Batılı ülkelerin desteğini arkasına alarak Gazze'yi yerle bir eden ve 42 bine yakın masum sivili acımasızca katleden İsrail, şimdi arzı mevut hedefleriyle Orta Doğu'yu kan gölüne çevirmenin adımlarını atıyor.
İsrail'in "savaşı Orta Doğu geneline genişletme" hedefini, yapılan yeni açıklamalar ve yaşanan yeni gelişmeler bir kez daha gözler önüne seriyor.
Meğer Hizbullah lideri Nasrallah, şehit edilmeden önce sunulan ateşkes önerisini kabul etmiş ve Netanyahu'nun da kabul ettiği belirtilmiş.
Bu açıklama, Lübnan Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Abdullah Buhabib'den geldi. ABD merkezli televizyon kanalı PBS'de "Amanpour and Company" programında konuşan Buhabib, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın, öldürülmeden önce ateşkesi kabul ettiğini, ABD ve Fransa'nın da kendilerine İsrail Başbakanı Netanyahu'nun ateşkesi onayladığını ilettiğini belirtti.
ABD Başkanı Biden ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un yaptığı 21 günlük ateşkes çağrısının kabul edildiğinin söylendiğini aktararak, Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein'ın Lübnan'a giderek ateşkes müzakerelerinde bulunmuş olması gerektiğini ifade etti.
Hizbullah ile bu konuda görüştüklerini anlatan Buhabib, "Nasrallah, (ateşkesi) kabul etmişti, evet. Biz tamamen ateşkesi kabul etmiştik, Hizbullah'la görüşmüştük. Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Hizbullah'la (konuyu) görüşmüştü. Amerikalıları ve Fransızları, olanlar konusunda bilgilendirmiştik. Onlar da bize Netanyahu'nun iki lider (Biden ve Macron) tarafından hazırlanan açıklamayı kabul ettiğini söylemişti" dedi.
Eğer İsrail, gerçekten kuzey sınırını güvenli hale getirip, bu bölgeden göç etmiş vatandaşlarını buraya geri getirmek niyetinde olsaydı, her iki tarafın da kabul ettiği bu ateşkesin uygulanması için gayret ederdi.
Ama böyle yapmadı. Ateşkesi kabul etmesine rağmen Nasrallah'ı şehit etti ve Lübnan ile gerilimin daha da tırmanmasını istedi. Netanyahu hükümeti gerçekte ateşkesi değil, savaşı tercih etti. Bu da gösteriyor ki, İsrail'in asıl hedefi kendi topraklarında güvenle yaşamak değil, bölgeyi savaşa sürükleyerek işgal emellerini hayata geçirmek.
İsrail'in bu vahşet ve işgal politikalarında yalnız olmadığı kesin.
Eğer başta ABD olmak üzere, Batılı ülkelerin "sınırsız" desteği olmasaydı bu katliamların hiçbirini gerçekleştiremezdi. ABD ve Fransa gibi ülkeler her ne kadar İsrail ve Lübnan arasında bir ateşkes önerisi sunsalar da, bunun sadece bir kandırmaca ve oyalama taktiği olduğunu yukarıdaki örnekte görmüş olduk.
Onlar ateşkesi konuşurlarken ve ateşkesle dünyanın gözünü boyamaya çalışırken, meğer İsrail Hizbullah liderini öldürmenin planlarının son adımlarını atıyormuş.
Bakın, İran'ın gerekçelerini sunarak gerçekleştirdiği füze misillemesine yönelik İsrail destekçisi Batılı ülkelerin tavrı nasıl oldu?
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken; İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Fransa Avrupa ve Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ve İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ile yaptığı telekonferansta Orta Doğu'yu ele aldı.
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, bakanların İran'ın İsrail'e füze saldırılarını ele aldığı ve "buna karşılık vermede koordinasyonun önemli olduğunu" dile getirdiği aktarıldı.
İsrail Gazze'yi, BM'yi ve uluslararası hukuku da hiçe sayarak neredeyse haritadan sildi, buna karşılık vermede herhangi bir koordinasyon yok ama İran'ın İsrail'e ABD'ye haber vererek gönderdiği füzelerden dolayı İran'a karşılık vermede ortak bir koordinasyon var. Buna, "İsrail vahşetine Haçlı ittifakından tam destek" denir. İsrail'e hem destek, hem de kalkan oluyorlar.
İsrail, şimdi aynen Gazze'de yaptığı gibi, Lübnan'da sivil alanları bombalıyor. Lübnan makamlarının açıklamalarına göre, 1 milyondan fazla Lübnanlı yerinden edildi, 128 binden fazla kişi de güvenlik arayışıyla Suriye'ye geçti.
Hizbullah'ın kullandığı iletişim cihazlarının patlatıldığı 17 Eylül'den beri Lübnan'da 104'ü çocuk ve 194'ü kadın olmak üzere toplam 1374 kişi öldü.
Tabi, Lübnan'da işler İsrail'in planladığı gibi de gitmiyor.
İsrail, çağrı cihazlarını ve telsizleri patlatarak binlerce Hizbullah mensubunu etkisiz hale getirdi, Hizbullah'ın lideri Nasrallah'ı ve üst düzey Hizbullah komutanlarını şehit ederek Lübnan işgalinde karşısında oluşabilecek bir direnci tamamen yok etmek istedi. Ama beklediği gibi olmadı. Çok büyük zarar verdikleri Hizbullah dağılmadı, aksine daha güçlü bir direnç ortaya koydu.
Lübnan'a adım atmasıyla çıkması bir oldu. Hizbullah, İsrail ordusunu, büyük kayıplar verdirerek geri püskürttük açıklaması yaptı.
Her zaman ifade ediyoruz; Hizbullah Hamas gibi değil, Lübnan da Gazze gibi olmayacak.
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025