Laiklik ilkesi, Atatürk'ün ilkeleri içerisinde en az anlaşılan ve az anlaşıldığı için de farklı anlamlara çekilmeye çalışılan bir ilke olmuştur.
Atatürk'ün askeri dehasına, ekonomik ve siyasi duruşuna, devlet adamlığı kumaşına bir şey diyemeyenler, İngiliz ve Yunan istihbaratının attığı fitnelerle O'nu dinsizmiş gibi gösterip Türk milleti ile Ata'sının arası açmak istemişlerdir.
Ve bu konuda en fazla öne çıkardıkları husus da laiklik ilkesi olmuştur.
Laikliği dinsizlik olarak tanımlayan bu ahmaklar, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduktan sonra İslam dinine yaptığı hizmetleri görmezden gelmişler ve millet öğrenmesin diye de üstünü örtmeye çalışmışlardır.
Ama bunda muvaffak olamadılar. Bir Molla Kasım geldi, bütün bu oyunları, iftiraları, menfur planları bozdu ve Türk milleti ile dindar Ata'sını buluşturdu.
Elbette ki bu Molla Kasım, Hoş Geldin Atatürk eserinin, "Atatürk Vatandır" tezinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'tı. Bu eşsiz eseri okuduğunuzda, Atatürk'ün laiklik ilkesini neden getirdiğini çok daha iyi anlıyorsunuz.
Atatürk laikliği getirdi ama Müslüman Türk milleti dinini en güzel şekilde öğrensin ve yaşasın diye Diyanet İşleri Başkanlığını kurarak başına en güvendiği alimlerden olan Rıfat Börekçi'yi getirdi.
Rıfat Börekçi'ye 52 Türkçe hutbe yazdırdı ve hutbeler gerçekten mükemmel. Bazılarını Hoş geldin Atatürk eserinden okuyabilirsiniz.
Atatürk ayrıca, yine dönemin en büyük İslam alimlerinden olan Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'an-ı Kerim'in Türkçe mealini ve tefsirini yazdırdı. Bu tefsir ve mealin de İslam tarihinde eşi ve benzeri yoktur, mükemmeldir.
Atatürk, Yunan'ın ve diğer işgalci güçlerin yakıp yıktığı zarar verdiği ne kadar cami ve ceddimize ait tarihi eser varsa onları devlet bütçesinden kendi onayıyla restore ettirdi. Bunların belgeleri Meclis tutanaklarında kayıtlıdır.
Görüldüğü gibi, Atatürk'ün laiklik anlayışı, tıpkı cumhuriyet anlayışı gibi hiçbir yerden kopya çekilmeyen, Türk milletine ve Türkiye'ye özgün anlayışlardır. Atatürk'ün laiklik anlayışı, dinsizlik değil, dini doğru yaşamaktır, İslam'a bir ajanlık faaliyeti olarak sızdırılmak istenen zararlı şeyleri ayıklamaktır, bidatleri ortadan kaldırmaktır, sahtekar ve yobaz bir takım hocalardan, Müslüman Türk milletini ve dini korumaktır.
Osmanlı devleti döneminde üst düzey askeri vazifeler alan ve İslam coğrafyasında birçok yeri bizzat gözlemleyen ve Osmanlı devletinin dinin yanlış algılanması ve yaşanmasından dolayı yıkıldığını da bilen Atatürk, bu, Hz. Peygamber'in getirdiği dinle alakası olmayan din anlayışının zararlarından Türk milletini korumak için laikliği getirmiştir.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın laiklik ilkesiyle ilgili yaptığı tespitler oldukça önemli. Bir kısmını aktaralım:
"Din kişinin kendi yaşantısı, kendi ihtiyacıdır. Laiklik olmasaydı emin olun biz toplum olarak çok büyük oranda Müslüman olamayacaktık. Ben bunu inanarak söylüyorum. İran'a bakın, çok basit bir örnek İran'a dönün bakın. İran'da insanlar ülkeyi terk etmek için yol arıyorlar.
Bizi burada muhafaza eden laikliktir. Bizi FETÖ'den koruyan da, bizi zararlı unsurlardan koruyan da her zaman laiklik olmuştur.
Rahatlıkla ibadet edebilen, dini yaşantısını sürdürebilen bir insanım. Bu ülkede laiklik olmasaydı biz bunları yaşayamazdık, bunu inanarak söylüyorum.
Bugün laiklikle kavga eden benim güzel kardeşim de o yaşadıklarını yaşayamazdı onu bilsin, yaşayamazdı.
Laiklik inandığımızı yaşayabildiğimiz düzendir aksi haldeki düzen başkasının inandığını yaşadığımız düzendir. Laiklik olmasaydı biz başkasının inandığını yaşayacaktık. Ben bugün kendi inandığımı yaşıyorum ve ben bunu Atatürk'e, kurduğu cumhuriyete ve laikliğe borçluyum."
BTP lideri Hüseyin Baş, daha önce de şu tespitleri yapmıştı: "Laiklik, devleti korumaktan ziyade dini koruyan bir kavramdır. Çünkü laikliğin olduğu ortamda, şurada kimse çıkıp da 'Din budur, böyle yaşayacaksın' diyemez. Birileri kafasına göre din uydurmasın diye laiklik var. Atatürk, bunu bile garanti altına almıştır."
BTP liderinin bir programda sunucu ile yaşadığı şu diyalog da dikkat çekici:
Sunucu: "Siz muhafazakâr bir parti misiniz, Atatürkçü bir parti misiniz?"
Hüseyin Baş: "Muhafazakâr, Atatürkçü bir partiyiz."
Sunucu: "Muhafazakar, Atatürkçü olabiliyor mu?"
Hüseyin Baş: "Olabiliyor işte burada canlı örneği var, yani zaten olması gereken bu, normali bu. Atatürk sanki dine karşı, dinden uzak, dini istemeyen bir insanmış gibi bir algı oluşturuldu ülkede, bu tamamıyla yalan.
Evet, aynen böyle. Atatürk, Türk milletinin özünde olduğu gibi dindar bir liderdi ve laiklik ilkesini de, birileri kafasına göre din uydurmasın, din birilerinin şahsi çıkarlarına malzeme olmasın diye getirdi. Laiklik ilkesinden rahatsız olanlar, işte bu sebeple rahatsız, dini kendi şahsi çıkarlarına kullanmak için laikliğe saldırıyorlar.
Bu manada Atatürk'ün laiklik anlayışı, dinsizlik değil, dini ve gerçek dindarı koruyan bir kalkandır.
- BTP lideri Hüseyin Baş Türk milletinin sesidir / 27.12.2024
- BTP lideri Hüseyin Baş Türk milletinin sesidir / 27.12.2024
- Asgari ücreti kim belirliyor; komisyon mu, yabancılar mı? / 25.12.2024
- ‘Terörist’ kıyafet değiştirip ‘siyasetçi’ oluveriyor! / 24.12.2024
- Suriye’yi HTŞ vekaletiyle ABD yönetecek! / 21.12.2024
- Asgari Ücret Komisyonunda işçiler temsil edilmiyor! / 20.12.2024
- Bayram değil, seyran değil, Trump bizi niye öptü? / 18.12.2024
- Asgari ücrette ‘kabullenilmiş çaresizlik’ yaşanıyor / 17.12.2024
- Yeni Suriye’nin net kazananları ABD ve İsrail / 14.12.2024