İkinci Mahmut'u emirleri
İkinci Mahmut konuşmasında ve fermanında, "Ben tebamı sadece camide, kilisede ve havrada ayırt etmekteyim. İbadethanelerin dışında ise herkes benim aslı tebamdır ve eşit haklara sahiptir" demektedir. Zaten o zamanlar Ermeniler, Milleti Sadıka sayılmaktaydı. Ermeniler ve Türkler tam 800 yıla yakın barış içinde, eşit haklara sahip olarak, iç içe yaşamışlarken, neden onlara sonradan soykırım yapılsın ki?
Zaten Türk milletinin tarihinde soykırım yapma diye bir gelenek yoktur. Soykırım, Türklerin yapısına, kimliğine ve tabiatına da uygun düşmemektedir.
Ama 1978'den sonra Ermeniler, kışkırtılarak, silah ve cephane verilerek, casuslarla beyinleri yıkanarak, Türkler'e karşı düşmanlıklar aşılanarak husumet ortamına itilmiştir. Bunların arkasında yine İngiliz, Fransız ve Rus casusları bulunmaktadır.
Ermeniler sadece alet olmuştur. Bunların hepsi Prof. Dr. E. Mango tarafından dile getirilerek aydınlık kazandırılmıştır.
Endülüs'ten Yahudilerin
kovulmaları
Osmanlı'nın alîcenaplığı ve büyüklüğü, tarih boyunca yaptığı işlemlerden anlaşılmaktadır. Mesela: 1492 yıllarında, Batıda kilisenin astığı astık, kestiği kestik devrelerinde, Engizisyon bütün hışmıyla devam ederken, İspanya'dan kovulan Yahudileri Avrupa ülkelerinden hiçbiri almak istememekteydi.
Yahudiler, denizde gemiler içinde kaderlerine terk edilmişti. Sığınmak için bir yer arıyorlardı. Ama kimseden ses seda çıkmıyordu. Tamamen terk edilmişlerdi. Kanuni Sultan Süleyman, bu durumu öğrenir öğrenmez, özel olarak onları Osmanlı topraklarına getirerek iskan edilmeleri için emir vermiştir. Bu tarihi olay, bütün çıplaklığıyla tarih kitaplarında yer almaktadır.
Bazı Ermenilerin bu husumeti devam edebilir mi?
Prof. Dr. Andrew Mango "Bu düşmanlıklar bir kenara itilmeli. Aradaki eski dostluklar yeniden pekiştirilmeli ve komşuluklar ilerletilmelidir" demektedir.
Aynı durumu zaten daha önce de 'Mavi Kıta'sı tamamen hakikat dışı ilan eden Prof. Dr. Justin Mc. Carthy de devamlı olarak dile getirmektedir.
"Düşmanlıklar sadece istismarcıların işine yaramaktadır" denmektedir.
Fransa'da yaşayan Charles Aznavour da keza, "Ermeni-Türk dostluğundan ve iki komşu ülkenin aydınlarında çok şey beklenmektedir" demektedir. Onların bu durumu düzeltmeleri gerektiği ve bunda medyanın da çok büyük rolü olacağını da zikredilmiştir. Öte yandan Ermenistan devleti yıllardan beri hıncını adeta Azerbaycan devletinden almaktadır. Yıllardan beri % 20 topraklarını işgal altında tutmaktadır. Tabii ki bu durumda Türkiye ile dostluğun devam etmesi oldukça zordur.
İkinci Mahmut konuşmasında ve fermanında, "Ben tebamı sadece camide, kilisede ve havrada ayırt etmekteyim. İbadethanelerin dışında ise herkes benim aslı tebamdır ve eşit haklara sahiptir" demektedir. Zaten o zamanlar Ermeniler, Milleti Sadıka sayılmaktaydı. Ermeniler ve Türkler tam 800 yıla yakın barış içinde, eşit haklara sahip olarak, iç içe yaşamışlarken, neden onlara sonradan soykırım yapılsın ki?
Zaten Türk milletinin tarihinde soykırım yapma diye bir gelenek yoktur. Soykırım, Türklerin yapısına, kimliğine ve tabiatına da uygun düşmemektedir.
Ama 1978'den sonra Ermeniler, kışkırtılarak, silah ve cephane verilerek, casuslarla beyinleri yıkanarak, Türkler'e karşı düşmanlıklar aşılanarak husumet ortamına itilmiştir. Bunların arkasında yine İngiliz, Fransız ve Rus casusları bulunmaktadır.
Ermeniler sadece alet olmuştur. Bunların hepsi Prof. Dr. E. Mango tarafından dile getirilerek aydınlık kazandırılmıştır.
Endülüs'ten Yahudilerin
kovulmaları
Osmanlı'nın alîcenaplığı ve büyüklüğü, tarih boyunca yaptığı işlemlerden anlaşılmaktadır. Mesela: 1492 yıllarında, Batıda kilisenin astığı astık, kestiği kestik devrelerinde, Engizisyon bütün hışmıyla devam ederken, İspanya'dan kovulan Yahudileri Avrupa ülkelerinden hiçbiri almak istememekteydi.
Yahudiler, denizde gemiler içinde kaderlerine terk edilmişti. Sığınmak için bir yer arıyorlardı. Ama kimseden ses seda çıkmıyordu. Tamamen terk edilmişlerdi. Kanuni Sultan Süleyman, bu durumu öğrenir öğrenmez, özel olarak onları Osmanlı topraklarına getirerek iskan edilmeleri için emir vermiştir. Bu tarihi olay, bütün çıplaklığıyla tarih kitaplarında yer almaktadır.
Bazı Ermenilerin bu husumeti devam edebilir mi?
Prof. Dr. Andrew Mango "Bu düşmanlıklar bir kenara itilmeli. Aradaki eski dostluklar yeniden pekiştirilmeli ve komşuluklar ilerletilmelidir" demektedir.
Aynı durumu zaten daha önce de 'Mavi Kıta'sı tamamen hakikat dışı ilan eden Prof. Dr. Justin Mc. Carthy de devamlı olarak dile getirmektedir.
"Düşmanlıklar sadece istismarcıların işine yaramaktadır" denmektedir.
Fransa'da yaşayan Charles Aznavour da keza, "Ermeni-Türk dostluğundan ve iki komşu ülkenin aydınlarında çok şey beklenmektedir" demektedir. Onların bu durumu düzeltmeleri gerektiği ve bunda medyanın da çok büyük rolü olacağını da zikredilmiştir. Öte yandan Ermenistan devleti yıllardan beri hıncını adeta Azerbaycan devletinden almaktadır. Yıllardan beri % 20 topraklarını işgal altında tutmaktadır. Tabii ki bu durumda Türkiye ile dostluğun devam etmesi oldukça zordur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006