Vay halimize! En güvenli o ocakta resmi açıklamalara göre 301 kişiyi kara elmasın koynuna bırakmışsak, diğerleri için sayıyı belirlemek zor. Çünkü her biri can alıcı bomba gibiler deseniz ya!İlk günden bilgi yanlışlığı toplumu etkilemişti. Sanıyorum üç gün boyunca "Trafo patlaması" diyerek hedef mi şaşırttılar ne? Bu yaklaşıma konuyu bilenler hiç de inanmadı. Başta Maden Mühendisleri Odası: "Gaz sıkışması olduğunu ve trafo patlaması" olmadığını baştan beri açıklıyorlardı. Amaç neydi peki? Olaya kaza süsü vermek. Maden işçiliğinin fıtratındaki kader olduğu izlenimini yaratmaktı ama olmadı. Ne yazık ki güneş balçıkla sıvanmadı. Gerçekler bir bir serildi ve serilmektedir de toplumun önüne.Görüyoruz ki tamamen kazanma hırsının sonucu gitti 301 kişi. İnsan hayatına önem vermeyiş, teknik cihazları es geçme sürükledi bizi, bu elim acıya. Göstermelik konulmuş herhalde o sensörler. Onlar, ısı artışını algılıyor ama önemseyen yok. Yöneticiler uyarılıyor ama yönetim üretime devam diyor. Çıkarılan kömür bile ısındığı halde bu kadar aymazlık insanın kanını donduruyor. Karbonmonoksit gazı 50 ppm olması gerekirken 500 ppm oluyor ve diğer bölümlere yayılıyor. İnsanlarımızı öldürüyor.Güzel de en güvenilir ocakta olması gerekenler var mıydı? İşçilerin üzerinde yangına dayanıklı tulumlar olması gerekirdi. Maskeler dağıtılmış ama kaç kişi kullanmasını biliyordu? Yerin sinyalini veren elektronik bilezikler bileklerde yok. Özel donanımlı kemerleri de hak vere. Günlerce korunabilecekleri sığınma odaları da yok. Bunların ötesinde ölen o insanların boyunlarında kimlikleri bile yokmuş.Ben onu derim onu yazarım, Türkiye'nin en sıkıntı çektiği kaynak, ara elemandır. Maden meslek liseleri açılmalıdır. Madende çalışacak insanlar o okulda eğitilmeli ve bilinçli biçimde ocağa girilmelidir. Ama taşeron firmaların işine gelmez eğitimli insan. Çünkü o insan hem asgari ücretle o ocağa girmez hem de yukarıda sıraladığım yokları isteyecek ve ondan sonra ocağa girecektir.Edindiğimiz bilgilere göre gerçekten, dayıbaşları ocaklara işçi temin ediyor; işçinin sırtından para kazanmak için ucuz ama bilinçsiz elemanları köylerden, kahvelerden toplayıp ocaklara dolduruyorlarsa, sonuç bu olur.İşveren, ucuz iş gücü ile belirlenen tonda kömür çıkarmaya bakıyor. Kısaca ucuz emek bol kazanç. Tabii ki arkasında yeteri kadar destek bulan işveren, ne işçinin sağlığını düşünüyor ne de gelecek cezalardan korkuyor. Elbette ki bu kurumlar denetleniyor. Ama denetim önceden haber verilerek yapılıyorsa o denetimin olumsuz olması mümkün değildir.Sayın Başbakan örnekler verirken 150 sene gerilere gidiyor. Almanya'da 50 yıldır, Fransa'da 35 yıldır maden kazalarında can kaybı olmamış. Biz ise 2014 yılında sadece bir ocaktan 301 insanımızın ölüsünü çıkarıyoruz.Çağ değişmiş, gelişmiş ülkeler elektronik çağı yaşarken hala 100 yıl geriden giden kafalarla biz çok daha maden ocaklarına insanları gömeriz. Amerika, Rusya, Almanya gibi gelişmiş ülkelerin maden işçileri ile bizim işçilerimizin farkı yönetimlerin zihniyetlerinden kaynaklanıyor. Çünkü var olan tekniği kullanım için zorunlu hale getirmeyen siyasi zihniyet, ucuz iş gücü, çok kazanma duygusu toplumu yasa boğuyor ve diğer ülkelere de gülünç oluyoruz.Orada çalışan ve kurtulan işçilerimizi bırakalım konuşsunlar. Yerin derinliklerindeki sorunları yerin üstüne çıkarsınlar. Başta Sayın Başbakanımız olmak üzere sorumlu herkes birinci ağızdan gerçekleri öğrensinler ve geleceğe kazasız belasız bir yol çizsinler. Konuşturmamak, sindirmek, hatta dayak atmak gibi ilkel yöntemlerin altında korkunun yattığı gerçekler var.İşvereni ödüllendirme, dayıbaşına pirim verme gibi ilkel metotlar üretimi zorlar ve daha çok üretim daha çok kazanç ilkesi olumsuzluğu davet eder.Unutmayalım ki Allah'ımızın bir buyruğu var: "Benim karşıma kul hakkı ile gelmeyin" diye. Hepimiz ölümlü varlıklarız. Gittiğimizde O 301 ölen insanımıza onları bile bile ölüme götüren yöneticilerin ne diyeceklerini ve Allah karşısında nasıl hesap vereceklerini merak ediyorum doğrusu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023