"Aile, ordu, vatan, devlet, din ve adalet?"Bunlar, bir toplumun "millet" olabilmesi ve hayatını devam ettirebilmesi için "olmazsa olmaz" kurumlardır. Bu değer ve kurumları yok edilmiş bir millet, sürü olmaya mahkum olur; bir el gelir onu tek düdükle, bir ahırdan bir başka ahıra sokar!Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardan beri bu gerçeği hatırlattı, hatırlatıyor. Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet projelerini bu "gerçek" ekseninde şekillendirdi.Devlet ve millet olarak Prof. Dr. Baş'a kulak asmadık. Basiretsiz, kronik siyasi taassupla kulaklarımızı tıkadık, gözlerimizi kapattık.Aile, ordu, vatan, devlet, din ve adalet üzerinde ecnebilerin aklı ve güdümüyle operasyon yapanları adam yerine koyduk, yetki verdik, din ü devleti onlara teslim ettik, teslim olduk?Yapacaklarını yaptılar, olan oldu.Aile, millet, ordu, vatan, devlet, din ve adaletin genetiğini değiştirdiler, kodlarıyla oynadılar. İman esaslarımıza varıncaya kadar her şeyimizi bozdular. Bozulmadık, şirazesi çıkmadık bir şey kalmadı.Millet birbirini, vekiller de milleti ve aynı çatı altında bulunduğu diğer vekili yiyor. Toplum kendi değerlerini kemiriyor. Devletin çarkları birbirini kırıyor.Yürüten yürütene, yiyen yiyene, vuran vurana, kıran kırana? gidiyoruz.Vazgeçilmez olan hukuk, adamına göre muamele etme mekanizmasına dönmüş, adeta rayından çıkmıştır. Hakim ve savcılar, şüpheli ve suçluların peşine düşmek yerine; birbirlerine düşmüş, hakimler ve savcılar birbirlerinin boyunlarını vurmaya başlamış. Fesad ve bağbozumunun bundan ötesi yok! Ma'lumu ilama hacet yok? Tablo ortada.Etki ve yetkileri nispetinde bu "bağ bozumu"nun dahili ve harici tarafı ve ortakçısı olanlar, olanbitene artık çözüm üretemezler. Teşbihte hata olmaz; hatırlayın, Hacer'ulEsved taşını Kâbe duvarından cümbürcemaat sökmüşler; taşı yerinden sökenler, "yok sen söktünben söktüm, ben yerine oturtacağım" dalaşına tutulmuşlar. Öyle ölçüsüz ve ilkesiz bir dalaş ki, bırakın taşı yerine koymak, Kâbe yıkılacak? Son 1015 yıldan beri devlet ve millet binasındaki temel taşların tamamı yerinden söküldü. O taşları, aynen Hz. Muhammed'in imanı ve adaletiyle yerine koyacak ve gediğine oturtacak olan halk ve hak adamına ihtiyaç vardır. İster inanın, ister inanmayın; o da, Prof. Dr. Haydar Baş'tan başkası değildir.Bu bağbozumunu, fesat ve dalaşı durdurup birlik ve huzuru sağlamanın yolu, akıllısıyladelisiyle devlet ve milleti toparlamanın yordamı, bu bağbozumunu ve taraftarlarını yıllardan beri ikaz eden, çare ve çözümler sunan Prof. Dr. Baş'ın etrafında sivilasker, devletmillet topyekun kenetlenmektir.Aksi halde "kuş beyinliler" gibi davranırsak; devir, Hükmi Karakuşî devri olarak sürüp gider? Devlet ve millet gemisi batar, helak mukadder olur. Ne miymiş Hükmi Karakuşî? Şu? Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var... Karakuşi Kadı, fırıncıya "Ben bunu aldım" demiş.Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.Az sonra ördeğin sahibi vatandaş gelmiş: "Hani bizim ördek?"Fırıncı boynunu büküp "Uçtu" deyince; iş kavgaya dönüşmüş.Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor. Bir duvardan arkaya atlarken, bilmeden duvarın arkasındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, oracıkta çocuğunu düşürmüş. Derken kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar. Tek tek sormuş, sorgulamış "fırıncıdan ördeği kapan" Karakuşi Kadı, hükümleri sıralamış:Ördeğin sahibi: "Bu adam ördeğimi iç etti" diye fırıncıdan şikayetçi olmuş.Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş: "Ne yaptın bu adamın ördeğini?" Fırıncı: "Uçtu" demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış: Ördeğin karşısında "tayyar" yazılı. Tayyar "uçar" anlamına gelir. "O halde ördeğin uçması suç değil" diyerek fırıncının beraatına karar vermiş.Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: "Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla..."Davacı gayrı müslim "Yani, ne olacak?" diye sorunca; Karakuşi Kadı: "Şimdi" demiş, "Müslüman fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak; biz de onun tek gözünü çıkaracağız."Bunu duyan gayri müslim hemen şikâyetinden vazgeçmiş; fırıncı bu davadan da beraat etmiş.Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Karakuşi Kadı: "Tamam"' demiş, "Karını boşayıp fırıncıya nikahlayacaksın, çocuğu olacak; çocuk dünyaya gelince ölen çocuğun yerine bu yeni çocukla beraber karını geri alacaksın!"Böyle olunca adam da şikâyetini anında geri almış; fırıncı bu davadan da kurtulmuş.Kadı dönmüş Yahudi'ye: "Senin şikâyetin ne bre?.."Yahudi ellerini açmış: "Ne diyeyim kadı efendi" demiş, "Adaletinle bin yaşa sen emi!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019