Her gün YENİ (bir) MESAJınız var

Özal zehirlendi mi? Muhsin Yazıcıoğlu yaşıyor? Kazada ölmedi, kaza sonrası infaz edildi? Kenan Evren'in maaş zammı aldı. Ya! Hapis cezası alacak mı? ?
Ajda Pekkan (yaşından ötürü) sahnede şarkıları unutuyormuş. Israrla hayvan mezarlığına gömülmek istiyormuş? Nagehan Alçı'ya şok üzerine şok? Seda Sayan Kanal D'ye aylık 600 bin TL'ye döndü.
Terim-GS tsunamisi ülkeyi sardı? Messi'nin futbol hayatı tehlikede? Fener'de cemaat ve hükümet kaybetti? Şike davasında şok gelişme? TS kaynıyor?
Adnan Hocanın (!) yeni kediciği göz kamaştırdı? Bir zamanların ünlü yıldızı parklarda yatıyor? Acun'un başarı hikayesi? Canlı yayında ağzı açık kaldı?
Yedirtmem, içirtmem, giydirtmem, oturtmam? Hadi Ordan! Yerimde, içerimde, giyerimde? Sana ne? vs. vs. vs? Bu ve benzeri olaylar muhalif medyanın her gün ısıtıp, ısıtıp vatandaşın önüne koyduğu gündem?
Yandaş ve candaş medya ise hala kırkların, ellileri, altmışların, yetmişlerin, seksenlerin şartlarını, uygulamalarını yaşadığımız günlerle kıyaslama yaparak, iktidarı büyütme, kendileri ise büyüme derdindeler?
Uzay çağında yaşadığımız şu yıllarda metrobüs, metro gibi hizmetleri ilk kez keşfedilmiş gibi vatandaşa anlatmakta, yüz küsur yıl önce planlanmış boğaz altından geçişi ise Mars'a yolculuk olarak sunmaktalar.
Hele sosyal hayat ve inanç bazında ülkemizdeki insanları bile bile ötekileştirerek, iktidar icraatlarını öne çıkarmaları, İslam coğrafyasında, Haçlının kanlı elini tutup, akan kandan kardeşi sorumlu tutmaları iman, vicdan ve akıl olarak kabul edilemeyecek bir durumdur. Ama maalesef bu gerçeği her gün görüyor, duyuyor ve yaşıyoruz?
Oysa ülkemiz her alanda çıkmazlara sürüklendi ve çok tehlikeli günler bizleri bekliyor? İktidar, ABD, AB ekseninde BOP için sergilediği dış politika anlayışıyla çamura saplanmanın ötesinde hedef ülke haline geldi.
Gönül ve fikir önderimiz Prof. Dr. Haydar Baş, geçen Cuma kaleme aldığı "Namlu bize mi dönüyor?" başlıklı yazısında, ülkemizi bekleyen büyük tehlikeye bir kez daha dikkat çekti?
Sayın Baş yazısında; "? Türkiye, Suriye meselesinde, terörün ve teröristin yanında gösterilmektedir.
Türkiye, El Kaide gibi uluslararası bir terör örgütü ile baş edememekte veya etmeye uğraşmamaktadır. Ve El Kaide, Müslüman'ın terörist kabul edilmesinin, Afganistan, Irak işgallerinin, Suriye savaşının bir bahanesidir.

El Kaide ile beraber anılmak Türkiye işgalinin provası olabilir mi? Geçtiğimiz gün PKK'nın Suriye kolu PYD, Suriye'nin kuzeyinde özerklik ilan etti. Saddam sonrası Irak'ın kuzeyinde başlayan Kürdistan hayalinin ikinci adımı Suriye'de gerçekleştirildi.
Üçüncü adımın ise bizden koparılacak Güneydoğu Bölgesi olduğunu kimse gizlemiyor. El Kaide ile anılan ülkemize, ABD güvenliğini tehdit ettiği gerekçesi ile müdahale yapılırsa, bütünden koparılacak ilk yer Güneydoğumuz olacaktır. Böyle bir halde, topraklarında bütünlüğü temin edemeyen, Müslüman komşusu Suriye'yi, yalnız bırakan ve terör örgütünün yanında gösterilen Türkiye'ye sizce bir dost eli uzanır mı?"
Yine gazetemiz hükümetin sadece 9 ayda verdiği 49 milyar, toplamda (AKP hükümetlerinin) 500 milyar dolarlık cari açığı sorguluyor. Kapıyı çalan tehlikenin varlığını, nedenlerini anlatıyor. Çözüm yolunu gösteriyor.
Mutlu kesimi değil yoksulluk sınırı altında bir gelirle yaşam mücadelesi veren 20 milyon insanımızı ve fakirlik sınırı altında bir gelirle çalışan bir o kadar insanımızın sorunlarını gündem ediyor, dertlerine tercüman olmaya çalışıyor, çözüm ve çıkış yolları sunuyor.
Yine gazetemiz, Prof. Dr. Haydar Baş önderliğinde "dini ve milli bütünlüğümüze" yönelen tehditleri bertaraf etmek, "dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür, milli bütünlüğümü de dini bütünlüğümüzdür", hakikatini anlatmak, ülkemizde ve İslam coğrafyasında oynanan mezhep oyunlarını, haçlı oyunlarını, Müslümanları Ehl-i Beyt çatısı altında bir araya getirerek defetmek ve "Allah katında tek din İslam'dır" (Ali İmran 19) ilahi gerçeğini dosta, düşmana anlatmak için kongreler, konferanslar, paneller, canlı yayınlar düzenliyor?
Hülasa her gün kapınızda, bayinizde  "YENİ (bir) MESAJ" ınız, var? Bu mesajı okuyun?