada, çünkü karizmayı çizdirmek, ipin ucunu kaçırmak istemiyorlar. Başta ABD, Rusya, Brezilya, Çin, Almanya, İngiltere olmak üzere 100'e yakın ülke bu ilimden istifade etmeye çalışıyorlar ve kendi çaplarında akıllarının aldığı kadar uyguluyorlar.Nedir bu ilim? Milli Ekonomi Modeli?Bu Model Çin'den değil, ABD'den değil, Rusya'dan değil Türkiye'den çıktı. Biz Türk milleti, sahip olduğumuz batı kompleksi sebebiyle hala bu gerçeği algılayamamış olabiliriz ama gelişmiş ülkeler bu bilgiden istifade etmek için gayret sarfediyorlar.Dünyayı borç batağına sürükleyen, yıllarca "tüketimi daraltın" tavsiyelerinde bulunan IMF'nin başkanı bile Milli Ekonomi Modeli'nin tavsiye ettiği gibi "tüketimi teşvik edin" diye bas bas bağırırken bizlerdeki körlüğün gaflet, dalalet ve hıyanet kelimeleri dışında hiçbir izahı mümkün değil.Bugün dünyayı krizden çıkaracak ilim Çin'de değil Türkiye'de, Çin bile bu ilmi almak için Türkiye'ye bakıyor.Hadi, hadis-i şerifi algılayamıyoruz, bari Çinli'nin yaptığını yapalım, hadi yanımızdaki çözümü görebilecek kabiliyet bizde yok bari çözümü göreni görelim, bu kadar da mı nasipsiziz?