IMF ve Dünya Bankası, kuruluş amaçlarını, uluslararası diğer kuruluşlar gibi "yoksul ülkelere yardım" sloganıyla açıklarlar.
Ne hazindir ki, bugüne kadar IMF'den aldığı yardımlarla ekonomisini düze çıkaran tek bir ülke dahi yoktur.
IMF'nin esas misyonunu dünyaya ilan ettiği için görevinden alınan Dünya Bankası eski Başkan Yardımcılarından Joseph Stiglitz bu kuruluşla ilgili şunları söylüyor: "Teoride IMF, yardım ettiği ülkelerde demokratik kurumları desteklemektedir. Pratik de ise belirli politikalar empoze ederek demokrasinin altını oymaktadır."
Ekonomik çalkantı içindeki ülkelere özellikle az gelişmiş devletlere sağladığı kredilerle, ülkeleri küresel güçlerin elinde birer oyuncak haline getiren IMF ve Dünya Bankası, "borcu borçla kapatma" mantığıyla yalnızca bu çevrelere hizmet etmek için vardır.
Anlattıklarımızın son dönemdeki en canlı örneği Arjantin'dir. Arjantin'de alınan borç krediler kapatılamadığı gibi, yeni borçlar için de devlet idaresine güvenmeyen kuruluş, borçların ödenmesini sıkı takibe almıştır. Teminat olarak gösterilen yeraltı rezervleri ülkenin borçlarını ödeme noktasında geldiği acziyetin ifadesidir. Hergün sokaklara dökülen halkın feryatları ise maalesef hükümet yetkililerince duyulmamaktadır.
Arjantin kadar olmasa da borç aldığı IMF'nin kapısın da direktif bekleyen Türkiye bir an evvel bu kuruluşun kıskacından kurtarılmalıdır.
Stiglitz'in de belirttiği gibi belirlediği politikalarla ülkelerin demokratik rejimini tehdit eden IMF son dönemde ülkemizdeki pek çok kararın asli hazırlayıcısıdır.
Halkın temsilcileri yalnızca bu direktiflere göre hareket eder olmuştur.
Yeni hükümetin kendi kararı ile aldığı emeklilere destek yardımı ve bazı özelleştirme programlarını onaylamayan IMF, kendi ayakları üzerinde durabilecek, halkın istekleri doğrultusunda projeleri kaynak sağlayarak hayata geçirebilecek bir iktidarı kabul etmemektedir. Aksi de düşünülemez. Zira, böyle bir ekonomik istikrarı sağlayacak programa evet demek IMF'nin kuruluş mantalitesine tersttir.
Türkiye, yer altı ve yerüstü kaynakları ile, yetişmiş insanı ile IMF'siz ayakta durabilecek kudrettedir.
Arjantin gibi yerüstü imkanlarını bitirip, yeraltındaki değerlerini bile global sermayedarlara sunmak çaresizliğine asla düşürülmemelidir.
Yapılması gereken açıktır. BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın altını her fırsatta çizdiği gibi öncelikle borç yükünden, ülke kurtarılmalıdır.
Krediler karşılığı yapılmasını zorunlu kıldığı projeleri ile devlet ve milleti karşı karşıya getiren, ekonomiyi çökerterek ülkeleri kendine bağlayan bu kuruluşun geriye dönüşü olmayan büyük bir tehlike olduğu gerçeği artık farkedilmelidir.
Ne hazindir ki, bugüne kadar IMF'den aldığı yardımlarla ekonomisini düze çıkaran tek bir ülke dahi yoktur.
IMF'nin esas misyonunu dünyaya ilan ettiği için görevinden alınan Dünya Bankası eski Başkan Yardımcılarından Joseph Stiglitz bu kuruluşla ilgili şunları söylüyor: "Teoride IMF, yardım ettiği ülkelerde demokratik kurumları desteklemektedir. Pratik de ise belirli politikalar empoze ederek demokrasinin altını oymaktadır."
Ekonomik çalkantı içindeki ülkelere özellikle az gelişmiş devletlere sağladığı kredilerle, ülkeleri küresel güçlerin elinde birer oyuncak haline getiren IMF ve Dünya Bankası, "borcu borçla kapatma" mantığıyla yalnızca bu çevrelere hizmet etmek için vardır.
Anlattıklarımızın son dönemdeki en canlı örneği Arjantin'dir. Arjantin'de alınan borç krediler kapatılamadığı gibi, yeni borçlar için de devlet idaresine güvenmeyen kuruluş, borçların ödenmesini sıkı takibe almıştır. Teminat olarak gösterilen yeraltı rezervleri ülkenin borçlarını ödeme noktasında geldiği acziyetin ifadesidir. Hergün sokaklara dökülen halkın feryatları ise maalesef hükümet yetkililerince duyulmamaktadır.
Arjantin kadar olmasa da borç aldığı IMF'nin kapısın da direktif bekleyen Türkiye bir an evvel bu kuruluşun kıskacından kurtarılmalıdır.
Stiglitz'in de belirttiği gibi belirlediği politikalarla ülkelerin demokratik rejimini tehdit eden IMF son dönemde ülkemizdeki pek çok kararın asli hazırlayıcısıdır.
Halkın temsilcileri yalnızca bu direktiflere göre hareket eder olmuştur.
Yeni hükümetin kendi kararı ile aldığı emeklilere destek yardımı ve bazı özelleştirme programlarını onaylamayan IMF, kendi ayakları üzerinde durabilecek, halkın istekleri doğrultusunda projeleri kaynak sağlayarak hayata geçirebilecek bir iktidarı kabul etmemektedir. Aksi de düşünülemez. Zira, böyle bir ekonomik istikrarı sağlayacak programa evet demek IMF'nin kuruluş mantalitesine tersttir.
Türkiye, yer altı ve yerüstü kaynakları ile, yetişmiş insanı ile IMF'siz ayakta durabilecek kudrettedir.
Arjantin gibi yerüstü imkanlarını bitirip, yeraltındaki değerlerini bile global sermayedarlara sunmak çaresizliğine asla düşürülmemelidir.
Yapılması gereken açıktır. BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın altını her fırsatta çizdiği gibi öncelikle borç yükünden, ülke kurtarılmalıdır.
Krediler karşılığı yapılmasını zorunlu kıldığı projeleri ile devlet ve milleti karşı karşıya getiren, ekonomiyi çökerterek ülkeleri kendine bağlayan bu kuruluşun geriye dönüşü olmayan büyük bir tehlike olduğu gerçeği artık farkedilmelidir.
Hüseyin Kibarlı / diğer yazıları
- Başlıksız... / 19.01.2003
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002