Dün İngilizlerin bugün de ABD'nin başını çektiği Batı emperyalizminin işgal yöntemleri günün şartlarına ve tarihi gerçeklere göre farklılık arz edebiliyor.
Ama tablo her zaman aynı: İşgal, sömürü, esaret, açlık, yokluk, kan ve gözyaşı.
Afganistan'da NATO'yu kullanarak bir işgal gerçekleştirdiler, Irak'ta ABD-İngiltere beraber işgali gerçekleştirdi, Libya'da önce BM'den karar çıkarttılar ardından NATO'yu devreye sokarak işgal yaptılar, Mısır'da, Tunus'ta halkları ayaklandırdılar, Suriye'de ise terör üzerinden vekalet savaşları yürüttüler ve daha niceleri…
ABD eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın ifadesiyle, "Büyük Ortadoğu Projesi, 22 İslam ülkesinin sınırlarının ve rejimlerinin değiştirilmesi" projesi…
Kısaca BOP bir işgal projesi…
Bugün de İsrail'e milyarlarca dolar destek sağlayarak Filistin topraklarından son kalan bölgeler olan Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü işgal ediyorlar. Sırada Lübnan ve Suriye'nin işgal edilmemiş kalan bölgeleri var. Elbette ki, bu parçalama ve işgal hedefinde Türkiye de var. Ama şu bir gerçek ki Türkiye için "sırada" ifadesini kullanabilir miyiz, yoksa Türkiye'de işgal süreci çok daha önceleri başladı mı?
Türkiye'nin kamu şirketleri, madenleri özelleştirildi, ekonomisi dışarıdan aldığı borç para ile dönüyor, borç aldıkça da doğal olarak emir alıyor. Tarım ve hayvancılık bitirildi, insanı düşük gelir ve ağır vergilerle aç ve yoksul bırakıldı.
Türkiye'de küresel iradelere her konuda tam bir bağımlılık var, Atatürk'ün kazandırdığı tam bağımsızlık duruşu tamamen devre dışı bırakılmış vaziyette.
ABD'ye, AB'ye stratejik müttefik diyoruz, onların bir dediğini iki etmiyoruz ama onlar batıdan ülkemize tehdit olan Yunanistan'ı destekliyor, güney doğumuzda bizim terör dediklerimizi silah, para ve eğitim desteği vererek bize karşı hazırlıyorlar, Lozan'a göre silahlandırılması gereken yerlerde askeri üsler açıyorlar, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarımızı sömürüyorlar, en haklı Kıbrıs davamızda bizlere düşman oluyorlar ve daha niceleri…
Bizim dost bildiklerimiz aslında ülkemizi yok etmek isteyen düşmanlarımız ama bizler bu düşmanlara "stratejik müttefik" diyoruz.
Yerli ve yabancı ajanlarıyla dinimizin, kültürümüzün, medeniyetimizin içini boşaltıyorlar, gençlerimizi deist yapıyorlar, ailelerimizi darmadağın ediyorlar…
Bunları niçin yapıyorlar? Çünkü tarihi tecrübelerle çok iyi biliyorlar ki Türk milletine direkt saldırı gerçekleştirdiklerinde bunda başarılı olamıyorlar.
Geçmişte topyekûn birleştiler Türklere saldırdılar, karşılarında Kılıçaslanları buldular. Tam "hasta adam" dedikleri bir dönemde saldırdılar, bu sefer de Gazi Mustafa Kemal Atatürk dimdik karşılarına dikildi. Türk milletini liderinden, milli ve manevi değerlerinden kopartamadıkları müddetçe bu işgal girişimlerinin hiçbir başarıya ulaşamayacağını pratik olarak gürdüler.
İşte bugün Türkiye'ye, Türk milletine uyguladıkları saldırı yöntemi, "sessiz işgal".
Bu konuyla alakalı "Yeni işgal mantığı devrede" diyen Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş şu önemli tespitlerde bulundu:
"Türkiye'de şöyle bir şey var; görmüyorsun tarımı bitiriyor, görmüyorsun ekonomiyi bitiriyor, görmüyorsun tek adam rejimine geçiyor, görmüyorsun ve iyi niyetli zannediyorsun. Dolayısıyla 100 yıl önce bu ülkeyi işgal edemeyenler şu anda işgal mantığını topla, tüfekle, silahla, postalla değil de ülkesini terk eden gençler yapalım, sığınmacılarla dolmuş bir coğrafya oluşturalım, tarımını bitirmiş, hayvancılığını bitirmiş, karnını doyuramayanlar grubu oluşturalım ve ortaya atalım. Ondan sonra ne olmuş olacak; zaten ben işgal ettim, ben yönetiyorum, istediğimi yapıyorum, işgücünü kullanıyorum, zenginliklerini kullanıyorum."
"Ben bu hükümeti bir şeyler yapmaya çalışıp da yapamayan bir hükümet olarak asla nitelendirmem. Bu hükümet yapmak istediği şeyi gayet iyi yapıyor, başarmak istediği şeyi çok iyi başaran bir hükümet… Çünkü mantığı bu, talebi bu, isteği bu, beklentisi bu, toplumu dönüştürmek istediği şey bu, hedefi var ve bu çok nettir. Bu hedef 100 yıl önce yapılamayanın bugün hayata geçirilmesidir. Bugün bu iktidarı bizim başımıza getirenler, ben buna toplum olarak bakmıyorum, bakın burada çok uluslararası hesaplar var ben olaya böyle bakıyorum. Bu hesaplar, bu ülkenin direncini kırmak, bu ülkenin işgale açık bir hale gelmesini isteyen gruplardır."
"Halep'e 20 sene önce gitseydiniz orada bir vatandaşa, '10 yıl sonra siz işgal edileceksiniz ve iç savaş çıkacak, ülkenizin bir bölümü PKK olacak, bir bölümü IŞİD olacak, topraklarınızda Amerikalılar cirit atacak, bombalanacak her yer' deseydiniz adam size gülerdi. Irak'a, Bağdat'a gitseydiniz aynı şey olurdu, Libya'ya gitseydiniz aynı şey olurdu ama süreç öyle bir ilerletildi ki günün sonunda hepsi işgal halinde. Şimdi biz de demeyelim ki, 'Türkiye'ye bir şey olmaz, Türkiye çok güçlü ülke, Türkiye şöyle ülke böyle ülke, bizim insanımız çok farklı insan, biz işte o toplum değiliz.' Suriyeliyle bizim Anadolu insanımızın çok bir farkı yok; niye bir farkı olsun zaten 100 km aşağı, 100 km yukarı dolayısıyla her an biz de bambaşka bir pozisyonda olabiliriz."
Evet, bundan 100 yıl önce topla, tüfekle yapamadıklarını bugün görünmeyen sessiz bir işgalle gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Millet olarak dün nasıl bütün işgallere Atatürk'ün önderliğinde dur dediysek, bugün de millet olarak bu şartlara uydurulmuş işgallere Atatürk'ün gerçekten izinde yürüyen liderlerle birlikte dur demeliyiz.
- BTP lideri Hüseyin Baş Türk milletinin sesidir / 27.12.2024
- BTP lideri Hüseyin Baş Türk milletinin sesidir / 27.12.2024
- Asgari ücreti kim belirliyor; komisyon mu, yabancılar mı? / 25.12.2024
- ‘Terörist’ kıyafet değiştirip ‘siyasetçi’ oluveriyor! / 24.12.2024
- Suriye’yi HTŞ vekaletiyle ABD yönetecek! / 21.12.2024
- Asgari Ücret Komisyonunda işçiler temsil edilmiyor! / 20.12.2024
- Bayram değil, seyran değil, Trump bizi niye öptü? / 18.12.2024
- Asgari ücrette ‘kabullenilmiş çaresizlik’ yaşanıyor / 17.12.2024
- Yeni Suriye’nin net kazananları ABD ve İsrail / 14.12.2024