Gazze’de soykırımın 1. yıl dönümü

Dün 7 Ekim, İsrail'in Gazze Şeridi'nde sürdürdüğü soykırımın birinci yıl dönümüydü. Gazze bir yıldır karadan, havadan ve denizden yoğun saldırı altında.

İsrail ordusu, 1 yıldır Gazze'ye bombalar yağdırdı, evleri, okulları, hastaneleri, mülteci kamplarını, çadırları, camileri, kiliseleri, BM tesislerini yerle bir etti, taş üstünde taş bırakmadı. 

İsrail'in Gazze'de katlettiği insanların sayısı, 17 bini çocuk, 11 bin 378'i kadın olmak üzere toplam 41 bin 870'e ulaştı. Tabii ki, bunlar cesedine ulaşılabilenler; enkazın altında bir bu kadar daha insan yaşamını yitirmiş vaziyette.

Gazze'de saldırılardan dolayı yaralanan sivil sayısı da 97 bin 166'a yükseldi. Hastane ve ilaç imkanı bulunmadığından bu insanlar da adeta ölüme terk edilmiş durumda. Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Gazze'de tıbbi malzemelerin yüzde 83'ü, ilaçların da yüzde 60'nın tükendiği belirtildi. 

Açıklamada ayrıca, İsrail ordusunun 7 Ekim'den bu yana Gazze'de aralıksız sürdürdüğü katliamlar ve saldırılar sonucu çeşitli branşlarda hizmet veren 146 doktorun hayatını kaybettiği bilgisine yer verildi.

İsrail, insani ihtiyaçları karşılamak için yeterli olmayacak şekilde, uluslararası bazı kuruluşlar dışında, insani yardım, tıbbi malzeme ve yakıtın Gazze'ye girişine izin vermiyor. 2 milyonu aşkın Filistinli Gazze'de sıkışmış ve ölüme terk edilmiş durumda.

Dünya, bir yıldır Gazze'den gelen yardım çığlıklarına kulağını tıkıyor. 

BM Raportörü Tlaleng Mofokeng Gazze'de yaşananların "soykırım"dan başka kelimeyle anlatılamayacağını söylüyor.

İsrail'in Gazze saldırılarında 150 bin konut tamamen, 200 bin konutsa kısmen yıkıldı. 80 bin konutsa oturulamaz hale geldi.

Sağlık merkezlerinin yüzde 95'i kısmen veya tamamen zarar gördü. Onlarca hastane, yüzlerce okul, hasta taşıyan 130'dan fazla ambulans hedef alındı. 

Hayat kurtarmak için çalışan 500'ü aşkın sağlık görevlisi öldürüldü. 210'dan fazla Birleşmiş Milletler personeli öldürüldü. 

Vurulan hedefler arasında 820 cami ve üç kilise var.

Gazze'deki su kaynaklarının yüzde 70'i, fırınların yüzde 75'i tahrip edildi. Tarım alanlarının yüzde 60'ı da tahrip oldu. Gazze nüfusunun beslenmesinde önemli rol oynayan balıkçılık faaliyetleri tamamen durdu. 

Gazze nüfusunun yüzde 96'sı yiyeceğe erişimde sorunlar yaşıyor. Her beş Gazzeliden biri açlıkla mücadele ediyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF'e göre Gazze'de 10 çocuktan 9'u ciddi gıda kıtlığıyla karşı karşıya.

Gazze halkı, ihtiyacı olan yardım miktarının dörtte birine ancak ulaşabiliyor. 

Yetersiz beslenme ve hijyen koşullarının sağlanamaması salgın hastalık riskinin de artmasına yol açıyor. Çöplerin toplanamaması da büyük bir sıkıntı. 

Çocuk felci, hepatit başta olmak üzere bulaşıcı hastalıklar giderek artıyor.

Gazze'de susuzluk büyük bir sıkıntı. Gazzeliler, su bulabilmek için kilometrelerce yürümek zorunda kalıyor. 

Gazze sağlık sisteminin yanı sıra eğitim sistemi de çöktü. Çocuklar ve gençler bir yıldır okula gidemiyor. Kayıp nesillerin oluştuğuna dikkat çekiliyor. 

Gazze, İsrail saldırıları nedeniyle büyük bir göçe sahne oldu. Nüfusunun neredeyse tamamı evlerini terk etmek zorunda kaldı. Üstelik defalarca yer değiştirdiler. Çaresizce güvenli bir yer aradılar. Gittikleri her yerde İsrail bombaları onları karşıladı. 

İsrail saldırıları Gazze'de geriye büyük bir yıkım bıraktı. Gazze'nin yeniden yapılandırılmasının yıllar süreceğine dikkat çekiliyor. Gazze'nin yeniden yapılandırılmasının 40 ila 50 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor.

Tabi, İsrail buna müsaade ederse! İsrail, bu işgali geçici olarak düşünmüyor, hatta kalıcı bir hale dönüştürmeye çalışıyor.

İsrail saldırılarını Gazze ile sınırlandırmayıp, Batı Şeria'da da işgalini genişletiyor. Ayrıca Lübnan'a saldırarak burayı da Gazze gibi yerle bir etmenin, sivilleri öldürmenin adımlarını atıyor. 

Bir avuç nüfusa sahip İsrail, bütün bu vahşeti, tüm dünyanın gözü önünde hatta birçok halkın tepkisine rağmen tek başına asla gerçekleştiremez. Kritik soru şu: İsrail bu işgal projesinin sahibi mi, yoksa tetikçisi ve uygulayıcısı mı? Bu sorunun cevabını doğru olarak bulmadığımız müddetçe gerçek bir çözüme ulaşamayız.

Şu bir gerçek ki, projenin sahibi Büyük Ortadoğu Projesi'nin sahibi ABD ve onun ortaklarıdır, İsrail ise bu projenin tetikçisidir. Bu açıdan bakıldığında "ABD, İsrail ile ilgili BM kararlarını neden veto ediyor, İsrail'e desteğini neden kesmiyor, İsrail'i neden durdurmuyor" gibi sorular da anlamsız kalıyor.

ABD'nin Rhode Island eyaletindeki Brown Üniversitesi tarafından hazırlanan 'Savaşın Maliyetleri Projesi' kapsamında açıklanan rapora göre, Gazze Şeridi'nde saldırıların başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Washington yönetiminin İsrail'e 17,9 milyar dolar askeri yardımda bulundu ve bu Orta Doğu'da çatışmaların tırmanmasına neden oldu. Tabi, bu bilinen miktar, peki sizce bilinmeyen askeri desteklerin büyüklüğü ne kadar?

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'a suikast saldırısının talimatı İsrail Başbakanı Netanyahu ABD'de iken verildi. 

İsrail'in İran'a muhtemel saldırısı tartışılırken önceki gün ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Michael Erik Kurilla ile İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin "değerlendirme toplantısı" yaptığı bildirildi. 

Görüşmede, Halevi ve Kurilla'nın "değerlendirme yaptığı" ve İran ile kuzey cephesi (Lübnan) dahil "güvenlik sorunlarının" ele alındığı ifade edildi. CENTCOM Komutanı'nın İsrail ziyaretinin "Tel Aviv'in İran'ın füze saldırısına karşılık vermeye hazırlandığı" söylenen bir süreçte gelmesi dikkati çekti. 

Kurilla, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile de görüşmüştü.

İslam ülkeleri ya da İsrail soykırımına karşı olan diğer ülkeler İsrail'i durdurmak istiyorlarsa, bunun yolu o soykırımın asıl sahibi olan Batılı ülkelerle ilişkileri gözden geçirmekten geçiyor. Bu ülkelere tam bağımlı olup, İsrail'e karşı sert söylemlerde bulunmak sadece tiyatrodan ibarettir.